"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Irkçılığa karşı panzehir

Faruk ÇAKIR
25 Mart 2022, Cuma
Dünya savaşlarının çıkış sebeplerine bakıldığında işin temelinde “Benim mensup olduğum millet en üsttün millettir” anlayışının yattığı görülmez mi? “Bir ben, bütün dünyaya bedelim” ya da benzeri ‘ırkçı’ anlayışlar, ‘başka’larına hayat hakkı tanır mı?

Irkçı anlayışı ve ondan beslenen düşünceler, ülkelerin iç huzuru için tehlikeli olduğu gibi, dünya barışı için de büyük tehlike arz etmektedir. Ne yazık ki bu düşünceler, ‘zehir bal’ hükmünde olduğu için ilk bakışta ‘faydalı’ da görülebilir. Güya birlik ve beraberliği temin için çıkılan bu yol, uzun dönemde hem milletleri hem de ülkeleri parçalayan bir vasıta olur. Dünyaya hükmeden ‘ifsat komiteleri’ de bu durumu bildiği için her ülkede ve her millette bu yanlış düşüncenin zemin bulmasına çalışırlar. Bugün Avrupa, Amerika ve nihayet bütün dünya ülkelerinde ‘başkasını yutmakla beslenen’ bu zehirli dil, zararlı düşünce ve parçalayıcı anlayış hükmetmiyor mu?

Nitekim, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de ırkçılığın her toplumda kurumları, sosyal yapıları ve gündelik hayatı zehirlemeye devam ettiğini söyleyerek isabetli bir teşhiste bulunmuş. 

Guterres, “Uluslararası Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Günü” dolayısıyla BM Genel Kurulunda düzenlenen programda yaptığı konuşmada, “Irkçılık her toplumda kurumları, sosyal yapıları ve gündelik hayatı zehirlemeye devam ediyor. Irkçılık, kalıcı eşitsizliğin itici gücü olmayı sürdürüyor” ifadesini kullanmış. (AA, 18 Mart 2022)

Guterres, ayrıca hiçbir ülkenin hoşgörüsüzlükten ve nefretten muaf olmadığına dikkat çekerek, ırkçılığa karşı tüm devletlerin üstüne düşen görevi yapması gerektiğinin altını çizmiş. 

Her ülkede ırkçı düşünceye sahip olanlar olduğu gibi, bu düşünceyle mücadele edenler de vardır. Dolayısı ile, toptancı bir anlayışla bir ülkeyi ‘ırkçı’ ilan edip, tamamını töhmet altında bırakmak isabetli olmaz. Bunun yerine, hür ülkedeki ‘irkçılık karşısında duran’larla el ele vermek ve bu ‘sari illet’e karşı beraber mücadele etmek icap eder. Mesela, Avrupa ülkelerinde yükselen ırkçı anlayışa karşı, en evvel bu ülkedeki ‘insaf ehli insanlar’ın itiraz ettiklerini görmüyor muyuz?

Gözden kaçmaması gereken bir mesele de, ırkçı anlayışa en fazla itiraz etmesi gerekenlerin Müslümanlar olduğu gerçeğidir. “Birisinin hatasıyla başkası mesul olmaz” emri ve anlayışı da zaten bunu gerektirmez mi? Nasıl olur da, ‘fena bir adam’ sebebiyle mensup olduğu topluluk, millet ya da devlet ‘kötü’ ilan edilebilir?

Peki, İslam aleminin önde gelenleri bu hususta gerekli hassasiyet ve gayreti gösteriyor mu? BM Genel Sekreterinin yaptığı açıklamanın on katı tesirinde açıklamayı ve beyanlar duyuluyor mu?

Irkçılığın panzehiri İslamın ‘ter-ü taze esasları’ndadır. O halde bu esasları dünyaya ilan etmek gibi bir vazifemiz de var... 

Okunma Sayısı: 996
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    25.3.2022 09:29:22

    Üstadın menfî milliyetçilik hakkında külliyata dahil ettiği bahislerde, benim en çok dikkatimi çeken ifadelerinden "başkalarını yutmakla beslenir" cümlesiyle birlikte; Aslında 'paranoya' halinde uygulamada kendini gösteren, fakat Üstadın son derece zarif ve nazik bir ifade ile, "müteyakkız davranır" ifadesi de bu ırkçılık tehlikesinin sosyal hayatı nasıl zehirlediğini ve sosyal huzursuzluk ve yarılmaların tetikleyicisi olduğu müşahede ve tecrübe ile sabittir. Makro ve mikro ölçekte bir çok tezahürleri bu illetin tahribatlarıyla devam ediyor maalesef...

  • S.topuz

    25.3.2022 06:02:18

    "Şimdiki terbiye-i İslâmiyenin za'fiyetiyle ve terbiye-i medeniyenin galebesiyle ekseriyet kazanarak başa geçerse; ekseriyet teşkil etmeyen ve ancak yüzde otuzu hakikî Türk olan ve yüzde yetmişi başka unsurlardan olanlar; hem hakikî Türklerin hem hâkimiyet-i İslâmiyenin aleyhine cephe almaya mecbur olacaklar. Çünki İslâmiyet'in bir kanun-u esasîsi olan bu âyet-i kerime: وَ لَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى dır. Yani, birisinin günahıyla başkası muahaze ve mes'ul olmaz. Halbuki ırkçılık damarıyla, bir adamın cinayetiyle masum bir kardeşini, belki de akrabasını, belki de aşiretinin efradını öldürmekte kendini haklı zanneder. O vakit hakikî adalet yapılmadığı gibi, şiddetli bir zulüm de yol bulur. " Emirdağ-2 - 163

  • S.topuz

    25.3.2022 06:00:51

    Millet Partisi ise: "Eğer İttihad-ı İslâm'daki esas olan İslâmiyet milliyeti ki, Türkçülük onun içinde mezcolmuş bir millet olsa; o Demokrat'ın manasındadır. Dindar Demokratlara iltihak etmeye mecbur olur. Firenk illeti tabir ettiğimiz ırkçılık, unsurculuk fikriyle Avrupa, âlem-i İslâmı parçalamak için içimize bu firenk illetini aşılamış. Fakat bu hastalık ve fikir, gayet zevkli ve cazibedar bir halet-i ruhiye verdiği için pekçok zararları ve tehlikeleriyle beraber, bu zevk hatırı için her millet cüz'î-küllî bu fikre iştiyak gösteriyorlar." Emirdağ-2 - 163

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı