"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Said Nursî’nin eserlerini büyük bir beğeni ile okudum”

Faruk ÇAKIR
18 Aralık 2018, Salı
Bir önceki yazıda (Zorlama yok, tebliğ var, Yeni Asya, 12.2018) Prof. Dr. Salih Samarrai’nin İslâmı tebliğ konusundaki tesbitlerini aktarmıştık.

Sanal âlemde yaptığımız bir araştırmada, Prof. Dr. Samarrai’nin Risale-i Nur eserlerini okuduğunu ifade etmesi ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî’den sitayişle bahsetmesi dikkatimizi çekti.

Türkiye’ye olan sevgisinin nasıl başladığı konusunda bir soruyu cevaplandıran Prof. Dr. Salih Samarrai şöyle demiş: “Ben eskiden beri Türkiye ile alâkadarım. 1953 yılında Said Nursî Hz.’nin kitaplarının Arapça’ya çevrilmesi için gayret ettim ve kitapları büyük bir beğeni ile okudum. Biz Arap âlemi olarak bir Türk âlimin kitaplarından istifade ettik. Bu yeterli mi, tabiî ki değil... Türkçe yazılan nice eserlerin Arapça’ya çevrilmesi ile yeni fikirler ve yeni ufuklar elde etmiş olacağız. (...) Ben lise yıllarında yani 1957 yıllarında öğrenci iken para biriktirdim. Üstad Bediüzzaman Hz.’ni ziyarete gelmek için. Kız kardeşimin hastalığı gelmeme mani oldu, gelemedim. O yıllarda Türk basınını da takip etmeye çalışıyordum. Meselâ İslâmî bir dergi çıkıyordu. Başından sonuna kadar okuyordum. Hepsini anlamasam da sonuna kadar okuyordum. Benim babam bir  Osmanlı idi. Evimizde bir defter vardı. Bu defterde Arapça kelimelerin Türkçe karşılıkları yazıyordu. Babam bütün kardeşlerimizi oturtur, bu kelimelerin tâlimini yaptırırdı. Onun için çok eskiden beri ben Türkiye’yi seviyorum. Türk kardeşlerimi ve Dünyadaki bütün Müslümanları, kardeşlerimi seviyorum. Onların dertleri ile alâkadar oluyorum. Sevgim bunu yapmaya beni memur ediyor.” (www.feyzdergisi.com, 11. 12. 2007)

İslâmı anlatmak için pek çok şehir ve ülkeyi ziyaret ettiğini ifade eden Prof. Dr. Samarrai’nin bu noktadaki tesbitleri de şöyle: “Japonya, Kore, Çin, Moğolistan, Türkistan, Rusya, Latin Amerika, Güney Afrika, Zimbabwe, Avustralya gibi kıt’aları ve ülkeleri dört defa ziyaret ettim. Arjantin, Şili ülkelerine ve birçok ülkeye defalarca gittim. Tabi Japonya bizim için önemli, orada kalıyorum. (...) Özellikle Japonya ile Kore’ye yetişmiş insanlar istiyoruz. Buna ihtiyaç var. Tecrübelerimiz bize gösterdi ki müşrikler daha kolay İslâma giriyor. Zaten dinleri batıl. İslâm’ın güzelliği ile karşılaşınca İslâma hemen kalpleri ısınıyor. (...) Said Nursî  Hz. 80 sene evvel ‘Rusya dinsiz yaşayamaz’ diyor. Hıristiyanlık da muvafık değil onların yanında. Rusya’nın geleceği İslâmdır. Şu anda yirmi milyon Müslüman barındırıyor ve birçok Rus asıllı kişilerin Müslüman  olduğunu görüyoruz. Ayrıca Taciklerin Ruslarla yaptığı evliliklerden yeni bir nesil meydana geldi. Bunlara İslâmı anlatmak ve öğretmek gerekiyor. Müslümanların boş duracağı vakit yok…”

İslâmı anlatmak için büyük gayret gerektiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Samarrai’nin şu tesbitleri de önemli: 

“Yakutistan’a gittiğimizde önceden bir cami vardı, şimdi ise 40’ın üzerinde mescit var. (...) Siz sadece İslâm’ı Müslüman’a mı anlatacaksınız? Sahabeler öyle yapmadılar. Onların bu gayreti olmasaydı; acaba siz şu anda Müslüman olacak mıydınız? Bunu düşünmek lâzım… Türkiye’ye çok yakın olan Hıristiyan Gagavuzlar var. 200 bin civarında ve Anadolu Türkçesi konuşan bir millet… Onlara İslâm gayet kolay bir şekilde tebliğ edilebilir. (...) İnsanların camilere toplanıp toplanıp ‘sohbet ediyoruz’ demeleri güzel, fakat senin yanı  başında İslâm’dan bi haber (habersiz) insanlar varken onları düşünmemek merhametsizliktir.”

“1953 yılında Said Nursî Hz.’nin kitaplarının Arapça’ya çevrilmesi için gayret ettim ve kitapları büyük bir beğeni ile okudum” diyen Prof. Dr. Samarrai’nin Müslümanları teşvik eden tesbitlerine kulak vermek lâzım, vesselâm.

Okunma Sayısı: 3690
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    19.12.2018 09:16:31

    1) Beyefendinin babasinin özel Arapca Türkce lügati gayet manidar. Frenk lisani ögrenmis birisi olarak merhum ve muazzez Üstadimiz Bedäüzzaman Said Nursî Hazretlerinin izah ettigi gibi Islami tabirleri oldugu gibi ögrenmeliyiz, frenk lisani icin günde 20 kelime ezberleyen kisi Ezanin lafzinin manasini kamil bir yasta hâlâ bilmiyorsa kendisinden utansin. Dizilere baktigimizda onca diksiyon telaffuz dersi almis oyuncularin İnşaAllah MaşaAllah kelime-i mübarekelerini TELAFFUZ EDEMEDIKLERINI algilamak ne ACI İŞŞALLAH diyorlar hem de Ş harfini eze eze.

  • Ali Tam

    19.12.2018 09:16:21

    2) Bizim Lise okudugumuz devirlerle bir kararin bir üst mahkeme tarafindan tasdik edilmesine yeni yeni ONAYLANDI deniyordu bugün onu da begenmemisler ONANDI diyorlar. Bu lisanda yapilan tahrifatkarane tebeddülatlari ögreninceye kadar 3 frenk lisani daha ögrenilir. Herkesin inkar etmek diye bildigi kelimeyi YADSIMAK gibi UYDURUK kelimeyle kafa bulandirmak da nedir? "YADIMA düştün" diyen şarkı sözünü nasil anlayacak millet? Risale-i Nur Külliyati esasen herkesin kolayca anlayabilecegi, gerektigi yerde bizzat müellifinin eşanlamlı kelimeleri arka arkaya dizerek dilbiliminde TOTOLOJİ denen bir üslubu takip etmiştir. Bu üslüb hiçbir sadeleştirme hevesine yer ve mantıki izah bırakmıyor. Yabancı lisanlara tercümede MAHİR MÜTERCİMLER bu üslübu kolayca muhafaza eder. Zira bizim TOTOLOJI dediğimiz lafız da freklerin lisanbilimden ithal ettiğimiz kelimeler cümlesinden.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı