Müfteriler her zamanki gibi yine işlerini yapmaya devam ediyor.
Her halde Yeni Asya kadar iftira atılan başka bir yayın organı yoktur. Tabiî ki iftiraları her zaman olduğu gibi reddediyor ve sahiplerini de Allah’a havale ediyoruz.
Yeni iftira sebebi ve bahanesi Yeni Asya’da yayınlanan bir karikatür oldu. Karikatürde, 12 Temmuz 2019 Cuma günü camilerde okutulan hutbe konu edilmiş. Buna göre camiden çıkan iki kişi kendi arasında konuşuyor ve yaşlıca bir hacı amca, “Cuma namazımız kabul oldu mu? Hutbe çok siyasiydi” diye soruyor. Buna cevaben daha genç yaşta olan biri de “Valla o yüzden ben zuhr-u ahiri kıldım. Ulema bu zamanı görmüş ki tavsiye etmiş” diyor. (İbrahim Özdabak, Yeni Asya, 13 Temmuz 2019)
Bu karikatürü diline dolayan müfteriler Yeni Asya’yı darbecilikle itham etmeye kalkmış. Bu müfterilerin isimlerini anmaya dahi gerek yok. Yeni Asya’ya darbe destekçiliği ithamını atmak için insaf sınırlarını çoktan aşmış olmak gerekir. Her türlü darbeye başından sonuna kadar karşı çıkan ve bu çizgisinde kırıklık olmayan başka hangi yayın var? Her türlü darbeye karşı olduğumuz gibi, her türlü haksızlığa, adaletsizliğe, keyfîliğe ve kural tanımazlığa da karşıyız.
Adı mühim olmayan müfterinin biri, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Yeni Asya’cıları (kendi tabiri) ‘Sakallı, takkeli, şalvarlı, cübbelilerden nefret eden” olarak tarif etmiş. Yahu bu kadar insafsız, bu kadar yalan, bu kadar büyük bir iftira olur mu?
Neye dayanarak bu iftirayı atıyorsunuz? Yeni Asya ne zaman böyle bir tavır sergiledi? Bu ve benzeri temelsiz iftiraları atanları önce Allah’a, sonra da kamuoyu vicdanına havale ediyoruz.
Şunu da ifade etmek gerekir ki esasında bu müfteriler kendi sahiplerine zarar veriyor. Bugün için bunların attıkları iftiralar sebebiyle sevinenler, yarın yine bu müfterilerin iftiralarına maruz kalırlar. Çünkü müfterilik bunlar için bir meslek olsa gerek.
Dolayısıyla Türkiye’yi idare edenlere dayandıkları intibaını veren bu müfteriler, yarın yeni iftiralarını onlar için sıralayabilirler. Müfterilere değil de, onların iftiralarından etkilenmesi muhtemel olanlara seslenmek isteriz: Yeni Asya gazetesinin yayın tarihi, her nüshası arşivlerdedir. Yeni Asya her zaman için ‘müsbet hareket’i esas almış ve ona göre yayın yapmıştır. Yayın hayatı boyuncu Türkiye’nin karşılaştığı her darbe ve müdahalede itiraz etmiş ve hatta bu uğurda ağır bedeller ödemiştir. En çarpıcı olan 12 Eylül 1980 darbesi ve sonrasında yaşanan gelişmelerdir. Hem darbecilere itiraz etmiş, hem de darbecilerin hazırladığı 1982 anayasasına itiraz etmiştir. Bu tavrından dolayı en başta mütedeyyin camia tarafından “Din dersini mecburî hale getiren anayasaya karşı çıkmakla” itham edilmiş, ama Yeni Asya tavrını devam ettirmişti. Peki sonra ne oldu? Geçen zaman en iyi müfessir olarak hükmünü ortaya koydu ve Yeni Asya’yı kınayanlar kınadıklarıyla baş başa kaldı. Bugünkü idareciler yola çıkarken “kötü olan 1982 anayasasını değiştirmek istediklerini” söylemedi mi? İşte Yeni Asya bunu 2000’li yıllarda değil, 1980 darbesinden hemen sonra söyledi. Hataları erkenden söylemek, idarecileri ikaz etmek ne zamandan beri suç ve kabahat oldu?
Doksan dokuzuncu defa tekrar edelim: Yeni Asya gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövmez. Bütün darbelere ve darbecilere itiraz etmiştir ve inşallah itiraz etmeye de devam edecektir. Yeni Asya haksızlığa, adaletsizliğe, keyfîliğe, dinin siyasete alet edilmesine, aynı şekilde dinsizliğe alet edilmesine karşıdır da karşıdır.
Hak, hukuk ve adalet tesis edilsin taleplerinden darbecilik taraftarlığı anlayan varsa onlara diyecek sözümüz yok. İsimlerini anmaya ihtiyaç duymadığımız bütün müfterileri Allah’a havale ediyor ve inşallah okuyucularımızın ihlâslı duâlarıyla hak, hukuk ve adalet çağrılarımıza devam etmek istiyoruz.
Evet, hepiniz oradayken Yeni Asya buradaydı.