"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Eleştiri hakkı”nın gasbı...

Cevher İLHAN
08 Ağustos 2020, Cumartesi

VAZİYET

Vaziyet şu ki, medyanın yüzde 95’ini oluşturan “iktidara ilişik kanallar”dan siyasî rakiplere her türlü tahkir ve iftiranın savrulması görmezden gelinirken, medyanın yüzde beşini bile bulmayan üç televizyona 36 kez idarî para ve program ve yayın durdurma ağır cezasının dayatıldığı vartada “sosyal medya”ya da sansür getirilmiş.

Oysa sosyal medya mevcut yasalarla zaten denetleniyor. Sosyal medya muhtevaları erişim engeli ile yayından kaldırılıyor. İfade Özgürlüğü Derneği’nin rapora göre, geçen yılsonu itibarıyla Türkiye’den 408 bin 494 internet sitesinin erişimi engellenmiş.

Sosyal medya şirketlerinin şeffaflık raporlarında 2012 başı ve 2019 birinci yarıyıl sonu itibarıyla Twitter’a dünyadan gönderilen 7 bin 396 mahkeme kararından 5 bin 487’ünün (yüzde 74’ü) mahkeme kararının Türkiye’den gönderilmesi, dünya genelinde Twitter’a toplam 66 bin 7 talebin 30 bin 769’ünün (yüzde 46’nın) Türkiye’den yapılması bunun göstergesi.

Keza Türkiye sosyal medya yasaklarında açık ara birinci sırada; Rusya ikinci, Brezilya üçüncü. Trol tahrikleriyle “cumhurbaşkanına hakaret”ten beş binden fazla vatandaşa verilen cezâların büyük kısmının dünyada özgürce kullanılan sosyal medyada eleştiri hakkından olması bir diğer gösterge.

Özetle “sosyal medyaya sansür yasağı”, bütünüyle mesnetsiz, haksız ve hukuksuzluğa dayanıyor.

GARABET

Salgına da karartma!

Salgınla mücadelede garip çelişkiler ve çarpıklıkların başında, Sağlık Bakanı’nın sahillerde, eğlence yerlerine kalabalıklara karışmama uyarısına karşı “turizmin canlanması” hesâbına eğlence merkezlerinin KDV oranlarının yüzde 1’e indirilmesiyle teşviki tezadı geliyor.

Gerçek şu ki bazı illerin valilerinin açıkladığı vaka sayısı ve ölüm rakamlarının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladıklarıyla örtüşmemesi, hatta iki katı çıkması, TÜİK’in ilân ettiği “enflasyon rakamları”na benzediğinden artık kimse inanmıyor.

Aslında Cumhurbaşkanı’nın Meclis’teki 19 Mayıs özel oturumuna katılmaması ve 15 Temmuz özel oturumun iptali, açık havadaki anmaya bile Covıd-19 testinden geçmiş sınırlı sayıda milletvekilinin davetiyle kalınması salgınla mücadelede “başarısızlığın” örtülü ikrarı.

TESBİT

“Birikmiş kiri unutturma!”

Siyasi iktidarca en üst düzeyde gündeme getirilen “sosyal medya sansürü”nün sebepleri tartışılıyor. İnsanların düşüncesini ifade hakkının gasp edildiğini söyleyen ana muhalefet sözcüsünün tesbitleriyle, bunların başında, iktidarın özellikle yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesad karıştırma benzeri netâmeli bagajının boşaltılması; işledikleri cürümlerin sosyal medyanın hâfızasından silmesi geliyor.

“Bu yapılanın adı despotizmdir. Bir avuç basın kuruluşunu da ilân kesme, yayın durdurma cezâlarıyla hizâya getirmeye uğraşmaktadır. Bunlar da yetmediğinde gazetecileri zindanlara atmaktadır” açıklaması çarpıcı. Ve “unutturmak istedikleri 18 yılın birikmiş kiri, pisliği, cürufu” başlığı altında sıraladıkları ibret verici.

“17-25 Aralık yolsuzluk skandalını şu ifâdelerle özetliyor: “Millet aç - biilâç medet ararken, Saray avanesinin evlerinden çıkan kasaları, ayakkabı kutularından taşan dolarları, yüz binlerce avroluk saatleri, Reza Zerrab’ın önüne yatan bakanları, sıfırlanmayan milyonlarca doları unutmaz!

“Yine ABD Başkanının hakaret dolu mektubunu Washington’da onun suratına çarpamayıp, ürkekçe masasının kenarına iliştirerek iade edenleri, Suriye’de 36 askerimizin şehit düştüğü saldırının ardından Moskova’ya gidip, bir de askerlerimizi bombalayanların kapısında ayakta bekleyenleri milletimiz unutmaz!

“Bunları internetten silseniz de, sosyal medyadan kaldırsanız da, videolarına yasaklar koysanız da, milletimizin vicdanından, zihninden bu yapılanlar, bu rezillikler, “silinemez!”

SÖZÜN ÖZÜ

“Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Birincisi, dellâlü’l-mehâsin ve’l meâyib (iyilikleri ve ayıpları/yanlışları ortaya koymak); ikincisi, hatibü’l-i umumî ‘(kamuoyuna hitap etmek) veyahut mürebbi-i efkâr (fikirleri terbiye etmek.) Evvelki unvân iktiza ediyor ki (gerektiriyor ki), hâkimiyet-i millet ve hakk-ı tefettüşün (teftiş hakkının) seyf-i katıı (keskin kılıcı) olan lisân-ı matbuattaki tesirâtı muhâfaza etsin. İkinci unvan iktiza ediyor ki, efkârı terbiye ve tâlim etsin, sathî etmesin.”

Bediüzzaman, (Eski Said Dönemi Eserleri, 187, 188)

 

Okunma Sayısı: 2204
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı