Başta halen hapiste olan eski eş genel başkanı Demirtaş olmak üzere partinin yetkili organları “çözüm”de meşru muhatap HDP ve çözüm yeri Meclis’tir” ifadelerinin yanısıra, “demokrasi ittifakı”nın temelini oluşturan “tek kişilik otoriter sistem”e karşı demokrasiyi, hukuku, yargının bağımsızlığıyla tarafsızlığını, “parlamenter sistem”i esas aldıklarını açıkça bildirmekteler. 

Demokratik bir ülkeyi var etmek için ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarına çözümler üretme ve demokrasiye giden yolu açma kararlılığını dile getirmekte; “geçiş dönemi ilkeleri” ışığında güçlü demokrasi ve evrensel standartlarda adâlet sistemi mesajı vermekteler.

“TEKÇİ SİSTEM” YERİNE “ÇOĞULCU DEMOKRASİ”

Yine partinin sözcüleri, her fırsatta “Türkiye partisi” olarak ülkenin bütünlüğünden yana demokratikleşme zemininde yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle demokratikleşmenin tahkimini kapsayan demokratik talepleri deklare etmekteler. 

Millet irâdesini temsil eden milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve seçilmiş belediye başkanlarının görevlerinden alınıp yerlerine “iktidar yandaşları”nın atanması olan “kayyım uygulanması”nın, seçme-seçilme hakkını yok sayan, halk irâdesine ve seçim adâletine ipotek koyan “kayyımlar rejimi”nin ortadan kaldırılmasıyla tahribatların giderilmesi, kayyım ve yargısız infaz mağdurlarının tüm haklarının iâdesinin âciliyeti çağrısında bulunmaktalar.

En son HDP eş başkanlarınca kamuoyuna açıklanan on bir maddelik “demokrasiye, adâlete, barışa çağrı deklarasyonu” başlıklı “demokrasi tutum belgesi”nde, “sorunlarımızı şiddet aracılığıyla değil, konuşarak, müzâkere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur” teyidi önemli.  

Yürütmenin vesayetindeki yargının istimaliyle adâletin yerle bir edildiğine dikkat çekiliyor; parlamento seçimleri demokratik yolların açılması imkânı olarak değerlendiriliyor.

“Demokrasi ittifakı” şiârıyla toplumsal ve siyasal muhalefet zemininde en geniş birlikteliği ve ortak mücadele zeminini büyütme kararlılığı vurgulanıyor. 

Keza keyfiliği ve zorbalığı kurumsallaştıran, çoklu krizin ve çözümsüzlüğün başlıca kaynağı olan “ucûbe sistem”i besleyen, bütün kuvvetleri ve nihai karar yetkisini “tek kişi”de birleştiren “tekçi sistem” yerine çoğulcu demokratik sistemin tesisinin hedeflendiği belirtiliyor. 

 “Türkiye’nin temel ihtiyacının katılım, müzâkere ve demokratik uzlaşı esasına dayalı, evrensel temel hak ve özgürlüklerin en geniş şekilde sağlandığı güçlü demokrasi olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede geniş yetkilere sahip çoğulcu bir parlamentonun bulunduğu, kuvvetler ayrılığının kâmilen işlediği, denge ve denetleme mekanizmalarının etkili olduğu bir demokratik parlamenter sistem öngörüyoruz” perspektifi dışarıda bırakılmamalı.

MİLYONLARIN İRÂDESİ HİÇE SAYILMAMALI…

Bunun içindir ki, muhalefetin, altı buçuk milyon vatandaşın oyunu almış HDP’yi terör örgütüyle arasına açık bir biçimde mesafe koyup “Türkiye partisi” olmaya yüreklendirmesi gerekiyor. 

“AKP-MHP cephesi”nin “demokrasi ittifakı”na genişleme istidadı gösteren “millet ittifakı”nı ve muhalefeti bölüp parçalama oyununa gelinmemeli. HDP’yi demokratik siyasetten tasfiyeyle muhalefeti zaafa uğratma kumpasına karşı dikkatli olunmalı. 

“Cumhur ittifakı”nın çarpıtmalarından çekinerek, milletin önemli bir parçası olan Meclis’te grubu olan ve meşru siyaseti temsil eden HDP’nin demokratik katılımından çekinmemeli. Milyonlarca vatandaşın bir nevi cezalandırılmasına seyirci kalmamalı. 

Zira millet irâdesinin bir parçasını temsil eden bu partinin demokratik desteği, “demokratik parlamenter sistem”i esas alan “demokrasi işbirliği”ne sinerji katar, demokratikleşmeyi güçlendirir.

Muhalefetle birlikte HDP de milyonlarca vatandaşı temsilen “demokrasi ittifakı”nda yer almalı…