"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevk-i kadere mazhar olan kediler

Cenk ÇALIK
02 Kasım 2019, Cumartesi 01:00
Zaman zaman bazı belgesel kanallarında et yiyen hayvanların hasta olduklarında ya da zehirli bir yılanın ısırmalarında ot yediklerine şahit olmuşuzdur. Bu otlar da rastgele tercih edilmeyip, o hastalığa şifa olanlar seçilmektedir.

Bu davranışın kediler dünyasında da vuku bulduğu Yirmisekizinci Mektup’ta şu şekilde ifade edilmektedir: 

“Meselâ, kedi gibi bazı hayvan, gözü kör olduğu vakit, o sevk-i kaderî ile gider, gözüne ilâç olan bir otu bulur, gözüne sürer, iyi olur.’’ (Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s. 405) 

Kediler gözleri kör olduğu vakit, gözlerine şifa olacak otu nereden bilmektedirler? Bu konuyla alâkalı eğitim almadıklarına göre nasıl bir izahat yapabiliriz? En şuurlu yaratılan insan bile bir çok otun ne işe yaradığını hatta konuyla alâkalı en bilgili ve uzman olan botanikçiler bile her otun yararını bilemezken, kediler nasıl oluyor da ihtiyacı anında gözüne ilâç olacak otu bulup sürmektedir? 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri bu durumu “sevk-i kaderi’’ kavramıyla açıklamaktadır. Bu yaklaşım, belgesel kanallarındaki “doğa ananın hediyesi’’ “tabiat ananın mu’cizesi’’ ya da en çok bilinen ifadesiyle “içgüdüsel’’ gibi izahatlardan çok farklılık arz etmektedir. Zira burada Rabbimiz nazara verilmektedir. Akılsız, şuursuz varlıkların bunu yapabilmesi aklen mümkün olmadığı açık olduğuna göre bu olayların arkasında akıl ve şuur aramak zorundayız. Daha iyi anlaşılması için Hacivat-Karagöz gölge oyununu verebiliriz. Dışarıdan bakıldığında konuşan, hareket eden, görünen bir kukla olsa da o ses, görüntü, hareket ona ait değildir. Hiç kimse o kukla da şuur, ses ve hareket olduğunu savunamaz. Savunursa aklından şüphe edilir. Aynen öyle de kedilerin ve diğer bütün canlıların ihtiyacı anında sıkıntısına merhem olacak otu bulması Rabbimizin kaderinde yazdığı ve ihtiyacı olan yere sevk ettirmesiyle mümkün olmaktadır. Bu durumun izahını Rabbimizden değil de kedilerden bilirsek komik duruma düşeriz. 

Sevk-i kaderi’nin kedilerle ilgili bir başka boyutunu da Üstad Hazretleri 13. Şuâ da şu şekilde izah etmektedir: “Zelzeleden evvel kediler, köpekler üçer-beşer olarak toplanmışlar, düşünceli, hüzünlü gibi alık alık birbirine bakarak bir müddet beraber oturmuşlar, sonra dağılmışlar. Gerek zelzele olurken ve gerekse olmadan evvel ve olduktan sonra da bu hayvanlardan hiçbiri görünmemiş, kasabalardan uzaklaşarak kırlara gitmişler. 

Bir garibi de şu ki: Bu hayvanlar isyanımızdan mütevellid olarak başımıza gelecek felâketleri lisan-ı halleriyle haber verdiklerini yazıyorlar da biz anlamıyoruz diyerek taaccüp ediyorlar.’’ (Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, s. 356) 

Malûmunuz normal şartlarda kediler ve köpekler aynı ortamda duramazlar. Aynı ortama konulduklarında kovalamaca vukuu bulur. Burada ise az sonra o bölgenin başına gelecek zelzele afetini sevk-i kaderle biliyor olmaları onları derin düşüncelere ve hüzünlere sevk etmiştir. Öyle ki birbirlerine bakışların da bile “alık alık’’ yani dalgın bir vaziyete bürünmelerine sebep olmuştur. Bir müddet oturmaları aslında onları müşahade eden insanlar için ciddî bir mesaj taşırken, bu mesajı çoğu insanın alamadığı anlaşılıyor. Makul süre oturarak onlara verilen vazifeyi ifa etmişler, akabinde dağılmışlar. Az sonra gerçekleşecek vahim manzaraya şahit olmamak için bulundukları kasabayı terk ederek kırlara doğru gitmişler. 

Ne kadar ilginç değil mi? Ne kadar merhamet sahibi Rabbimiz olduğunu bu vakıada da görebiliyor ve düşünebiliyor muyuz? İsyanımız ve günahlarımız sebebiyle başımıza gelecek bir afette bile sonsuz rahmet sahibi Rabbimiz kedi ve köpeklere sevk-i kaderiyle göndererek bizleri son kez uyarmaları vazifesini veriyor. Bugün olduğu gibi öyle günahlara ve isyanlara dalmışız ki kedi ve köpeklerin toplanmaları, düşünceli ve hüzünlü olmaları, sessizce beklemeleri, dağılmaları, kırlara gitmeleri bizim için çok ciddî bir ikaz değeri taşırken, bu uyarılara maalesef kulak tıkıyoruz. Hiç bu ikaz yapılmamış gibi yaşıyoruz. Rabbim hakkıyla bu uyarıları dikkate alan ve gereklerini yapan kullarından eylesin inşaallah! Amin!... 

Okunma Sayısı: 4811
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı