15 Temmuz Hâdisesi’nin akabinde ilân edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde kanun hükmünde kararnâmelerle (KHK) ihrâç edilen 150 bine yakın kamu görevlisinin, OHAL’ın sona ermesiyle yasaya göre görevlerine derhal iâdesi gerekiyordu.
Ancak kamuoyundaki beklentinin aksine, siyasî iktidarca iki yıl süren OHAL sonrası garip bir şekilde “OHAL’siz OHAL yasası”yla hiçbir yargı denetimine tabi olmayan OHAL KHK’larını üç yıl daha yürürlükte bıraktırıp, kamu kurumlarının “ihraç komisyonları” kurmalarının öngörülmesi, peşinen hukuku ihlâlle haksızlıkların ve mağduriyetlerin sürdürülmesine zemin hazırladı.
Yine üç yıl boyunca Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Sayıştay ve Millî Savunma Bakanlığı’nda oluşturulan komisyonlara, kamu çalışanlarının görevine kesin olarak son verilebilme yetkisinin verilmesi, Meclis ve yargı denetiminden OHAL uygulamalarını sürdüren hukuk dışı ciddî hak ihlâllerine “yasal ortam” oluşturdu.
36 BİN 700 RET, 2.300 KABUL!
Böylece OHAL kalktığı halde, “OHAL koşulları devam ediyor” paravanında OHAL KHK’lerini yine “yasal kılıf”la OHAL “yasallaştırıldı.” Bütün bunlara rağmen OHAL KHK’larıyle aylardır - yıllardır haksızlığa ve hukuksuzluğa uğrayan mağdurların haklarını aramaları için OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun adres gösterilmesi kamuoyunda bir beklenti oluşturdu.
Zira OHAL’ın kalkmasıyla haklarında hiçbir soruşturma ve dâvâ açılmadan, iddianâmeleri bile hazırlanmadan ve yargılanmadan bir tek KHK’larla ihrâç edilen 100 bini aşkın kamu görevlilerinin işlerine iâde edilmeleri, yargısız kapatılan özel kurum ve kuruluşların akıbeti toptan OHAL Komisyonu’na havale edilmişti.
Ne var ki, AKP iktidarının ayak sürümesiyle kurulmasından ancak bir yıl sonra faaliyete geçen OHAL Komisyonu’nun -22 Aralık 2007’den bu yana- “incelemeleri sona erdiği” bildirilen 125 bin müracaatı sonuçlandırıp, meslekten ihrâç edilen ve kapatılan bazı kurum ve kuruluşlara ilişkin 36 bin başvurudan yalnız 2 bin 300’ünü kabul etmesi, yine “dağ fare doğurdu” yorumuna yol açtı.
Buna göre, yargısız infazla müracaatları Komisyonca reddedilen 33 bin 700 vatandaş, komisyon kararının tebliğinden itibaren 60 gün içinde tam bir hukuk garabetiyle -başka bir mahkemede değil-, bir tek Ankara 19. ve 20. İdare mahkemelerine iptal dâvâsı açabilecek. 89 bin müracaatın incelemesi ise sürüyor…
OHAL KHK’LARI HÂLEN YÜRÜRLÜKTE!
Gerçek şu ki, şimdiye kadar mahkemelerde beraat ve tâkipsizlik kararı alıp işlerine iâde edilen veya il komisyonlarının iâdesini bildirdiği kamu görevlilerinin, kurumlarca görevlerine başlatılmaması; dahası beraat ve tâkipsizlik alanların dahi tekrar görevden alınmaları, sözkonusu 2.300 kabulün akıbetine dair istifhamlara sebebiyet veriyor.
Özetle, OHAL uygulamalarının ve ihrâçlarının ısrarla kalıcı hale getirilmesi, OHAL komisyonunun, haksızlıkların ve hukuksuzlukları telâfi etmenin ötesinde Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde bir “bariyer” olarak konulduğu, mağduriyetleri telâfi ettirmeyip göz boyamadan ibâret olduğu değerlendirmesini doğruluyor.
Ve hukukçuların tesbitiyle, OHAL sonrasında, yine KHK’larla “çalışma usûlü ve esasları” değiştirilen Komisyonun idarî yargı yerine ikame edilip bütün statü ve kadrolardaki memur ve işçilerin “kamudan ihrâcına tam yetkili olması”, öncelikle “idârî işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğu ve yargı denetimine tabi olması”nı esas alan Anayasanın 125. maddesindeki “idârenin bütün eylem ve işlemlerine yargı yolu açıktır” Anayasal hükümler ve hukuk OHAL sonrasında da çiğneniyor.
Hûlâsa, OHAL kalktığı hâlde “OHAL Komisyonu” üzerinden yargı denetiminden kaçırılan OHAL KHK’larıyla OHAL uygulamaları, haksızlıkları, hukuksuzlukları ve mağduriyetleri idâme ettiriliyor.