"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Büyük bir medeniyet mücadelesi

29 Nisan 2018, Pazar
DEMİREL ANLATIYOR: BİR SEVDADIR GAP - 8

Sözlerimi şöyle bağlamak istiyorum. Burada, alışılmışlıktan farklı, gerçekten büyük, ismi üzerinde, büyük bir medeniyet mücadelesi veriliyor. Bu mücadele millete mal olmuştur. Benim, otuz seneye yakın süredir gönül verdiğim bu büyük projenin, kendi sıraları içinde, ünitelerinin ve bütününün tamamlanmasını görmek gibi bir sevdam var.

Burada çok kısa zamanda, bir büyük ormanlaştırma faaliyeti şarttır, zarurettir. Burada maden kaynakları içinde, bir Mazıdağı hadisesi var. Mazıdağı hadisesi 1986 programlarında mevcut. Binaenaleyh, Mazıdağı’ndaki fosfat yataklarını meydana çıkarmak ve Ürdün’den, Tunus’tan fosfattaşı almak yerine, bölgenin fosfat taşını gübre istihsalinde kullanmak lâzım. Bu projenin bir an evvel bir yere götürülmesi lâzım. Ferrokrom tesisleri kurduk. Türkiye’ye senede 50-60 milyon dolar para getirir.

50 bin tondur. Bunların büyütülmesi lâzım. 50 bin ton filân, bunlar mesele değil. 250 bin tona, 300 bin tona, 500 bin tona çıkarmak lâzım. Pazarlarını bularak gayet tabiî.

Şimdi geliyorum; buradaki üretimi ne yapacaksınız? Buradaki üretimi  pazarlayacaksınız, koruyacaksınız, muhafaza edeceksiniz, işleyeceksiniz ki, katma değer doğsun, işçilik doğsun. Bu, sanayi ister. Gübre fabrikalarından sonra, şeker fabrikalarından başlayarak bir dizi sanayi ve depolama tesisleri meydana getirmeye mecbursunuz.

ÜNİVERSİTELER

Bunların hepsini bir günde mi yapacaksınız? Hayır. Ama lâzım olduğu gün aklınıza gelirse çok geç kalmış olursunuz. “Metaplanning” dediğimiz mesele bu.

Eğitime geliyorum. Diyarbakır Üniversitesi kuruluş halinde. Gaziantep’te bir mühendislik fakültesi kuruluyor. Çukurova Üniversitesi 12-20 bin öğrenci okutacak şekilde kuruluş halinde. Malatya’da, Elazığ’da üniversiteler kuruluş halinde, Van’da kuruluş halinde. Atatürk Üniversitesi kurulmuştur. Bu ziraat fakültesinde, ovada 173 çeşit bitki yetiştirilebileceği görülmüştür. Daha ilk araştırmalarda, 173 çeşit. Onun için, bu ziraat fakültesinin bir an evvel geliştirilmesi lâzımdır. Bununla da kalınmamalı; ilmin, tekniğin, laboratuvarların verdiği bilgileri halka götürecek şekilde bir ziraat eğitimine girişilmelidir.

Bölgenin aşağı yukarı bütün kasabalarına lise götürülmüştür, lise dengi okullar da götürülmüştür. Büyük merkezlere ortaokul da götürülmüştür. Elektrifikasyon hemen hemen birkaç sene zarfında, her tarafa götürülmüştür. Yeni eğitim müesseseleri kurmak lâzım.

PROJE TAKİBİ

Bunlara ilâveten, bu projede maksat olarak ne istenmiş, ne beklenmiş, ne ümit edilmiş ise, onu alacak şekilde bu projenin takibi lâzım. Bunun gerektirdiği sosyal ve idarî müesseseler lâzım. İşte mühendisliğin bittiği, fakat başka şeylerin başladığı bir noktada bulunuyoruz. Bunlar, önümüzdeki günlerin meseleleri olarak devletimizin önünde duruyor.

Sözlerimi şöyle bağlamak istiyorum. Burada, alışılmışlıktan farklı, gerçekten büyük, ismi üzerinde, büyük bir medeniyet mücadelesi veriliyor. Bu mücadele millete mal olmuştur. Benim, otuz seneye yakın süredir gönül verdiğim bu büyük projenin, kendi sıraları içinde, ünitelerinin ve bütününün tamamlanmasını görmek gibi bir sevdam var. Kurukafa Mehmet Ağa’nın dediği yerdeyim. Ben göremezsem, bizden sonrakiler görür. Onlar göremezse, ondan sonrakiler görür. Yalnız, ondan sonrakilere bırakmamak lâzım. Binaenaleyh, elli senede bu proje bitirildiği zaman, rantabilitesinin çok geniş çapta kaybolacağı kanaatindeyim.

BEREKET FIŞKIRSIN

Bir bardak içecek temiz suya muhtaç insanlardan, çatlamış topraklara geldik. Çatlamış toprakların harareti söndürülmelidir. Söndürülmelidir ki, bereket fışkırsın.

Bu topraklarda, tüten bacalar meydana getirilmelidir. Bu endüstri demektir. Endüstrinin olmadığı bir toplumda zenginlik olmaz. Halil İbrahim bereketi buraya yakışır. Ülkemize de yakışır. Türkiye dâvâsına gönül veren herkese “Bu büyük projeyi akıldan çıkarmayınız” diyorum. “Gönülden de çıkarmayınız” diyorum. “Dilden de düşürmeyiniz” diyorum. Çünkü dört yeni Çukurova buraya gelmektedir. Üç senede bir mahsul yerine, bir senede üç mahsul geliyor. Bunu gönülden çıkarmaz, akıldan çıkarmaz, dilden düşürmezseniz, bunda büyük sevap var. Cenâb-ı Allah milletimizin, memleketimizin yardımcısı olsun.

SORULAR VE CEVAPLAR

Toprak düzeni ne olmalıdır?

Urfa’da toprak reformu yapılmıştır. Söylediğim gibi, Urfa mıntıkasında 5 milyon dönüm civarında sulanabilecek arazi var tünelde. 5 milyon da Siverek, Hilvan mıntıkalarında var: 10 milyon. Bu toprakların takriben 6 milyonu Urfa vilâyeti içindedir. Urfa vilâyetinde 75-76-77 yıllarında reform tatbik edilmiştir. Bu 6 milyon dönüm toprağın 1,5 milyonu Ceylanpınar Çiftliği’nde, devletin elindedir. Tam rakamla söyleyeyim: 1 milyon 439 bin dönüm araziyle Ceylanpınar dünyanın en büyük devlet çiftliğidir. Ceylanpınar 1 milyon 639 bin dönümdü, “İki Çırçıp arası” denen bir kısım vardır ki, orayı daha sonra halka tevzî etmişlerdir. Çok eskiden 2,5 milyon dönüm “hazine arazisi” olarak tesbit ve tescil edilmiştir. 1 milyon 600 bin dönüm olarak istimlâk edilmiştir. Kamulaştırılmış 4 milyon dönüm. Binaenaleyh, 6 milyon dönüm toprağın zaten 4 milyonu devletin elindedir. Binaenaleyh, toprak seviyesinde böyle önemli bir mesele yoktur. Diyarbakır mıntıkasında henüz reform hadisesi yapılmamıştır. Zaten reform anayasaya aykırı olduğu cihetle, Anayasa Mahkemesi anayasanın bu maddesini iptal ettiği için, o reform kalmıştır. Reform çok kullanıldı. Ondan sonra kimse kullanmaz oldu. Ve de 1 milyon 600 bin dönüm araziyi biz 640 milyon liraya aldık. 400 liraya geliyor. Devletin elinde duruyordu. 

Tabiî, benim size söylediğim, metaplanning dediğim hadise. Yani planlama öncesi hadisenin içinde bunların hepsi var. Ve bu parça parça aklınıza geldiği zaman, birşey yaparak götürülebilecek bir iş olmaktan çıkmıştır. Gereği? Gereğini düşünenlere bırakıyorum.

Projenin bitiminde veya devamında, menfaatlerine ters düşen, içeride ve dışarıda bu projenin yürütülmesine engel olmak isteyen kimler var mı?

Neye baksanız, musallat çıkar. Şimdi ben size, İngilizce okuyan arkadaşlara David William tarafından yazılmış TVA kitabını okumanızı tavsiye ederim. Kitap 1943’te yazılmış, 1953’te revize edilmiştir. Muscle Shoals denen bir mevkide gübre fabrikası var. 1916’da bu gübre fabrikasına elektrik vermek için santral yapılıyor. Santrali yapacak kimse yok. Devlet yapmaya kalkıyor. “Devlet yapsın mı, yapmasın mı?” münakaşası uzun müddet devam etmiştir. 1933’te, on yedi sene sonra Roosevelt TVA idaresi Kanunu’nu çıkarınca, bu Tennessee Valley Authority isimli kuruluş, 34 tane baraj, 30 tane elektrik santrali, 3 milyon kilowatsaat kapasiteyi buraya oturtmuştur.

Binaenaleyh, hangi memlekette yapsanız, bunların muarızı olacak. Yaptırtmamaya çalışılacak. Bir gül alın; güle bir sinek ârız olsa, acaba güle kızabilir misiniz? Sinek ârız oldu diye... Kızamazsınız. Ne yapacaksınız? Sineği bertaraf edeceksiniz.

Necip Fâzıl’ın bir sözü ile bitireyim konuşmamı:

“Vur kazmayı dağa Ferhat,

Çoğu gitti, azı kaldı”

Binaenaleyh, bu inançta, bu imanda olan insanlar için, dağlar fethedilecektir. Ovalar, çöller aşılacak ve Türkiye medenî, güçlü ve zengin, millî manevî değerlerine bağlı, gerçekten kudretli ve büyük Türkiye olacaktır.

(Süleyman Demirel, İslâm Demokrasi Laiklik, Mülâkatlar, Kâzım Güleçyüz)

DEVAM EDECEK

 

Etiketler: gap
Okunma Sayısı: 1849
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı