Amerika’da dinî faaliyeti icra ya da koordine eden herhangi bir kamu kurumu YOK. Amerikan toplumunda din, en etkili toplumsal kurumlardan biri haline gelmiş ve sivil toplumun oluşturulmasında aktif rol oynamış.
Risale-i Nur Dürbünüyle Yeniden Amerika Gözlemleri - 2
Gezi: Prof. Dr. Mehmet Tikici
DEMOKRASİNİN TARİHİNE GEZİNTİ
1787 yılında, mayıs ayından Eylül ayına kadar Philadelphia’da “Konfederasyon maddelerini değiştirmek” amacıyla toplanan Kurucu Meclis 17 Eylül 1787’de Amerikan Anayasasını halk adına kabul etti. Kurucu Meclise katılan George Washington 30 Nisan 1789’da ABD tarihinde “oy birliğiyle seçilen tek başkan” olarak bu göreve seçildi. Yönettiği kabinesinde her iki büyük parti, Federalistler ve Demokratik-Cumhuriyetçiler aynı oranda temsil edildi. Elbirliği yönetiminin örneği olan bu uygulama adeta Üstadın; “Meşrûtiyet Meşveret-i Şer’iyedir” sözünün tezahürü gibi görülmektedir.

Dönemin seçim usûlleri uyarınca her Seçici iki oy kullanır, en çok oy alan Başkan seçilir, Başkan dışındaki diğer adaylar arasında yapılan oylamada en çok oyu alan diğer aday ise Başkan Yardımcısı olurdu. Böylece George Washington ilk ABD Başkanı, John Adams ise ilk Başkan Yardımcısı oldu. 1792 yılındaki ikinci seçimde de George Washington oyların tamamını alarak Başkan, John Adams ise ikinci gelerek Başkan Yardımcısı oldu.
Bediüzzaman Hazretlerinin; “hile tuzağı” olarak addettiği “hubb-u câh” gibi “çok câzibedar şeylerle aldatılmamanın” örneğini veren George Washington 1792-97 yıllarında sürdürdüğü ikinci başkanlık döneminin 1797’de sona ermesinden sonra bir daha aday olmayacağını açıkladı.

Yerine başkan yardımcısı John Adams seçildi. İki dönem (sekiz yıl) sonra üçüncü dönem başkanlıktan vazgeçerek ülkesinde bir gelenek oluşturdu ve bu gelenek Franklin D. Roosevelt’e kadar devam etti, sonra Anayasallaştı.

SİVİL TOPLUMA DAİR GÖZLEM
Amerika’da Hiçbir Dinî Hizmet Kamu Otoritesi Tarafından Yürütülmüyor
Sanki Üstadın; “dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim” sözünü düstur edinmişler gibi Amerikan Anayasası’nın ilk değişikliği, “Amerika’da din ile devletin kesin bir şekilde birbirlerinden ayrılması” şeklinde olmuştur. Bu sebeple Amerika’da dinî faaliyeti icra ya da koordine eden herhangi bir kamu kurumu bulunmamaktadır. Buna karşılık oldukça mütedeyyin olan Amerikan toplumunda din, en etkili toplumsal kurumlardan biri haline gelmiş ve sivil toplumun oluşturulmasında aktif rol oynamış. Meselâ Covid aşısı Sinagogda, Kilisede, Budist ve Hindu Tapınaklarında ve Camide yapılıyordu. Bu ibadethanelerin yönetimince din ayrımı yapılmaksızın her vatandaş aşıya dâvet ediliyordu.

Hintli Müslümanlara Ait Bir Camii
Kamuya ait olmayan ve gönüllülük esasına dayanan itfaiye organizasyonlarının bütün geliri sadece “komşu” diye nitelendirdikleri “semt sakinlerinin” bağışlarından ibaret. Bu organizasyonlarda çalışanlar da hiçbir ücret almayan gönüllülerden oluşuyor. Hobi olarak itfaiyecilik belgesine sahip olan bu gönüllüler bir yandan kendi mesleklerinde çalışarak geçimlerini sağlarken diğer yandan önceden belirlenmiş sürelerde gönüllü olarak “itfaiyecilik” yapıyorlar.
“East Windsor Volunteer Fire Company” 1969 yılından beri bu anlamda faaliyet gösteren bir organizasyon ve 2020 yılında 487 yangına müdahale etmiş. Bütün giderlerini “bölge sakinlerine dağıttıkları broşürler” aracılığıyla topladıkları yardımlarla karşılıyorlar.

AMERİKAN KÜLTÜRÜNÜN YAŞATILMASINA DAİR GÖZLEMLER
Avrupa’ya nazaran daha mütedeyyin olarak bilinen Amerikan toplumu yüzlerce farklı kültüre mensup insan gruplarından oluşmaktadır.
Ancak hâkim kültürün, farklı kültürlere mensup grupların oluşturdukları “Amerikan Kültürü” olduğu dikkat çekmektedir. Meselâ Amerika’da yaşayan Hintliler, İtalyanlar, Afrikalılar, İspanyollar, Ortadoğulular, Museviler, Hristiyanlar, Müslümanlar, Budistler özgün kültürlerini kendi aralarında yaşatırken ortak bir değer olarak da birlikte inşa ettikleri “Amerikan Kültürünü” yaşıyor ve yaşatıyorlar. Bir çocuk parkında torunlarını parka getiren Hintliler kendi aralarında Hint dilini konuşurken torunlar hem kendi aralarında hem de nine ve dedeleriyle İngilizce konuşuyorlar.

Amerikan Dondurma Arabaları: Hemen her yerde (caddede, piknikte, parkta) klâsik tarzda ve de orijinaline sadık kalınarak tasarlanmış “Amerikan Dondurma Arabaları” ile dondurma satışı yapılıyor. Bu arabaların hemen hepsinde standart bir müzik çalar.
Philadelphia’da Elfreth’s Alley Sokağı: Amerika’nın kurulduğu Philadelphia şehrinde bulunan “Elfreth’s Alley” sokağı yaklaşık 300 yıllık bir geçmişe sahip. Sokağın özelliği burada inşa edilmiş olan evlerin tamamının 300 yıl önceki halleriyle korunmuş olması. Zaman içerisinde yapılan zorunlu tadilatlar dışında hiç birisi “orijinali yıkılmış da sonradan aslına uygun olarak yeniden yapılmış” değil.
Anekdot
Philadelphia’da “Kurucu Meclis” binasında ziyaretçilere bilgi veren görevli; “1789’daki oturumların karşılıklı hakaret ve küfürlere; tekmeli-yumruklu kavgalara sahne olduğunu” çok rahatlıkla ve yüksünmeden anlatıyor. Ardından da tebessüm ederek bu kavgaların “karikatür” şeklinde resmedildiği büyük boy kartonları ziyaretçilere izletiyor.

Elfreth’s Alley Sokağı
Jim Thorpe Şehri: Jim Thorpe kömür madenlerinin bulunduğu çok eski bir yerleşim merkezi. Bu nedenle şehrin lakabı “Carbon City”. Kömür 1600’lü yıllarda bulunmuş ve madenler o yıllarda işletilmeye başlanmış. Madenlere ulaşmak için de demiryolu döşenmiş. Bugün eski trenler tarzında tasarlanan ve özellikle kömürle çalışan trenle madenlere doğru turistlik turlar düzenleniyor. Ayrıca şehirdeki otantik mimari de orijinal şekliyle muhafaza ediliyor. Şehirdeki ırmakta “Kano” yapılıyor olması da bu özelliklere eklendiği için şehir turistlerin ziyaretlerine cevap veremeyecek yoğunlukta. Bu sebeple “otantik tren” ile madene yolculuk yapabilmek için günler öncesinden bilet almak gerekiyor.
Princeton Üniversitesi: Princeton Üniversitesi 40 Nobel ödülü, 17 Ulusal Bilim Madalyası ve 3 Ulusal Beşerî Bilimler Madalyası kazanan kişilerin bir şekilde irtibatlarının bulunduğu ve ilişkilerinin olduğu bir üniversite. Ayrıca dünyanın öğrenci başına en yüksek bağış toplayan üniversitesidir.
Daha da önemlisi ünlü fizikçi Albert Einstein 1933 yılından itibaren Princeton Üniversitesinde göreve başlamış ve öldüğü yıl olan 1955 senesine kadar bu üniversitede çalışmıştır.
Princeton Üniversitesi kampusündeki binaların tamamında “Batı Mimarî Tarzındaki” orijinal hali muhafaza edilmiş.

“NEV’İ ŞAHSINA MÜNHASIR ÖRNEKLERE” DAİR GÖZLEMLER
• Cuma Namazının Saati: Cemaatin izin kullanabilme imkânları dikkate alınarak Cuma namazları farklı camilerde farklı saatlerde (ezandan bir ya da birkaç saat sonra) kılınıyor. Namazın hangi saatte kılınacağı ise ilgili caminin internet sitesinde önceden ilan ediliyor.
• Komplekslerden arınmışlık örnekleri: Üstadın; “benlik ve gurura medar şeylerden çekin” düsturunun bilerek ya da bilmeyerek fiiliyata aksettirildiğine dair bazı uygulamalar dikkat çekmektedir. Aslında Amerikan toplumu oldukça mütedeyyin kabul edilmektedir. Nitekim neredeyse hemen her mahallede bir kilise, Şapel, Tapınak, Sinagog veya Cami görmek mümkündür. Amerika’da bazı tarihî kiliselerin “kamu kurumu binası (Adliye, Belediye)” olarak kullanıma tahsis edilmiş olması; bazı kiliselerin de “cami” olarak kullanılması amacıyla Müslüman topluluklarca satın alınmış olması toplumun bu konularda çok da takıntılı olmadığı algısını uyandırmaktadır.
Amerikan toplumunun, muhtemelen kendilerine olan güvenleri sebebiyle, komplekslerden büyük ölçüde arınmış olduğunun bir örneği, aşağıdaki Anekdotta özetlenmeye çalışılmıştır.
• Farklı Bir Dünyalarının Bulunduğuna Dair Örnekler: Öncelikle kullanılan ölçü birimleri olmak üzere birçok konuda Amerika dünyadan büyük bir farklılık arz ediyor. Daha önceki gözlemlerimizde; “ağırlık birimi olarak “kg” yerine “Pound; Sıcaklık Birimi Olarak “santigrat” yerine “Fahrenheit”; “Litre” yerine “Galon”; “cm” yerine “Fit”; “km” yerine “Mil” kullanıldığını vurgulamıştık.
Konuya ilişkin bir diğer gözlem; hemen her ülkede özgeçmiş için Latince’den gelen “curriculum vitae”nin (hayat döngüsü-hikâyesi) kısaltması olan “CV” kavramı kullanılırken Amerika’da “Resume” denilmektedir. Yine “Tuvalet” için hemen her ülkede “WC” veya “Toilet” kelimeleri kullanılırken Amerika’da; “rest room” denilmektedir.
SONUÇ
Farklı coğrafyaları ve kültürleri görmek ve ibret ve ders almak insanoğlunun tabiatında var. Hayırda yarışmanın bir biçimi de bu olsa gerek. Seyahat etmenin aynı zamanda bir sünnet olduğunu da daima hatırda tutmak gerek.
Biz bu yazıda müsbete dair gözlemlerimizden bazılarını sizinle paylaşarak zekatımızı vermiş olduk. Gözlemlediğimiz güzellikleri “güzel gören güzel düşünür” sözünden hareketle anlatıyoruz.
Muhabbetle kalınız.
SON