"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Vatandaşların helâktan kurtulması”

Cevher İLHAN
25 Ekim 2020, Pazar
BEDİÜZZAMAN’IN MEŞRÛTİYET/DEMOKRASİ TÂRİF VE TESBİTLERİ - 4

Meseleyi, “hükûmet hekim (doktor), millet de hasta gibidir” misâliyle açıklayan Bediüzzaman’ın, “tek kişilik yönetimi”, “etraftaki her bir köyde, -Allah etmesin-, birer ayrı hastalığı teşhis etmeden, hem de tâcizini istemeyen müdâhenecilerden (dalkavuklardan), yalancılardan başka kimseyi görmeyen bir hekimin çadırında oturup, tanımadığı bir hastalığa, görmediği bir hastaya reçetesiz; mîzânsız (ölçüsüz) ilâcı göndermesi” olarak tasvir eder. “Bu mîzânsız (ölçüsüz) bir ilâcı istimâl eden, acaba şifâ mı bulur veyahut ölür?” suâlini sorar. (Münâzarât, 24-27)

“İstibdâdın mâhiyeti”ni, “zaman-ı sâbıkta (geçmişte) padişah kendi yerinde mahpus gibi oturuyordu, bîçâre milletin hâlini anlamıyordu, yahut zaaf-ı kalb (irâde zayıflığı) ve kuvvet-i vehim (evham ve şüphe duygusu) ile anlamak istemiyordu, yahut mütehevvisâne (heveslenerek) ve mütekeyyifâne (keyfi için) ve mütekalkıl (deprenen, sarsılan) olan tabiatı, anlattırmaya müsâit değildi” vakıasıyla izâh eder.

Padişahın şahsını değil, sürdürdüğü ve temsilcisi olduğu istibdat rejiminin çirkin ve noksanlığını belirtir.

Zira bütün istibdat rejimlerinin tabiatında ve yapısında heva, keyfilik esastır. Bu rejimin başında şahsiyet olarak iyi birisinin olması bu gerçeği değiştirmez. “İstibdat rejiminin tabiatı”nı eleştirir.

Buna mukabil, Meclis’in hâkim olduğu demokratik sistem timsâlini, “bir hekimin çadır eczânesinde, umum köylerde veyahut evlerde, çeşit çeşit hastalıkları teşhis etmiş, reçetesini yazmış müntehap (seçilmiş, seçkin) adamların hekime gelip, reçetesini ibrâz etmesiyle ve hekimin hastalığa göre ilâç yazıp göndermesiyle, vatan hastahânesinde, bîçâre etfâli (vatan çocuklarını, vatandaşları) helâktan halâs etmesi (kurtarması)’ olarak târif eder. Bunu “Hepiniz çobansınız ve idâreniz altındakilerden mesulsünüz” (Müslim, İmâre: 20) hadîs-i şerifiyle tavsif eder.

MİLLET İRÂDESİNİN TECELLİ MERCİİ MECLİS’TİR

Bediüzzaman, muhtelif fikirlerin ancak Meclis’in mânâ ve muhtevasında tecelli edip uzlaşabileceği gerçeğini bildirir:

“Üç yüz ârâ-i mütekabile (birbirine karşı olan farklı görüşler) ve efkâr-ı mütehâlife (muhtelif fikirler) hak ve maslahattan başka bir şey ile musâlâha etmez (barışmaz) veya sükût etmezler (susmazlar)” vakıasına dikkat çekip, ancak “mûteber ve muhterem olan meyelân-ı âmmenin (umumun isteğinin)” ve “efkâr-ı ammenin (kamuoyunun) ancak Meclis’te temsil edildiği” izâhında bulunur. (Münâzarât, 40)

“İçtimâ (bir araya gelme) ve ittihat (bütünleşme) ile hâsıl habl’ül metin (kuvvetli halat) ve urvetü’l vuska (kopmaz kulp) değme şeylerle tezelzül etmez (sarsılmaz)” dediği “rey-i cumhur”un, yani millet irâdesinin tecellisi Meclis’e dayalı sistemi târif eder.

Bunun yanı sıra “hükümetteki (devlet yönetimindeki) istibdâda, her şeydeki istibdâda sirâyet edeceği” kıyasıyla demokrasi ve hürriyetin de aynen toplumun bütün kademelerinde hayata geçip hükümfermâ olacağını belirtir.

Bediüzzaman’a göre, “Zîrâ meşrûtiyet hükümete (devlete) düştüğü vakit, fikr-i hürriyet meşrûtiyeti her vecihle uyandırır. Her nevide, her tâifede onun sanatına âit bir nevi meşrûtiyeti tevlid eder (ortaya çıkarır); ulemâda (akademik alanda), medâriste (üniversitelerde, eğitimde), talebede bir nevi meşrûtiyeti intâc eder (netice verir.)”

“KUVVET KANUNDA OLMAZSA ŞAHSA GEÇER”

Kısacası, Bedüzzaman’ın tavsiyesiyle, milletin her ferdinde, her tâifesinde bir nevi meşrûtiyetle bir teceddüdün - yenilenmenin yalnız devlet idâresinde değil, topyekûn sosyal hayatta demokratlık esas alınır. (Münâzarât, 31-32)

Bundandır ki, “Kavmin efendisi ona hizmet edendir” (Deylemî, Müsned, 2: 324) hadisinden hareketle, “Memuriyet emirlik ise reislik değil, millete bir hizmetkârlıktır. Demokratlık ve hürriyet-i vicdan İslâmiyet’in bu kanun-i esasisine (temel yasasına) dayanabilir. Çünkü, kuvvet kanunda olmazsa şahsa geçer, istibdad mutlak keyfî olur” düsturunu nazara verir. (Emirdağ Lâhikası, 386)

Aslında Bediüzzaman hayatı boyunca hep gerçek cumhuriyetçiliği ve demokratlığı esas alır. 1935’teki Eskişehir Mahkemesi’nde, “dindar bir cumhuriyetçi” olduğunu hayatıyla ispat edip, tâbirince “hali bir türbe kubbesi”nde inzivâda iken kendisine gelen çorbanın suyu ile iktifa edip tanelerini karıncalara vermesini “Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler, Cumhuriyetperverliklerine hürmeten, taneleri karıncalara veriyordum” diye cumhuriyet hakkında fikrini açıklar. Demokrasilerde “cumhuriyetin reisliği”nin Meclis’e ve meşverete dayalı olmasının gereğine işâret eder. (Şuâlar, 317-318)

ARTIK MEŞVERET - DEMOKRASİ HÂKİMDİR…

Bediüzzaman’ın tesbitiyle eski devirlerde şahıs, kuvvet ve hissiyatın hâkim olmasına karşı, “yeni zamanda meşveret, hak ve fikir hâkimdir.”

Bu açıdan, daha geçen asrın başlarında -1911’de- kaleme aldığı “Marîz (hastalıklı) bir asrın, hasta bir unsurun (kavmin) ve alîl (illetli) bir uzvun reçetesi veyahut saykalü’l İslâmiyet” adını verdiği “Muhakemât adlı eserinde, mâziyi “mekteb-i hissiyat”, istikbâli “medrese-i efkâr (fikirlerin ders verildiği okul)” olarak târif eder. (Muhakemât, 40-41)

İstikbalde münevver fikirlerle hukukun hükümfermâ olup meşveret ve insaniyetin tecellîsinin muhakkak olduğunu nazara veren Bediüzzaman, kuvvet, hevâ, hissiyatla istibdât ve tahakküm yerine artık fikir, akıl, hak, hikmet ve hakikati araştırma meyli ile umumî menfaatin şahsî menfaate tercihiyle insanî hasletlerin ağır basacağını ders verir. (Muhakemât, 40-43)

Demokrasilerde millete hizmette istimale dayalı “hürriyet ve medeniyetin ağalığı”nı “Kavmin efendisi ona hizmet edendir” hadisiyle açıklar. (Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, 195)

Okunma Sayısı: 2736
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı