Öğretmen, İlâhiyatçı arkadaşımız Mehmed Demir kardeşimizi de ebedî âleme yolcu ettik. Rahmetli babam "Benim arkadaşlarımın kemikleri toprak olmuş" derdi. Ben de arkadaş grubuma baktığımda aynı sözü söyleyebiliyorum.

Mehmet Demir’le (solda) birlikte
1980-84 Marmara İlâhiyat'ta okuyan kardeşlerimize baktığımda Mehmed Türk, -ki o sınıfta gazetemiz Yeni Asya'yı yırtan bir kişiyi şikâyet etmişti- karakolda da hiç unutmadığım bir çıkış yapmıştı ve polise, ‘Benim davama hakâret etmiştir’ demişti. Allah rahmet etsin. Necmi Ünlü, Celal Kara... Evet o dönem İlâhiyatta 70 tanıdık öğrenci vardı. Her hafta Arifler Apartmanında İlâhiyatçıların toplantısı olurdu. Mehmed kardeş de buradaki dersanede kalırdı, ben de Nur Apartmanındaki dershanede kalırdım. Aramızdaki mesafe 300-500 metre ancak vardı. Dört yıl boyunca hep beraber olduk. O dönem çok güzel hizmetler oluyordu. Mahal dersleriyle ilgili herkes bir mahalden sorumlu idi. Kimisi Paşabahçe'ye, kimisi Çakmak mahallesindeki Muhsin Duran Ağabeyin evindeki derse giderdi. Kimisi vapur iskelesinde, kimisi tren istasyonunda gazete dağıtırdı. İki kişi bir gazeteye abone olurdu. O günün şartlarında burs imkânları fazla olmamasına rağmen dergilere de abone olurduk.
Mehmed Demir kardeş gerçekten çok farklı bir kişiliği vardı. Onun hiç sinirlendiğini görmedim. Sürekli iletişim halindeydik. İki sene önce ailece İzmir seyahatimizde Demirci'de evinde bizi misafir etmişti. Beş altı ay önce bir telefon konuşmamızda sesinin değişik geldiğini fark edince "Hasta mısın?" diye sorduğumda karaciğerinde kist olduğunu, akıllı ilâç yöntemiyle tedavi olduğunu söylemişti. Daha sonra aradığımda da İzmir'de tedavisinin devam ettiğıni ve iyi olduğunu söylemişti. On gün önce aradığımda ise, telefona cevap verememişti. Allah rahmet etsin. Hastalığı da inşallah Hz. Eyyub (as) gibi günahlarına kefaret olsun.
Üstad Hazretleri Sabri Ağabeyin annesi için şunları yazmış: "Cenab-ı Hak sana, sabr-ı cemîl ihsan ve o merhumeyi de garik-i rahmet eylesin. Amin."
Mehmet kardeşime de Cenab-ı Hak garik-i rahmet eylesin.