"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Said Nursî ve hediye (1)

Cevat ÇAKIR
10 Ocak 2021, Pazar
Said Nursî Hazretleri karşılıksız hediye kabul etmemeyi hayatında bir düstur yapmıştır. Öyleki en sevdiği talebelerinden, hatta kardeşinden dahi hediye kabul etmemiş. Hatta, padişah tarafından kendisine verilmek istenilen ‘seksen altın ihsan-ı şahaneyi’ dahi herşeyi göze alarak “Ben maaş dilencisi değilim” diyerek reddetmiştir. Buna zekât ve sadâka da dahildir.

Bununla ilgili olarak Tarihçe-i Hayat’ta şu bilgiler yer almaktadır: “Şarkî Anadolu’da medrese teşkilâtındaki husûsiyetlerden birisi şudur ki: İcazet almış bir âlim, istediği köyde hasbetenlillah bir medrese açar; medrese talebelerinin ihtiyacı, iktidarı olursa medrese sahibi tarafından, iktidarı yoksa halk tarafından temin edilir. Hoca meccanen ders verir; talebelerin iaşe ve levazımatını da halk deruhte ederdi. Bunların içinde yalnız Molla Said, hiçbir sûretle zekât almıyordu. Zekât ve başkasının eser-i minneti olan bir parayı katiyen kabul etmiyordu.”

Ayrıca hürmeti dahi bir manevî hediye gördüğü için ondan da rahatsız olmuştur. Bu tavır günümüzde hepimizin örnek alması gereken çok önemli bir düsturdur.

Bediüzzaman Hazretleri, talebesi Hulusi (Yahyagil) Abinin kendisine bir hediye göndermesi üzerine “İkinci Mektup”da bu konu ile ilgili şöyle demiştir: “Bana bir hediye gönderdin; gayet ehemmiyetli bir kaidemi bozmak istersin. Ben demiyorum ki: ‘Kardeşim ve biraderzadem olan Abdülmecid ve Abdurrahman’dan kabul etmediğim gibi senden de kabul etmem.’ Çünkü sen onlardan daha ileri ve ruhuma daha yakın olduğundan, herkesin hediyesi reddedilse, seninki bir defaya mahsus olmak üzere reddedilmez. Fakat bu münasebetle o kaidemin sırrını söyleyeceğim. Şöyle ki: Eski Said minnet almazdı. Minnetin altına girmektense ölümü tercih ederdi. Çok zahmet ve meşakkat çektiği halde kaidesini bozmadı.” 1

Hediyeyi kabul edememesinin hikmeti: “Küçükten beri halkların mallarını, hediyelerini kabul edemiyordum, ihtiyacımı izhara tenezzül edemiyordum. Beni bilenler gibi, ben de çok hayret ederdim. Şimdi hassaten birkaç sene zarfında anlaşıldı ki, Risale-i Nur’un dehşetli bir mücahedesinde, tamah ve mal yüzünden mağlûp olmamak ve itiraz gelmemek için o halet-i ruhiye bize ihsan edilmişti. Yoksa, düşmanlarım o cihetten büyük bir darbe indirecektiler.” 2

İnsanların ihsanlarını pahalıya sattıkları gerekçesiyle hediyeyi kabul etmemesi: “Bu zamanda insanlar, ihsanını, muhtaçlara çok pahalı satarlar. Meselâ, benim gibi bir biçareyi, salih veya veli zannedip, sonra bir ekmek verir ve mukabilinde makbul bir duâ ister. Bu kadar fiyat vermektense, bu ihsanı istemiyorum diye hediyelerin adem-i kabulüne bir sebep gösterdiğim gibi; Risale-i Nur’un has şakirtleri müstesna olarak-başkaları, beni, büyük bir makamda bilmekle, kuvvetli bir alâka ve hizmet gösterir. Hem mukabilinde, dünyada, ehl-i velâyet gibi nuranî neticeleri ister. Sonra bize hizmeti ile ve alâkasıyla manevî ihsan eder. Böylelerin bu nevi ihsanlarına karşı, istediği fiyata sahip olamadığım için mahcup oluyorum.” 3

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s. 18.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s. 51.

3- A.g.e, 79.

Okunma Sayısı: 3204
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı