İSLÂM, BİLDİĞİM VE ARAŞTIRDIĞIM DİNLER ARASINDA BENİ EN ÇOK ETKİLEYENDİ. MÜSLÜMANLARIN AİLE İLİŞKİLERİ, BARIŞÇI OLMALARI VE BİRBİRLERİNE OLAN BAĞLILIKLARI BENİ ETKİLEMİŞTİ. İSLÂM′DA YASAK OLAN ŞEYLERİN BİZİM İYİLİĞİMİZ İÇİN OLMASI İSE AYRICA DİKKATİMİ ÇEKTİ. HRİSTİYANLIKTA BÖYLE BİR ŞEY YOK.
İsmim Ömer, önceki ismim Dominik. Almanya’nın aşağı Saksonya Eyaleti’ndeki Osnabrük şehrinde doğdum 23 yaşındayım. Meslek okuluna devam ediyorum, aynı zamanda boyacılık işinde çalışıyorum.
Anne ve babam ben iki yaşındayken boşanmışlar. İkisi de Hıristiyanlık dinine mensuplar. Ailemizdeki tek Müslüman olan benim. Ben annemin yanında yaşıyorum. Annem ev hanımı ve taksicilik yapıyor. Babamın eskiden bir cenaze firması vardı. Küçük kardeşim ile ağabeyim de Hıristiyan, ama dinlerini yaşamıyorlar. Din ile hiç ilgilenmiyorlar. İlkokuldan sonra öğretmenlerle anlaşamadığım için okuldan ayrıldım. Özel bir okulda okudum. Daha sonra meslek yüksek okuluna gittim ve inşaatçı olarak çalıştım. Okul zamanım çok kötüydü; öğrencilerle kavga ediyor, öğretmenlerle tartışıyordum. Okulda ve okul dışında uyuşturucu kullanıyordum. İçki içiyordum. Sarhoş olduğumda çok, ama çok kavga ediyordum. Hatta, o zamanlar uyuşturucu bile satıyordum. Bir çok suç işledim maalesef, Yüce Allah’ım affetsin. Hatta hiç unutamam, bir gün gaz tabancasıyla birinin yüzünü yakmıştım. O günler çok kötüydü gerçekten.
Bir sene boks kulübüne katıldım. Bu beni uyuşturucu ve içkiden bir süre uzak tutmuştu. İki sene önce tekrar içmeye başladım ve yine kavga ettim ve sonucunda hapse girdim. Mahkeme kararıyla sinir dengeleme eğitimlerine katıldım. Ne ilginçtir ki, bu eğitim seminerlerinde hayatımı değiştiren o Müslüman arkadaşla tanıştım. Bana İslâm’ı en güzel şekilde anlatan, öğreten ve Müslüman olmama vesile olan o Müslüman kardeşimdi. Elhamdülillah.
MÜSLÜMANLAR İSLÂM AHLÂKINA GÖRE YAŞAMALI
Osnabrük’te, birçok Müslüman dinini yaşamıyor. Maalesef bana İslâmî açıdan çok iyi örnek olamadılar. Bunu üzülerek fark ettim ki onlar da içki içiyor, uyuşturucu kullanıyorlar. Kavga etmek, illegal işlerle uğraşmak… maalesef bu işler Müslümanlarda da görülüyor. Bu durum İslâm’ın yanlış anlaşılmasına sebebiyet veriyor.
İslâm ahlâkını hakkıyla yaşayanlar ise, çok iyi örnek olabiliyorlar. Örneğin, tanıştığım bir Müslümanın çok sevecen birisi olması beni çok mutlu etmişti. Kavgacı ve kaba birisi olsaydı, kesinlikle ondan nefret ederdim. İslâm’ı tanımayan birisi bir Müslümanda gördüğü bir hatayı ilk önce o hatayı yapanın şahsına bağlar. Fakat daha sonra bu hatalar arttıkça bu yapılan hataları o şahsın inancına, dinine ve kültürüne bağlar ve ondan kaynaklandığını zanneder. Bunun içindir ki, Müslümanlar yaptıkları yanlışların Yüce İslâm’a mal edilme tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını, hatalarının İslâm hakkında yanlış anlamalara sebebiyet vereceğini çok iyi anlamalılar. Müslümanların dinlerini daha çok yaşamaları gerekiyor. İslâm’ı kendilerine uydurmaları değil, kendilerinin İslâm′a uymaları lazım. Çünkü, şu anda Almanya’da ki çoğu Müslüman işlerine geldiği gibi yaşıyor. Birçok genci içki içerken ve illegal işlerle uğraşırken görüyoruz. Ticaret hayatında zaman zaman İslâm ahlakına aykırı davranabiliyorlar.
MEDYANIN İSLÂM ALEYHİNDEKİ YAYINLARI
Medyanın büyük bir kısmı İslâm′ı gerçek mahiyetinden uzak şekilde, çok kötü olarak tanıtıyor. İslâm hakkında yalan ve iftira içeren haber ve programlar yapıyorlar. İslâm’ı terör kaynağı olarak tanıtmaları, insanı gerçekten çok üzüyor. Ama şeytan ve yandaşları görevlerini yapıyorlar. Burada bizim yapmamız gereken, bu “saptırma”lara karşı bizim hangi tedbirleri almamız gerektiğini belirlemek ve ona göre çalışmalar yapmaktır.
HIRİSTİYANLIK BENİ HİÇ YÖNLENDİRMİYORDU
Önceden Hıristiyan’dım. Fakat dinimle hiç ilgilenmiyordum ve yaşamıyordum. Yani dindar değildim. Hıristiyan bir ailede doğmuştum sadece. Dinim beni hiç yönlendirmiyordu. Çünkü onda, İslâm′da olduğu gibi yasaklar yoktu. İstediğim gibi davranabiliyordum ve aslında bu benim hoşuma gitmiyordu. Bir din düşünün ki, içki içebiliyorsun, uyuşturucu kullanabiliyorsun. Benim bildiğim kadarıyla İncil’de bu gibi yasaklar yazmıyor. Yani bu din, en azından beni, hiçbir doğruya yöneltmiyordu, kötülüklerden alıkoymuyordu.
MÜSLÜMAN OLUŞUM
İslâm dinini, bir kaç Müslüman arkadaşım aracılığıyla öğrenmek istiyordum. Onların aileleriyle İslâm hakkında çok konuştum. Bana Kur’ân’dan birçok şey anlattılar. Arkadaşım bir gün bana: “Sen de benimle Berlin′e gelmek ister misin?” dedi. Ben de kabul ettim. Berlin′de Arap olan amcası ve Bosnalı olan yengelerinin yanında bir hafta kaldık. İslâm hakkında çok uzun ve yoğun bir şekilde konuştuk. Bazen sabahladığımız bile oluyordu, sürekli konuşuyor ve çay içiyorduk. Bana namaz hakkında bilgiler de vermişti.
Bir gün Arapların yoğunlukta olduğu bir kahvehaneye gittik. Orada Âdem diye bir arkadaş vardı. Âdem, ona, “Acele edelim bu arkadaşımız yarın ölürse Müslüman olmadan ölmesin” dedi.
Bana, “İstersen Cuma namazı için camiye gidelim, sen de İslâm’ı kabul et ve şahadet getir” dedi. Şaşırmıştım, ama içimdeki ilgi de sürekli artıyordu. Cuma gününe 3 gün vardı, o güne kadar bana videolar gösteriyor ve birçok şey anlatıyordu. Bunlar da beni çok etkiliyordu, çünkü uydurulmuş şeyler değildi. Yüce Allah’ın, bu insanlar vasıtasıyla bana gönderdiği “mesaj”ı kalbimin derinliklerinde hissediyordum. Cumaya kadar günlerimiz böyle geçti. Sabahlara kadar konuşuyorduk, tartışıyorduk ve çay içiyorduk. Cuma günü gelmişti hazırlandık ve ardından camiye gittik. Cami doluydu en az 300 kişi vardı. Orada şahadet getirdim ve Müslüman oldum. İnanılmaz bir duyguydu. Ertesi gün Berlin′den döndük. Bana Kur’ân ve İslâm ile ilgili kitaplar hediye ettiler. Orada geçirdiğim günler çok güzeldi ve dolu doluydu, elhamdülillah.
İSLÂM’IN KOYDUĞU YASAKLAR BİZİM İYİLİĞİMİZ İÇİN
İslâm, bildiğim ve araştırdığım dinler arasında beni en çok etkileyendi. Müslümanların aile ilişkileri, barışçı olmaları ve birbirlerine olan bağlılıkları beni etkilemişti. İslâm′da yasak olan şeylerin bizim iyiliğimiz için olması ise ayrıca dikkatimi çekti. Hıristiyanlıkta böyle bir şey yok. Ben kendimden biliyorum ki, içki içtiğim zaman hiç düşünmüyordum ve çok saçma şeyler yapıyordum. Elhamdülillah, Müslüman olup içkiyi ve domuz etini bıraktığımdan beri vücudumun da sağlamlaştığını gördüm ve kendimi çok iyi hissediyorum. Uyuşturucuyu ve kavgayı bıraktığımdan beri polisle de bir sorunum yok artık. Sakin bir insan oldum. Artık aileme ve çevreme karşı saygılıyım. Başkalarının kızıp çıldırdıkları şeylere ben sakin kalabiliyorum. Sorun üretmek yerine olaylar karşısında çözüm bulma yolunu tercih ediyorum.
Müslüman olmamı yadırgayan annem; Müslüman olduktan sonraki mükemmel hayatımı görünce beni daha iyi anlamaya başladı. Annem, ben Müslüman olduktan sonra hayatımda daha fazla hata yapacağımı zannediyordu. Fakat tam tersi olmuştu. Artık uysal, efendi bir insan olmuştum. İslâm′ı seçtikten sonra şiddeti ve içkiyi bıraktığımı görünce kızgınlığı geçti. Aksine artık benim sakin ve iyi bir insan olduğumu ve kötü şeyler yapmadığımı görünce sevindi. Hıristiyanken yaptığım ahlâksızlıkları Müslüman olduktan sonra yapmadığımı görmesi, onun İslâma bakışını ve İslâm hakkındaki şüphelerini ve tüm olumsuz düşüncelerini yok etti.
İSLÂMDAN ÖNCEKİ GÜNAHLARIN AFFEDİLMESİ EN BÜYÜK MÜKÂFAT
İslâm’a girdikten sonra bana, önceden işlenen tüm günahların affedileceğini ve yeni doğmuş gibi sayılacağımı söylediler. Bu, Yüce Allah’ın bahşettiği en büyük mükâfattı benim için. Evet, Müslüman olduktan sonra kendimi yeniden doğmuş gibi hissetmiştim. Yeni bir başlangıç yapmak istiyordum ve bunu İslâm′la yaptım. İlk duygularım güzeldi. Anlatması zor. Onları, o içten duyguları yaşamak lazım…
İslâm hakkında bilmediğim çok şey vardı. Bazı şeylerin sebep ve hikmetlerini soruyor ve kendi duyumlarımı da anlatıyordum. Aklıma ve kalbime gelen tüm bu soruların cevaplarını tamamıyla İslâm’da buldum.
İSLÂMİYETTEKİ VE MÜSLÜMANLARDAKİ YARDIMSEVERLİK BENİ ÇOK ETKİLEDİ
İslâmiyetteki yardımseverliğin zerresi dahi tüm inançların toplamındaki yardım severliğin yanında dağ ile bir parça kaya misali gibidir. Müslümanların çok yardımsever insanlar olduğunu gördüm. Bu beni çok etkiledi. Meselâ, birisinin yeni Müslüman olduğunu gördükleri zaman ona çok yardım ediyor ve ona her şeyi üşenmeden anlatıyorlar. Bu beni çok mutlu ediyordu. Ben artık çok iyiyim, hayatımın bir anlamı ve sonsuz huzuru var artık elhamdülillah.
İLK İBADETİM
İlk ibadetim öğlen namazı oldu. Açıklanması çok güç büyük bir kudrete dokunmak gibiydi. Kesinlikle, ama kesinlikle çok güzel bir duyguydu. Başka bir gün, mahkeme kararıyla gittiğim sinir kontrol kursunda tanıştığım kardeşimle birlikteydik. Bana sorularım olduğunda, bir şeye ihtiyacım olduğunda onu arayabileceğimi söylemişti. Ben de aradım ve çalıştığı yere gittim. Bana namazda yapmam gereken hareketleri öğretti. Yavaş yavaş başlamamı söyledi. Camiye gittiğim zaman, namaz kılarken hangi hareketleri yapacağımı ve hangi duaları okuyacağımı anlattı. Birlikte camiye de gittik. Beni orada hocayla tanıştırdı. Camii hocası çok bilgiliydi, sorduğum tüm soruları cevapladı. Bu kadar bilgili bir insanla tanışmış olmam beni hem şaşırtmış, hem de sevindirmişti. Bu bilgili hoca, İslâmiyet konusunda daha çok bilgi sahibi olabilmem için bana kitaplar verdi.
ÇEVREMİN TEPKİSİ
Çevremin tepkisi çok negatif oldu. Benimle alay ettiler. Hatta beni delilikle itham edenler bile oldu. İslâm hakkında hiçbir bilgileri olmayan zavallı insanlardı bunlar. Zaten bilgileri olsaydı ve gerçekten İslâm’ı anlayabilmiş olsalardı, İslâm′ı seçtiğim için beni tebrik ederlerdi. “Ne kadar akıllıymışsın ki, İslâm’ı seçmişsin” derlerdi.
Yaşadığımız şu geçici dünya o kadar bozulmuş ki, artık içki içmediğim için beni adam yerine bile koymadılar, ama onların bu düşünceleri benim hiç umurumda değil.
Sonradan İslâm’ı seçen bir Müslüman olarak genelde negatif tepkilerle karşılaştım. Benimle "Kendini ne zaman havaya uçuracaksın?" diye alay ettiler. Ben de dinime laf ettikleri zaman sinirleniyorum. Ve bazen de çok sinirleniyor, tepki gösteriyorum. Ben dinimle gurur duyuyorum. Hoca, böyle insanları umursamamak gerektiğini ve birisi böyle konuştuğu zaman ondan uzaklaşmam gerektiğini anlatmıştı. Ben de öyle yapıyorum.
Fakat ilginçtir, tanıdığım Hıristiyanlardan bana “iyi yapmışsın” diyenler de oldu. Müslüman kardeşlerim zaten çok sevindiler. Beni açık yüreklilikle aralarına kabul ettiler. Tabiî, bir Alman olduğum için, camiye ilk gittiğim zamanlar şaşırıyorlardı. Fakat daha sonra alıştılar ve beni aralarına aldılar.
İSLÂMİYETTEKİ VE MÜSLÜMANLARDAKİ YARDIMSEVERLİK
İslâmiyetteki yardımseverliğin zerresi dahi tüm inançların toplamındaki yardım severliğin yanında dağ ile bir parça kaya misali gibidir. Müslümanların çok yardımsever insanlar olduğunu gördüm. Bu beni çok etkiledi. Mesela birisinin yeni Müslüman olduğunu gördükleri zaman ona çok yardım ediyor ve ona her şeyi üşenmeden anlatıyorlar. Bu beni çok mutlu ediyordu.
Avrupa’daki kültür, düşünce ve inancın temellerinde çürümüşlük var. Hıristiyanlar Müslümanlar gibi değil. Meselâ, Müslümanlar her şeylerini diğerleriyle paylaşabiliyorlar. Bunu bir örnekle anlatayım: okulda benim karşı sıramda oturan bir Müslüman arkadaşım vardı ve bana aç olup olmadığımı soruyordu. Bu basit, ama beni derinden etkileyen bir davranıştı. Bu bir insanda olması gereken erdemin küçük ama önemli bir yansımasıydı. Bu çok muazzam bir din olmalıydı.
Buna karşılık, Hıristiyanlar ise sadece kendilerini düşünürler. “Benim midem dolsun, diğerleri ne yaparsa yapsın” derler. Hep “ben, ben” diyorlar çok egoistler. “Benim param, benim malım, benim suyum” diyorlar. Ama biz Müslümanlar öyle değiliz; bir şeyimiz olduğu zaman bunu paylaşıyoruz.
Batı dünyasının geleceğini kötü görüyorum. Çünkü paylaşmayı bilmiyorlar, birbirlerine kötü davranıyorlar, insanlığı kurtaracak erdemleri kaybetmişler. İnsanı insan yapan özellikler kaybolmuş Batı dünyasında… Belki ileride bu menfaatperest Batı anlayışı yüzünden, dünya savaşları tekrar patlak verebilir..
GELECEK İSLÂM’IN OLACAK
İslâm′la ilgili Almanca çok az kitap var. Daha çok proje olsa: Meselâ, İslâm′la ilgilenen Almanlar için din dersi gibi… Böyle bir imkân sunulursa, birçok Alman oraya gidecektir. Ne yazık ki, Osnabrük’te böyle çalışmalar hiç yok. Şimdikinden daha çok Almanca İslâmî kitap veya video olursa, burada Müslüman olanların sayısının artacağını düşünüyorum.
Müslümanların birbirlerine sıkıca kenetlenmeleri lâzım. Müslüman olmayı seçen insanlar daha da çoğalacak. Bunu herkes görüyor. İslâm haşa, kötü bir din olsa, bu kadar insan bu dine geçmez ki... Tüm İnsanların İslâm’ı araştırması gerek.
O zaman İslâm’ın, medyanın veya politikacıların bahsettiği gibi bir din olmadığını göreceklerdir. Dualarımızda da niyazda bulunduğumuz gibi inşallah gelecek İslâm’ın olacaktır.
MUSTAFA ABLAK
Senarist - Yönetmen