“Faizler düşürüldü” propagandasıyla kamuoyunun yanıltılmasının ardından, altı aydır üst üste faizin artırılması bir tek Cumhurbaşkanı’nın “faiz lobisi” dediği ve yüksek faizle kârlarını 21 milyardan 63 milyara çıkaran bankalarla faizcileri memnun etti.
Cumhurbaşkanı’nın “Bu kardeşiniz burada olduğu sürece faiz düşecek, nas var, sana bana ne oluyor!” çıkışlarına manşetlerle medhiyeler dizen “iktidara iliştirilmiş yandaş medya”nın faizin yüzde 40’a çıkmasını görmezden gelip sus pus kalması çarpık çifte standartlı ikiyüzlülüğü bir defa daha ifşa etti, ediyor.
Zira Mayıs seçimlerinin akabinde Merkez Bankası altı kez peşpeşe faiz arttırırken, 2023’te 564 milyar anaparaya yakın 519 milyar lira faizin ödenmesiyle, yani ödenecek 100 liranın 52 lirası anaparaya, 48 lirası faize gitmesiyle düşülen faiz çarkı vartasında DP Genel Başkanı Uysal’ın tesbitiyle 2024’te sadece faiz giderlerine 1 trilyon 254 milyar lira ödenecek.
Bundandır ki “tek kişilik hükûmet”in son “faiz dönüşü”, “hani nas vardı?”, “hani faizler düşmeye devam edecekti?” soruları soruluyor. “Faizler asla yükselmeyecek, bundan dönüş yok” diyen Cumhurbaşkanı’nın bütün halkın önündeki “düşük faiz” taahhüdü sorgulanıyor.
Ve tam bu sırada Cumhurbaşkanı’nın “ekonomide faziletli bir döngüye gireceğiz” sözleri, göz boyama “faiz karşıtlığı”ndan yeniden “faize dönüş döngüsü” olarak yorumlanıyor.
Sonuçta, millete verilen sözlerin, atılan “faiz karşıtlığı” nutukların zıddına fiiliyatta yüksek faizle tam bir faizcilik sergilenirken, algı operasyonlu medyatik dezenformasyonlarla “faziletli ekonomi”den dem vurulması, Bediüzzaman’ın “zaman olur zıd, zıddını saklarmış, lisân-ı siyasette lâfız mânânın zıddıdır” beyânını yeniden teyid ediyor.
VAZİYET
“Milletin cebi”nden soygun itirafı
Mâlum Cumhurbaşkanı’nın defalarca “Ben ekonomistim, devletin kasasından, cebimizden bir kuruş çıkmıyor” iddiasının aksine Dolar garantili ve İngiliz mahkemeleri tahkimli ihalelere yüz milyarlar aktarılırken, “yandaş müteahhitler”e yeni bütçede 162 milyar lira ödeme yapılacak
Bu kapsamda sözkonusu ihalelerin başında gelen Osmangazi Köprüsüne günlük 40 bin araç geçişiyle araç başına 25 dolar garanti verilmişti. Buna göre günde 40 bin araç geçse bile aradaki fark için araç başına 15 dolar üzerinden işletici firmaya zaten peşinen günde 600 bin dolar ödeniyor.
Ancak bununla bitmiyor; geçen araç sayısı 40 binin çok altında, çoğu kez üçte-dörtte birinde kalıyor. Bu hesapla günde 10 bin araç geçtiğinde geri kalan 30 bin araç için ayrıca araç başına 25 dolar üzerinden işletici şirkete 1 milyon 800 bin dolar daha veriliyor. Dahası, 2010’da 37.8 dolar olan garanti geçiş ücretinin sözleşmeye göre ABD’deki enflasyonla 2023’te 51.65 dolara ulaşmasıyla yeni yılda günlük en az 2 milyon dolardan fazla para kasasına aktarılacak.
Özetle, köprüden geçen her aracın 184.50 lira ödemesine karşı “geçmeyen vatandaş”tan 781.50 lira kesilmesiyle “milletin cebi”nden -bugünkü kurla- günlük 5 milyon 200 bin lira (eski para ile 5 trilyon) şirketin kasasına giriyor.
Bu yüzden ana muhalefet milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, bu rakamı 365 ile çarpıp “hani vatandaşın cebinden hiç para çıkmayacaktı?” sorusunu soruyor. Ve Ulaştırma Bakanı’nın “geçseniz de geçmeseniz de para ödeyeceksiniz” cevabı “milletin cebi”nden vurgun ve soygunun itirafı olarak kayıtlara geçiyor.
İKRAR
“Yüksek faizle vatanı satmak…”
“Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur.”
R. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı, (gazeteler,27.2.15)
SÖZÜN ÖZÜ
“Ribânın nef’i zâlimleredir…”
“Ribânın (faizin) kap ve kapıları olan bankaların nef’i (faydası), beşerin fenası olan gâvurlara ve onların en zâlimlerine ve bunların en sefihlerinedir…”
Bediüzzaman, (Mektûbat, Hakikat Çekirdekleri)