"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her ilçeye bir ‘saray’ mı?

Faruk ÇAKIR
13 Nisan 2024, Cumartesi
Türkiye’yi idare edenler yaptıkları ‘büyük iş’lerle övünmeyi seviniyorlar, ancak bu işlerin çoğunluğu aynı zamanda “büyük israf” olarak da isimlendirilebilir.

Mesela yapılan “büyük bir bina” göze hoş görülebilir, fakat gerçek anlamda bir ihtiyacı karşılamıyorsa bu yapılan “büyük bir israf” olmaz mı?

31 Mart’ta bazı belediyeler el değiştirince bu noktadaki israf bir defa daha gündem oldu. Bazı ilçe belediye binaları gerçek anlamda ‘saray’ ihtişamına sahip. Hele hele İstanbul’daki bir belediye binasındaki ‘başkanlık katı’nın 6 bin metre kare (yazı ile: altı bin metre kare) büyüklüğünde olduğu ifade edildi ki bu israfı anlamak ve anlamlandırmak mümkün değil. Diyelim ki 6 bin metre kare değil, mesela 600 (altı yüz) metrekare olmuş olsa bu bile israf olmaz mı? Neticede bir ilçe belediye başkanlığı ‘makam’ından bahsediyoruz ki bu durum devlet imkânlarının keyfi kullanıldığına büyük bir delil olur.

Türkiye’nin hemen her ilçesinde bu anlamda ‘israf yarışı’ yaşandı. Son 20 yılda yapılan ‘devlet binaları’nın büyük çoğunluğu büyüklük ve gösterişte birbiriyle yarıştı. En büyük belediye sarayı, en büyük futbol stadı, en büyük okul binası, en büyük adalet sarayı... Şimdi bu binaların büyüklükleri ile övünmek akıllı insanların, siyasetçilerin ve idarecilerin işi olabilir mi? Bazıları alınacak ama “büyük bina” yarışını görmek isteyenler Orta Asya Cumhuriyetlerine gidip bakabilir. Orada da “en büyük” yarışı vardır. En büyük meydan, en büyük kule, en büyük anıt, hatta en büyük cami. “En büyük cami” yapıp da orada namaz kılacak cemaat yetiştirilmemişse oradaki “büyük”lük bir fayda verir mi? Bir vesile ile gittiğimiz Türkmenistan’da böyle bir camiyi ziyaret etmiştik. Hakikaten çok büyük, çok güzel, her yeri sanatlı yapılmış, halıları dahi çok özel dokunmuş bir cami. Fakat inanın vakit namazlarında orayı turistik niyetle ziyaret edenlerden başka hiç kimse yoktu. Çünkü etrafında yerleşim yeri, köy bile yoktu. Peki böyle “büyük”lüklerle övünmek kime ne fayda verir?

Ülkemizde yapılanlara bakıldığında işin özünde ve temelinde “İtibardan tasarruf edilmez” yanlış anlayışı ve kabulü yatıyor. Acaba ne zamandan beri büyük binalar ‘itibar’ sayılmaya başlandı? Asıl itibar; güveni sağlamakla mümkün olmaz mı? 

Mahalli idare seçimleri sonrasında mesele yeniden gündeme gelince Türkiye genelinde yapılan “saray gibi binalar” yeniden tartışma konusu oldu. Hakikaten çoğu yerde “saray” gibi binalar yapılış ve adeta israf müşahhaslaşmış durumdu. Geçen yaz Karadeniz’in güzel ilçelerinden birideki ‘hükümet konağı’na gittik ve oradaki bir katta hizmet veren ‘müftü’ beyi ziyaret ettik. Yeni yapılan bina tam bir ‘saray’ gibiydi. Acaba, gayet yüksek kat aralığı ile görünüşte ferah olan bu binalar milletin taleplerine ne ölçüde cevap verebiliyor? 

Türkiye’nin israf edecek bir lirası dahi yoktur. O halde devletteki israfı yarına bırakmadan bugün sona erdirmek durumundayız. Mümkün ise bu binalar daha iyi maksatlarla kullanılmalı ve yeni israf kapıları açılmamalı. Boş ve büyük binalarla övünmekten hemen vaz geçelim derim.

Okunma Sayısı: 1156
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    13.4.2024 13:55:49

    Yüce rabbimiz ayeti celilesi ile bizleri israftan men ederken,efendimiz SAV'min 'Nehirde abdest alsanız dahi suyu israf etmeyiniz,diye nasihat ettiği ve emsal olduğu bir günahı din istismarcıları neden yapar.Bununla ilgili cevabı mevcut Ç.Şehiriclik bakanının evvelen bir beyanına bakarak tesbit etmiş oluyoruz. M.ÖZHASEKİ'nin ifadesi:'En büyük rüşvet,yolsuzluk ,imar dadııır,bu cevaptan sonra AKP nin yaptım dediği her işi iyi tahkik edin % 99,9 yolsuzluk,haksızlık,rüşvet ve talan görülecektiiir.

  • S.topuz

    13.4.2024 13:38:35

    " Hâlık-ı Rahîm, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır, nimete karşı hasaretli bir istihfaftır. İktisat ise nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır. Evet, iktisat hem bir şükr-ü manevî hem nimetlerdeki rahmet-i İlahiyeye karşı bir hürmet hem kat'î bir surette sebeb-i bereket hem bedene perhiz gibi bir medar-ı sıhhat hem manevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzet hem nimet içindeki lezzeti hissetmesine ve zahiren lezzetsiz görünen nimetlerdeki lezzeti tatmasına kuvvetli bir sebeptir. İsraf ise mezkûr hikmetlere muhalif olduğundan vahim neticeleri vardır." Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Lemalar[Y] - 167

  • S.topuz

    13.4.2024 12:51:25

    Birinci Mes'ele: Sâni'-i Zülcelal, İsm-i Hakîm'in muktezasıyla, herşeyde en hafif sureti, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faideli şekli ehemmiyetle takib ettiği gösteriyor ki; israf, abesiyet, faidesizlik, fıtratta yoktur. İsraf ise, İsm-i Hakîm'in zıddı olduğu gibi; iktisad, onun lâzımıdır ve düstur-u esasıdır. Ey iktisadsız israflı insan! Bütün kâinatın en esaslı düsturu olan iktisadı yapmadığından, ne kadar hilaf-ı hakikat hareket ettiğini bil! كُلُوا وَ اشْرَبُوا وَ لَا تُسْرِفُوا âyeti; ne kadar esaslı, geniş bir düsturu ders verdiğini anla!.. Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Asa-yı Musa - 187

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı