10 Kasım’da Cumhurbaşkanı’nın “Atatürk’ün mirâsına sahip çıkacağız, Atatürk’ü anlamalı, gençlerimize ve çocuklarımıza anlatmalıyız” çağrıları ve başta iktidar partisi taşra teşkilâtlarının düzenlediği “Anıtkabir turları”yla ziyaretçilerin on binlerden milyonlara çıkması, 10 Kasım’da camilerde siren teşebbüsü ve hutbelere ideolojik mesajların sokulması, yeniden “AKP iktidarında Atatürkçülük ve Kemalizm’in ikamesi” tartışmalarını gündeme getirdi.
Gerçek şu ki AKP’nin kuruluşunda ve on yedi yıllık iktidarında gittikçe artan tempoyla, iktidar partisi mensuplarınca “Atatürk’e, ilke ve inkılâplarına bağlılık” deklare edilerek “En hakikî Atatürkçü biziz” söylemleri tekrarlandı.
AKP’nin kuruluş aşamasında asker kökenli Konya Milletvekili Hüseyin Arı, Ankara’yı tepeden gören Tes-İş Sendikası’nın teras katındaki toplantıda, Anıtkabir’e Kocatepe Camiini işâret ederek “Bakın, önce Anıtkabir, arkasında da Kocatepe görünüyor. Her ikisi de bizim değerlerimiz. Her ikisine de birlikte sahip çıkmalıyız” sözlerine, Erdoğan’ın ve diğer kurucuların “Çok doğru, işte, bizim asıl yapmak istediğimiz de bu” onayıyla ilk işâret verilmişti. (Hürriyet, 13.7.2001)
“ATATÜRK’LE HEDEFLERİMİZ ÖRTÜŞÜYOR” ÖVGÜSÜ
Peşinden Erdoğan ve “yenilikçi” arkadaşları, ABD ve İngiltere’deki dış gezilerde “yenilikçi hareket”in profilini “Bir yanda Anıtkabir, bir yanda Kocatepe Camii” olarak çizmişlerdi.
Yine o sırada Bilim Koleji’nin “Bahar Şenliği”ne katılan Erdoğan, kendi tâbiriyle “Atatürk’ün doğrularını bir araya getirdikleri”ni söylemiş, Milliyet gazetesini ziyaretinde “Atatürk’le hedeflerinin örtüştüğünü ve Atatürk’ün izinde olduklarını” anlatmıştı. (2 Haziran 2001)
AKP’li Ali Er’in “2001 yılında Genel Başkanımızla bir yola çıktık. Durup dururken çıkmamıştık. Nasıl ki imparatorluğun yıkılışından sonra Cumhuriyeti kurmadan önce büyük Atatürk, yüce insan, bu yüce milletin önüne düşerek bu Cumhuriyeti meydana getirdiyse, 2001 yılındaki Türkiye’nin kötü gidişine ‘dur’ demek için sevgili Genel Başkanımızın öncülüğünde Ak Partiyi kurduk…” övgüsü bunun tezâhürü idi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in “kadın sorunları için “çözümleri M. Kemal Atatürk’ün bilim ve akıl noktasında yakalamamız gerekiyor” diyerek “Atatürk ve devrimleri”nin referans alınması gerektiği”ni söylemesi de. (Sabah, 17.9.2012)
Erdoğan da “Modernleşmede en büyük liderimiz Atatürk’tür; onu aşmanın değil, örnek almanın gayreti içindeyiz” sözünü sık sık sarf etti.
“AKP, SİVİL KEMALİZMİN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRİYOR...”
“Obama gibi gelip Bush’a benzediği” eleştirisine karşı “Ben ne Obama’yım, ne Bush’um. “İllâ birine benzetecekseniz Atatürk’e benzetin” diye tepkisi bu tavrın bir diğer örneğiydi. (Hürriyet, 9.11.2008)
İsrailli diplomat, akademisyen ve Dışişleri eski Müsteşarı Alon Liel’in “Demo İslâm: İslâm’ın Yeni Yüzü” adlı kitabında AKP için ‘‘İslam light’’ benzetmesi yapıp, “Erdoğanizm, Kemalizmin güncellenmiş versiyonudur” tanımlamasına ve “Kemalizmi İslâmla barıştıracağı” iddiası için Erdoğan’ın Nisan 2010’da Alman Der Spiegel dergisine,“Atatürk’e benzetilmek benim için onur vericidir” açıklaması da bu vakıanın teyidiydi.
Hulasa olarak, merhum Prof. Dr. Şerif Mardin’in, “Kemalizmin Batıya bakan yüzünü yaşatan ve Kemalizm’in başarısı olan AKP, sivil Kemalizmin savunucusu haline gelerek, Kemalizmin gereklerini yerine getiriyor...” çarpıcı tahlili vaziyeti özetliyor. (gazeteler, 24.4.10)