DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen: 6 partinin ortak çalışması Türkiye’de çok uzun zamandır yaşamadığımız bir işbirliğinin ürünü. Aslında bunlar görüşleri farklı olan partiler. Türkiye’nin çıkış yolunun demokrasiden ve fikir birliğinden, istişareden geçtiğinin farkına varılması çok kıymetli.
DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen’i ziyaret ettik.

- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
İzmir doğumluyum. İlk, orta, lise eğitimimi burada tamamladım. Üniversiteyi İstanbulda Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde okudum. İki sene kadar reklâmcılık ve marka danışmanlığı iş tecrübem oldu. 2003 yılından beri İzmir’de aile şirketlerimizde çalışıyorum. Sivil toplum hayatım çok aktif geçti. Ege Genç İş İnsanları Derneğinin iki dönem başkanlığını yaptım. Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Federasyonu’nun başkanlığında bulundum. Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu, Türk KONFED, Türkiye İş Dünyası Federasyonu yönetim kurulu üyeliği yaptım. İzmir Başkanlar Kurulu üyeliğinde bulundum. İzmir Kalkınma Ajansı yönetim kurulu üyeliğini de sayabilirim. Kısacası sivil toplum ve iş hayatında aktif çalıştım. Yüksek lisansımı da İzmir Ekonomi Üniversitesinde Avrupa Birliği üzerine yaptım. Bir senelik de siyasetçiyim. Evli bir kız çocuğu annesiyim.
- Millet ittifakı görüşmeleri hakkında İzmir’de diğer parti il başkanlarıyla görüşmeleriniz oluyor mu?
Bu yapılan görüşmelerde ortak bir hedef birliği ve strateji amaçlanıyor. Parlamenter sisteme geçmek istiyoruz demek, yeterli değil. Nasıl ve hangi süreçle geçileceği konusunda bir mutabakatta olmak lâzım. Bu, bir ittifaka katılmaktansa daha çok bir söz birliği, ülkü birliği olarak düşünüyoruz. Bu açıdan henüz bir ittifak birliği gibi kesinleşmiş bir kararımız ve angajmanımız yok. Bu bir anlamda seçim hattına yaklaştıkça ortaya çıkacak bir şey.
- Ülkeyi ortak akılla yönetmek önemli. 1945’te savaştan çıkan Almanya’nın 1960’ta işçi alan bir ülke olması ortak aklın ürünü değil mi? Şu anda ülkemize de ortak, her bir vatandaşın katılımıyla bir toparlanma hamlesi lâzım değil mi?
Ancak liyakatli kadroların toparlayabileceği bir ortam var.

- 6 partinin bir araya gelmesi güzel bir olay...
Elbette güzel ve kıymetli bir olay. Türkiye’de çok uzun zamandır yaşamadığımız bir işbirliğinin ürünü. Aslında bunlar görüşleri farklı olan partiler. Ama baktığınız zaman Türkiye’nin çıkış yolunun demokrasiden ve böyle fikir birliğinden, istişareden geçtiğinin farkına varılması çok kıymetli. İnşaallah da başarılı olacaklardır. Umut ediyoruz.
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki helâlleşme açılımını nasıl buluyorsunuz?
Türkiye tarihine baktığımızda çok uzun yıllardır gücü elde edenlerin güçsüzleri bir rovanşist yaklaşımla ezdiklerini görüyorsunuz. Aslında bizim partinin adı da bir yaraya merhem olma, iyileştirme manasında DEVA partisidir. Kimse kimseye rövanşist yaklaşıp eziyet etmemeli, bu topraklarda herkes özgürce ve eşit vatandaş olarak yaşayabilmeli. Bizim görüşümüzün, hayat tarzımızın, alışkanlıklarımızın ne olduğunun bununla alâkası yok. Hepimiz eşit vatandaşız. Birinin geldiği zaman öbürüne eziyet ettiği bir dönemin bitmesi gerekiyor... Eski siyasetin bazı kötü alışkanlıkları devam etmemesi gerekiyor. Biz buna çok inanıyoruz. Eskinin hatalarını yapmama. Rovanşist olmama. Daha kapsayıcı olma...
- Halkın şu andaki gündemi nedir sizce?
Bence ekonomi. Onun düzelmesinin yolu da özgürlük ve adaletten geçiyor. Adaletin olmadığı bir yerde sağlıklı çalışan bir ekonomi olamaz. İnsanlar bırakın yabancı yatırımcıları, Türk halkı kendi ülkesine yatırım yapmak istemiyor. Yarın ne olacağından korkuyor. Siyasetçilerin bu önceliği iyi planlamaları gerekiyor. Genel başkanımızın söylediği gibi ekonominin düzelmesi için ilk yapılması gereken yargının bağımsızlaştırılmasıdır. Hapishanedeki gazeteci ve fikir suçlularının dışarı çıkartılmasıdır. Aslında bu ikisinin ekonomi ile bir alâkası yokmuş gibi görünüyor. Ama aslında çok alâkalı. Çünkü özgür bir düşünce ortamı ve demokrasi olmadan sağlıklı ve güçlü ekonomiye ulaşamazsınız. Ama halka sorduğunuzda herkes cebinden şikâyetçi. Ama bunun aslında totaliter ve baskıcı bir rejimin sonucu olduğunu halkın ne kadarı farkında? Orası soru işareti. Bizim siyasetçiler olarak bunun farkında olup çözümün buradan geçtiğini bilmemiz de kıymetli diye düşünüyorum.
- Yeni Asya Gazetesini daha önceden tanıyor muydunuz?
Tabiî biliyordum. Evet.
- Biz ‘’Demokrasi için elele İzmir’’ parolasıyla yola çıktık. Özellikle son dönemlerde dindar cemaatler AK Partiyle beraber çalışıyorlar. Dindarlık AK Partiye mal oldu sanki. Sair grup ve cemaatler dinden tecrit edilmiş gibi oldu. Biz de dedik ki siyasileri ziyaret edelim, kendimizi tanıtalım. Uzun yıllardır demokrasi, AB konusunda net görüşlerimiz var. Birbirimizi tanırsak birbirimizden kuvvet alırız. Elhamdülillah hepimiz Müslümanız. Müslümanlık kimsenin tekelinde değil. Maalesef bu insanlar tamamen tekellerine aldıkları için diğer insanlarda bir eziklik hissediyoruz.
Dün bizi AK Partide daha önce çalışmış bir arkadaş ziyarete geldi. 2013’te ayrılmış, ayrılış sebebini sordum. Biz muhafazakâr bir aileyiz, dedi. Benim annemin başı açık. Bir süre sonra yeterince dindar değilmişiz gibi baskı görmeye başladık. Bu bizi çok rahatsız etti, dedi. Bu ne kadar kötü bir şey. Böyle bir şey olabilir mi gerçekten? Bu hakkı nereden buluyorlar?
- İslâmiyeti kendine has gösteriyorlar. Bediüzzaman Sünûhat isimli eserinde, ‘‘İslâmiyeti kendi taraftarlarına has göstermekle kavi ekseriyette aleytarlık meyli uyandırır’’ diyor. Şu anda da aynı şeyi yapıyorlar. Biz Yeni Asya Gazetesi’nde Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri çerçevesinde yayınlar yapıyoruz. Bediüzzaman 1935’te Eskişehir Mahkemesi’nde Cumhuriyet hakkında fikrini soran mahkeme reisine ‘’Siz daha dünyada yokken ben cumhuriyetçi idim. Çorbamın tanelerini karıncalara verirdim, çünkü onlar cumhuriyetçidir” diyor. Buna rağmen Cumhuriyet düşmanı gibi sürgünler, mahkemeler yaşamış. Said Nursî’nin cumhuriyetçiliği ve demok- ratlığı nazara verilmemiş. Yeni Asya Gazetesi bu istikamette yayınlar yapıyor. Bediüzzaman’ı tanıtan bir kitap okudunuz mu?
Yok okumadım.
- Tanımanızı tavsiye ediyoruz.
Tabiî ki.
- Seda Hanım, teşekkür ederiz. Demokrasi yolundaki çalışmalarınızda muvaffakiyetler dileriz. Bekleriz inşaallah.
Teşekkürler. Geliriz. Geldiğiniz için sağolun.