"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Bürokratları tehdit” çarpıtması

Cevher İLHAN
21 Ekim 2021, Perşembe
Son dönemin bir diğer tartışması, bütün anketlerde ve kamuoyu araştırmalarında oyları hızla eriyen siyasi iktidarın, ilk seçimde iktidarı kaybetme paniği artarken, “millet ittifakı” ve muhalefetin psikolojik moral üstünlüğüyle bürokraside başlayan çözülmeye dair.

Geniş kesimlerde korku duvarı aşılırken, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın “Vesayet altındaki yargı adâleti tesis edemez. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve yargı mensuplarının sadece hukuka bağlı kalarak karar vermeleri demokratik hukuk devletinde hayati derecede önemli” tesbitinin ardından yargıda ve kamu kurumlarında alttan alta ciddi bir direnişin işâretleri veriliyor. 

Vakıa şu ki AYM’nin en son “MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara ‘üyeliği’ ve ‘mensubiyeti’ bulunduğu gerekçesiyle ihraç kararı verilmesini anayasaya aykırı” bulup, yasadaki “üyelik” ve “mensubiyet” tâbirlerini iptal ederek “bir kişinin yasadışı bir oluşuma üye sayılıp sayılmayacağına ‘olağan dönemde’ yargının karar vereceği” ve dayatılan “düzenlemenin mâsumiyet karinesine aykırı olduğu” kararıyla açığa çıkan yargıdaki duruş diğer kurumlara da yansımaya başlıyor.

UYARI “İLLEGAL İŞ, RANT, MAFYATİK ÇIKARLAR”A…

Özellikle “tek kişilik yönetim”in kaybedeceği kanaatinin toplumda yaygınlaşmasıyla “iktidar cephesi”ni yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetin, gasb ve talanın hesâbının sorulması korkusu sararken, siyasi iktidarın sonunu gören bürokraside çözülmelerle muhalefete bilgi akışının ve ifşaatların gün geçtikçe artarak hızlandığı daha bariz bir biçimde görülüyor. 

Gerçek şu ki tartışma, “iktidara ilişik” bazı vakıfların üzerine çöktükleri devlete ve belediyelere ait bina ve malların hazineye iade edilmesine dair yargı kararının bizzat iktidarca kolluk kuvvetleri kullanılarak engellenmesi üzerine, “devletin ‘şahıs devletine’ dönüştürüldüğüne, bir kısım devlet memurlarının şahsi çıkarlara hizmet etmeye zorlandığına ve büyük bir baskı altına alındıklarına dikkat çeken anamuhalefet liderinin, “Şahıs ve ailesi, vakıf süsü verdikleri bir paralel yapı ile devleti zapturapt altına almaya çalışmış” açıklamasıyla ateşlendi.

“İktidardakilerin kamuda yapmak istedikleri ne kadar illegal iş, rant, mafyatik çıkar varsa bunları yapacak memur militanların düzene eklemlendiği”ni nazara verip, “Saray’ın baskısına boyun eğerek kanun dışına çıkmış devlet memurları, bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olacak. ‘Emir almıştım’ diyerek kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa durun. Bu illegal sistemden elinizi, eteğinizi çekin” uyarısıyla alevlendi.

ERDOĞAN DA AYNI UYARIDA BULUNMUŞTU

Çarpıcı olan, anamuhalefet liderinin “kanunlara ve meşruiyete bağlı kalma” çağrısının Cumhurbaşkanı’nca “Sen kimsin ya? Bu dil darbe döneminin dilidir” çıkışıyla “bürokrasiyi seçilmiş hükümete karşı çıkmaya davet eden vesayet tahriki” olarak çarpıtılması. 

“Kanunsuz iş yaptıranlara elbette farklı bir muamele olacak. Çünkü Sadi’nin dediği gibi, ‘Zalimleri bağışlamak, yoksullara cefadır.’ Ancak Saray’ın baskısına boyun eğerek kanun dışına çıkan devlet memurlarına “vazife nâmına mafyatik düzene hizmet etmeme, kanun dışı işleri emir olarak telakki etmeme” ikazına “iktidar cephesi”nden abartılı tepkilerin verilmesi. “Kamu görevlilerini hedef alan, çalışanlarımızı tehditle şaibe altında bırakan” ifadesiyle suç duyurusunda bulunulması.

Bir diğer çarpıklık, tıpkı “siyasi cinâyetler ve suikastlar” ifşaatında olduğu gibi böyle bir durum varsa “yargıya başvurulması”nın salık verilmesi. 

Oysa yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının ortadan kaldırıldığı ortamda başta iktidar partisine mensup belediyeler olmak üzere kamuda ayyuka çıkan yolsuzluk, rüşvet, ihâleye fesad karıştırma ve kayırma hukuksuzluklarına dair tek bir soruşturma açılmadığı gibi onlarca dosya savcılıklarda bekletiliyor. 

Kaldı ki, “kamu görevlilerine yönelik bu tehdidi, siyasi garabetini bir kenara bıraktım, aynı zamanda açıkça bir suçtur” diyen Erdoğan da AKP Genel Başkanı olarak 2001’de bir grup toplantısında kamu görevlilerinin suç işlediğini belirterek onları kanun çizgisine gelmeye davet etmiş; “Devletin imkânları belli bir siyasi parti veyahut da siyasi maksatlı operasyonlar için kullanılıyor. Devletin bürokratlarına suç işlettiriliyor. Buradan açıkça ilân ediyorum, bu işleri yapanlar, yaptıkları hukuksuz ve ahlâksız her türlü faaliyetin altında ezilecekler” ifadelerini kullanmıştı. (gazeteler, 18.10.21)

Sormak lazım; Erdoğan’ın “bürokratları uyarısı” suç olmuyor da, Kılıçdaroğlu’nun “çağrısı” nasıl “suç” oluyor! 

Okunma Sayısı: 1490
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı