MUHALEFETE BASKI - HUKUKTA GERİLEME

BAZILARI AKSİNİ DÜŞÜNSE DE TÜRKİYE’Nİ AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİĞİNİN HEM MİLLET HEM DE MEMLEKET MENFAATİNE OLDUĞUNUN DELİLLERİ DAHA FAZLADIR.

Avrupa Birliği’nin (AB) mali kaynaklarının gerektiği gibi yönetilip yönetilmediğini denetleyen Avrupa Sayıştayı, AB ve Türkiye arasında 2016 yılında imzalanan göç anlaşmasını değerlendiren bir rapor yayınladı. Kurumun 24 Nisan Çarşamba günü kamuoyuna duyurduğu raporda, Türkiye’nin ‘zayıf insan hakları karnesi ile ekonomik faktörlerin göç anlaşmasının etkisinin altını oyduğu’ yorumuna yer verildi. Reuters haber ajansının aktardığına göre, raporu hazırlayan AB denetçileri, Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan başarısız darbe girişiminden bu yana ‘Türkiye’nin otoriterleşmesini’ ve ‘muhalefete yönelik baskısını’ göz önünde bulundurarak, ülkedeki sivil toplum kuruluşlarının imzalanan 6 milyar euroluk anlaşmanın öngördüğü şekilde projeleri hayata geçirme yetisi konusunda endişelerini dile getirdi.

STK’LAR ÇEŞİTLİ DÜZENLEMELER ÜZERİNDEN HEDEF ALINDI

Sivil toplum kuruluşlarının faaliyet gösterme şartları ve durumunun 2015 yılından bu yana sürekli kötüleştiği değerlendirmesini yapan Avrupa Sayıştayı, bu durumun darbe girişimi bağlamında daha da şiddetlendiği ve STK’lerin çeşitli yasal düzenlemeler üzerinden hedef alındığı yorumunda bulundu. Sayıştay, Türkiye’de kötüleşen ekonomik durumla Ankara’nın ‘hukukun üstünlüğü ve temel haklar’ konularındaki geriye gidişine işaret ederek, bu bağlamda AB yardımını yönetmenin zorluğuna işaret etti. Raporda, Avrupa Komisyonu’nun maliyetler konusunda yeterli bir analiz yapmadığı ve yardım sona erdiğinde ne olacağının net olmadığı ifade edildi. Raporu hazırlayan denetçilere öncülük eden Bettina Jakobsen, konuya ilişkin açıklamasında, anlaşmanın ‘mülteciler ve ev sahibi toplumlar için faydalı olduğunu ancak etkilerini gösterme, sürdürülebilirliği sağlama ve para değer konusunda gelişme görmek istediklerini’ söyledi.

Haber Merkezi