Son dönemde iktidar partisindeki erimenin kısmen durduğu iddialarının aksine anketlerde oy kaybının hızlandığının ortaya çıkmasına karşı partili Cumhurbaşkanı bazı bakanlarla partisinin kurmaylarını apar topar genel merkezde toplayıp mitinglerdeki yetersizlik ve ilgisizlikten yakınarak “meydanları hareketlendirin!” tâlimatı vermiş.
Bu arada “Erdoğan’ın aday olamayacağı” Anayasal hükmüyle “YSK’nin kararı”na sığınarak yerine bir başkasını aday göstereceği,“AKP’nin dağılacağı, baraj altında kalan küçük ortağının siyasetten tasfiye sürecinin tetikleneceği” konuşuluyor.
ÇARPIK TUHAF GARABETLER…
Görünen o ki millet irâdesinin temsilcisi Meclis’i esas alan “demokratikleşme projesi”, “iktidar cephesi”nin siyasi oyun ve tezgâhlarını altüst etmiş. Bu yüzden, seçim sürecinde, şimdiye kadar “kesinlikle olmaz” diye reddettiklerini çârnâçâr tek tek yapıyor.
Ana muhalefet liderinin dar gelirlilere “bankaların yüzde 400 kâr artışı olurken, ödemeyin!” çağrısıyla icra ve haciz altındaki elektrik, su, doğalgaz, telefon gibi temel ihtiyaçlara ait altı milyon vatandaşın borçlarının kamuca üstlenilmesi bunun son örneği.
Bu arada yirmi yıllık AKP iktidarında “tek kişilik yönetim”in icraatı olan ağır ekonomik kriz için “yine iktidardakiler çözer” havası pompalanıyor.
Geçen Ağustos’ta 7 lira olan motorinin litresi 26 lirayı aşarken, önce yaz ayları, ardından sonbahar, en son gelecek senenin ilk aylarında “enflasyonun düşme eğilimine gireceği, ekonominin düze çıkacağı” ileri sürülüyor.
Avrupa’daki yıllık 7-9 enflasyon Türkiye’deki yüzde 80 enflasyonla kıyaslanıyor. Cumhurbaşkanı “Onlardaki yüzde 9 enflasyonun ekonomik ve sosyal sonuçlarıyla bizdeki yüzde 80 enflasyonun sonuçları aynı değil ki” diye insanların sırf kargaşa olmasın diye sokağa dökülmemelerini bir “başarı” olarak sunarken; “sizde enflasyon çok yüksek” diyen yabancı bir bakana Maliye Bakanı “Ben bu enflasyonla sokağa çıkıyorum, siz yüzde on enflasyonla sokağa çıkamıyorsunuz!” diye milletin ağırbaşlı sabrını bir “mârifet” sayıyor…
FECAAT, AKIBETİ GÖSTERİYOR
Kısacası, daha senenin ortasında bütçede, büyümede, enflasyonda, dövizde, dolar garantili ihalalerde hiçbir hedef tutturulamayıp yüzde doksan sapmalar karambola getirilirken, 3.3 milyarlık köprüye 9 milyar dolar garanti verilmesi hoyratlığında göz göre göre çöküşün üstü örtülmek isteniyor.
Ama ekonomistler, kışta elektrikten gıdaya üst üste yığılan daha da fahiş zamların ertelenmesiyle Türkiye’nin enflasyonun üçlü rakamlarla tırmandığı Venezuela’nın durumuna düşeceğini söylüyor.
Hâsılı, din ve milliyetçilik üzerinden tahkir ve tahriklerle muallel nefret dilli “kimlik siyaseti”nin bir netice vermemesi, halka anlatacağı hiçbir “hikâyesi”nin artık kalmaması ve bütün vaadlerinin boşa çıkmasıyla siyasi iktidar tam bir çıkmazda; koltuğu kaybetmenin telâşı ve paniğiyle “belki tutar” diye bile bile peşpeşe canhıraş saptırmalı skandallara tevessül ediyor.
Ama akıbet ortada; fecaat her haliyle “gidiş”i gösteriyor…