Muhtemel deprem felâketlerine karşı tedbir alınması konusu tartışılırken büyük bir sel felâketiyle sarsıldık.
Kastamonu başta olmak üzere yine Karadeniz şehirleri sellerle sarsıldı. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre en büyük felâket Bozkurt ilçesinde yaşandı. Bazı binalar yıkıldı, ilçe merkezi tamamen sel suları altında kaldı. Çok sayıda ölü ve yüzlerce kayıptan söz ediliyor ki gerçek tablonun önümüzdeki günlerde netleşmesi beklenir.
Elbette en büyük acı, onlarca kişinin ölmesi ve çok sayıda kişinin de ‘kayıp’ listesinde yer almasıdır. Bununla birlikte ‘can yongası’ olan maddî hasar da görmezden gelinemez. Hadisenin maddî büyüklüğü de gerekli hasar tesbitleri yapıldıktan sonra netleşir. Bu vesileyle vefat edenlere Allah’tan rahmet diler ve yakınlarına da başsağlığı temennilerimizi sunarız. Millet olarak büyük bir acı ile imtihan olmuş durumdayız. İnşallah daha büyük acılar yaşamaz ve görmeyiz.
Deprem ve sel gibi afetler her yerde ve her zaman meydana gelebilir. Önemli olan bu felâketlere karşı gerekli tedbirleri erkenden alabilmektir. İdarecilerimizin bunu yapabildiğini söylemek mümkün değil. Ancak sel olduktan sonra suçlu aramaya çıkılıyor ki bu anlayışla yeni seller ve yeni acılar yaşanmaması mümkün değil. Meselâ şu an için Bozkurt ilçesinin kurulduğu yer tartışılıyor. İlçenin içinden geçen dere yatağının daraltıldığı hatırlatılıyor ve suçlu aranıyor. Aynı zamanda ilçeye yakın yerde kurulan ‘değirmen tipi hes’ tesisinin de bu sellerde suçlu olduğu hatırlatılıyor. İddiaya göre bu ‘HES’lerin kanalları tıkanmasın diye su tutan kapakları açılmış. Tabiî ki hadisenin nasıl olduğunu şu an için tam olarak ‘resmî açıklama’lar yapılmadığı için bilemiyoruz. Ancak böyle olma ihtimali gözden uzak tutulmamalı.
Benzer uygulamalar Rize ve çevre illerde de yapılmış durumda. Denize 20 ya da 30 km uzaklıklarda kurulan yeni tip HES’ler her sel sonrası gündeme geliyor. Geçen yıl Çayeli’nde yaşanan dere taşmalarında da bu tartışmalar yaşanmıştı. Nitekim, Çataldere Köyü’nde kuru bulunan HES tesisinden bırakılan suların Çataldere yolunu (Yenice yol ayrımına kadar olan bölümde) neredeyse tamamen sildiği ve HES su taşıma borularının ortaya çıktığı görülmüştü.
Böyle felâketlerde en önemli mesele hadiseden gerekli derslerin alınabilmesidir. Ders ve ibret alınsa ve benzer hadiselerin yaşanmaması için kararlı adımlar atılsa isabetli olmaz mı?
Bundan önce yaşanan hadiselerden ders alınmadığı gibi bu hadiseden de ders alınmayacağı akla geliyor ki asıl problem bu olsa gerek.
Pek çok defa dile getirilen bir tesbit, Cüneyt Özdemir’in programına katılan İHH temsilcisi Emre Yerli tarafından da tekraren dillendirildi ve soruldu: Bizim, afet sorunlarını çözebilmemiz için imar meselesine odaklanmamız gerekiyor. Şu an nereler riskli? Nerelerde önleyici çalışma yapılması gerekir? Âcilen bunun tesbit edilmesi gerekir. Bundan sonraki felâketleri nasıl önleyeceğiz? Karadeniz sahil hattının kesinlikle bu gözle kontrol edilmesi icap eder. Gerekirse insanlar kontejnırlarda yaşasın, ama ölmekten daha iyidir. Biz hâlâ nerenin yıkılacağını bilmiyoruz. Tedbir almıyoruz, afet olduktan sonra müdahale ediyoruz. Afetten önce bunları önleyecek tedbirler almak gerekiyor. (13 Ağustos 2021)
Maalesef böyle sel felâketlerinin yaşanmasının mümkün olduğu belki on, belki yüzlerce yerleşim yeri var. İdareciler mutlaka erken tedbir cihetine gitmeli vesselâm.