Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz. Vallahi, bu hadisenin bizim hapse girmemizden daha ziyade Kur’ân ve iman hizmetimize -hususan bu sırada- zarar vermek ihtimali kavîdir. 40
Tesanüdü manevinin kazancı: Elli senelik bir mânevî ibadet ömrünü ehl-i imana kazandırabilen Leyle-i Beratınızı ruh u canımızla tebrik ederiz. Herbiriniz, şirket-i mâneviye sırrıyla ve tesanüd-ü mânevî feyziyle, kırk bin lisanla tesbih eden bazı melekler gibi, herbir hâlis, muhlis Nur şakirtlerini kırk bin dille istiğfar ve ibadet etmiş gibi rahmet-i İlâhiyeden kanaat-i tamme ile ümit ediyoruz. 41
İftiraları yapan gizli düşmanların maksatlarından birisi de, Risale-i Nur okuyucularının, Kur’ân’a hizmet uğrunda Müslümanlık bağlarıyla birbirlerine görülmemiş bir şekilde sarılmış olarak tezahür eden ve bunlardan başka bir maksada mâtuf olmayan, sadece hürmet, şefkat ve sevgisinin ifadesi olan tesanüdünü kırmak ise, aldanıyorlar. Beyhude hiç uğraşmasınlar. 42
Tesanüdün kerameti olması: Evet, velâyetin kerameti olduğu gibi, niyet-i halisenin dahi kerameti vardır: Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bahusus lillah için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samîmi tesanüdün çok kerametleri olabilir. Hatta şöyle bir cemaatin şahs-ı manevîsi bir velî-i kâmil hükmüne geçebilir; inayata mazhar olur. 43
Tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar. Bilirsiniz ki, üç elif ayrı ayrı yazılsa kıymeti üçtür, tesanüd-ü adedî ile yazılsa yüz on bir kıymetinde olduğu gibi; sizin gibi üç-dört hadim-i Hak, ayrı ayrı ve taksimü’l-a’mal olmamak cihetiyle hareket etseler, kuvvetleri üç-dört adam kadardır. 44
Ey kardeşlerim! Bu zamanda, husûsan bu sıralarda, Risale-i Nur’un şakirtleri tam bir metanet ve tesanüd ve dikkat etmeye mecburdurlar. Lillahilhamd, Isparta ve havalisi kahramanları demir gibi bir metanet göstermesiyle, başka yerlere de hüsn-ü misal oldu. 45
Risale-i Nur’un bir cemiyet değil hizmeti imaniyede uhrevî tesanüd olduğu: Risale-i Nur’un bazı şakirtleri, her yerde bulunan ve cumhuriyet kanunları müsaade eden ve ilişmeyen ve cemaat-i İslâmiye heyetleri gibi hareket etmelerinden; bir cemiyet zannedilmiş. Halbuki, o mahdut üç-dört şakirdin niyetleri cemiyet memiyet değil, belki sırf hizmet-i îmaniyede halis bir kardeşlik ve uhrevî tesanüddür. 46
Nur Talebelerinin aralarındaki tesanüdü bozmaya çalışan gruplar: İslâmiyet düşmanları, Bediüzzaman Said Nursî ve Nur Talebelerini mahkemelere sevk ederken, ortalığa korkular ve tehditler yayarlar, resmî makamlara bütün bütün uydurma malûmatlar yazdırırlar, herkesi Bediüzzaman ve Risale-i Nur’dan uzaklaştırmak için uğraşırlar, Nur Talebelerinin aralarına fesad sokarak tesanüdlerini bozmak için entrikalar çevirirler. 47
Dipnotlar:
40- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, 428.
41- A.g.e. s. 434.
42- A.g.e. s. 470.
43- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, 177.
44- A.g.e. s. 187.
45- A.g.e. s. 271.
46- A.g.e. s. 115.
47- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, 275.