Risale-i Nur’da yağmurdan çokça bahsedilmektedir. Misallerle bunları hatırlatmaya devam edelim.
Âyetü’l - Kübra’nın serbestiyle yağmurun gelmesi: “Aziz kardeşlerim, Hazret-i Ali (ra) fıkrasında Âyetü’l-Kübra yüzünden şakirtleri bir musîbete düşüp ve onun berekâtıyla emniyet ve selâmete çıkacaklarını kerametkârane haber verdiği gibi, Âyetü’l-Kübra Risalesi, Nurlar içinde yüzer matbu nüshasıyla serbestiyet noktasında daha ziyade mevki alması cihetiyle bu memlekete üç büyük yağmur rahmetine birinci vesile olduğu gibi; ben, dünya halini bilmiyorum, fakat eskiden beri boğazımızı sıkan ve daima bizi istilâ etmeye fırsat bekleyen ve dehşetli kuvvet alan ve taraftarlar bulan ve bizi istinadsız zannıyla fırsat bekleyenin istilâsından ve esaretinden Âyetü’l-Kübra ve arkadaşlarının serbestiyeti çok hadise ve emarelerle, şimdiye kadar Risale-i Nur, sadâka gibi, belâların def’ine bir vesile olduğundan, bu da bu belâya karşı vesiledir denilebilir.” 1
Kuş nev’inin alakadar olması: “Evet, nasıl ki küre-i arz Risale-i Nur ve şakirtlerine gelen zulme itiraz etti ve cevv-i hava yağmursuzlukla ve soğukla Risale-i Nur’a gelen tazyikat ve müsadereyi tenkit etti ve bulutlar serbestiyetini yağmurlarla alkışladı; elbette kuş nev’î de alâkadar olabilir.” 2
Marangoz Ahmed ve Hacı Hafız’ın vefatlarında defin sırasında yağmurun durması:
Hem çok eski, hem çok sadık, hem çok muktedir, sebatkâr Medrese-i Nuriye kahramanlarından Marangoz Ahmed’in; ve medresenin üstadı olan merhum Hacı Hafız’ın kerametli vefatına dair güzel, hazin mektubunda, o medrese-i Nuriyenin şakirtlerinin o merhum üstadlarına karşı gösterdikleri dindarane vaziyet ve yağmurun zahmet vermemek ve onları ıslatmamak ve üşütmemek için durması, iş bittikten sonra başlaması, o merhum zatın ruhuna büyük rahmetlerin nüzulüne emare... Cenab-ı Hak o rahmet katreleri adedince ona ve onlara rahmet etsin. Amin.” 3
Risale-i Nur’un serbesiyetinden sonra yağmurun yağması: “Yağmursuzluk bir musîbettir ve ceza-yı amel bir azaptır. (...) Hem böyle umumî musîbetler, ekser nasın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı azamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur. Biz Risale-i Nur şakirtleri dünyaya çok ehemmiyet vermediğimizden, dünyaya yalnız Risale-i Nur için baktığımızdan, bu yağmursuzlukta dahi o noktadan bakıyoruz. İşte, Denizli’de mahkemeye verilen cüz’î bir kısım Risale-i Nur, sahiplerine iadesinin aynı zamanında, burada dahi bir kısım zatlar yazmaya başlamaları aynı vaktinde, bu yağmursuzlukta bir derece rahmet yağdı. Fakat Risale-i Nur’un serbestiyeti cüz’î olmasından, rahmet dahi cüz’î kaldı. İnşaallah, yakında benim de Risalelerim iade edilecek, tam serbest ve intişarı küllileşecek ve rahmet dahi tam olacak.” 4
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 4. 2- A.g.e. s. 81. 3- A.g.e. s. 85. 4- A.g.e. s. 33.