Moda, model, manken gibi kavramlar esasta bize yabancı ve çok tartışmalı konular.
Moda dünyasının insanları israfa yönettiği her halde inkâr edilmez. ‘Modası geçti’ diye bir elbisenin çöpe atıldığı düşünülürse israfın ve yanlışlığın büyüklüğü her halde anlaşılır. Bir yanda üstüne başına bir elbise, bir pantolon alamayan insanlar; öte yanda sadece ‘modası geçti’ diye ütüsü dahi bozulmamış elbiseleri giymeye sıkılan insanlar. Bu durum büyük bir çelişki değil mi?
“Tesettürlü model”ler de ayrı bir tartışma konusu. Tesettür özünde ‘örtünme ve sakınma’yı hatırlatırken, ‘model’lik görünmeyi ve göstermeyi icap ettirir. Ayrıca ‘moda dünyası’nın başta sonra kayırma, tuzak ve çekişmelerin dünyası olduğunu yine ‘model’le anlatıp durur.
Somali asıllı ABD’li ‘tesettürlü model’ Halima Aden’ın mankenliği bırakması da o dünyadaki ‘tuzak’ların farkına varması sonrası olmuş.
Pandemi sürecinde modelliği bıraktığını açıklayan Aden, tasarımcı olmaya karar vermiş.
Bu sektörde çalışmanın kendisini dinî inançlarından taviz vermeye zorladığını söyleyerek artık defilelere çıkmayacağını duyuran Aden, “Koronavirüs salgını bana Müslüman bir kadın olarak durup değerlerimi düşünme fırsatı verdi” demiş.
Aden, ‘podyumlara veda etme kararını’ şöyle anlatmış: “Modellik yaptığım dönemde çok da mutlu değilim. Tam da bu sebeple bu işten uzaklaşma kararı aldım. Ve şu anda moda dünyasına bambaşka bir açıdan yaklaşıyorum.”
“İnançlarınızla tamamen uyumlu bir şeyler yapmak sizin için bu kadar mı önemli?” sorusunun cevabı da şöyle olmuş: “Evet, yüzde 1000 önemli. Çünkü bir şey yapmak için ana değerlerinizden vazgeçmek zorunda olmadığınız mesajını vermek benim için çok daha önemli. (...) Doğruyu söylemek gerekirse podyumlardan ve modellik yapmaktan vazgeçme kararı almak için uzun süre düşündüm. Karar aldıktan sonra bu kararı hayata geçirmek çok da zor olmadı benim için. Şu anda da kararıma sonuna kadar bağlıyım.”
Modellik yapmaktan vazgeçen Somali asıllı ABD’li ‘tesettürlü model’ Halima Aden’in ‘moda dünyası’nı tarifi de şöyle: “Öncelikle moda dünyasına adım attığımda biraz naif olduğumu düşünüyorum. Çünkü onların beni tam da olduğum gibi kabul edebileceklerine inanmıştım.
Beni olduğum gibi, tesettürümle kabul etmelerini bekledim. Bu konuda hiçbir geri adım atma niyetinde değildim. (....) Ne zaman ki her şeyin farklı bir yöne doğru gitmeye, bir şeylerin yavaş yavaş benim isteğim dışında değişmeye başladığını gördüm işte o zaman oyundan çıkma kararı aldım.” (Sabah, 3 Ekim 2021)
“İnançlarınızla tamamen uyumlu bir şeyler yapmak sizin için bu kadar mı önemli?” sorusuna verilen “Evet, yüzde 1000 önemli” şeklindeki cevaptan alınması gereken dersler var.
Fıtrata uygun işler yapmak inşallah herkese nasip olur. Amin.