"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasette dil yarası

Faruk ÇAKIR
08 Mayıs 2022, Pazar
Hangi işte olursa olsun kaba söz ve davranışların uzun dönemde kimseye bir faydası olmadığını tarih bize öğretmiş olmalı. Esasında ecdadımız bunu özlü sözlerle kayıtlara geçirmiş ve “Keskin sirke küpüne zarar” demiştir. Buna rağmen tarihten ibret almayıp kem sözler sarf etmeye devam etmek büyük bir hata değil mi?

Bu noktada siyasetçilerin daha büyük bir sorumluğu vardır. Siyasetçilerin ekseriyetle ‘taraftarları’ olduğu için çok daha dikkatli davranmak ve millete ‘güzel örnek’ olma sorumluluğu da vardır. Sokakta ya da kahvede iki kişinin ağız dalaşı yapması ve hatta kavgaya tutuşmaları sadece o kahvenin ya da o mahallenin huzurunu kaçırabilir. Fakat idarecilerin ve siyasetçilerin kendi aralarında yapacakları sert tartışmalar ‘iki kişi arasında’ kalmayıp bütün bir memlekete yayılma istidadı gösterebilir. Böyle hatalar geçmiş yıllarda da olmuş, şimdi de oluyor. Ve böyle sert tartışmaların ekonomik ve siyasi bedelini maalesef bütün bir millet olarak ödüyoruz. 

Hatırlamak lazım ki bir dönem ‘fırlatılan bir anayasa kitapçığı’ sebebiyle büyük bir ekonomik kriz patlak vermiş ve Türkiye fukaralığa sürüklenmişti. Elbette böyle hadiseler bardağı taşıran damla mesabesindedir, ama zaten önemli olan bu damlaların birikmesine fırsat vermemek değil mi?

Siyasetçi ve idarecilerin birbiriyle kavga edercesine sert ve kırıcı konuşması yanlış olduğu gibi, sükunet tavsiyesi yerine tartışmaları alevlendirmek de ayrı bir hatadır. Maalesef, son zamanlarda yapılan yanlışlardan biri de budur. Bir siyasetçi bilerek ya da bilmeyerek yanlış bir beyanda bulunduğunda, eşi, dostu ve arkadaşları “Bu konuda hatalısın. Sert üslup siyasetçiye yakışmaz. Bir düşünüp bin konuşalım” demek yerine; “Yanındayız. Ne dersen alkışlarız. Ne yazsan altına imza atarız” benzeri sözler sarf etmeyi tercih ediyor. Bu tavrın, “yangına körükle gitmek”den bir farkı var mı?

Geriye dönüp batığımızda siyasetteki sert tartışmaların, kırıcı sözlerin, hakaretlerin fayda verdiği hadiseler var mı? Bu tartışmaların üzerinden günler ya da aylar geçtiğinde büyük çoğunlukla pişmanlıklar ortaya çıkmış fakat açılan yaraların tedavisi kolay olmamıştır. Bu bakımdan siyasetçi ve idarecilere dost olduklarını söyleyenler mutlak surette sükûneti temin etmek için gayret sarf etmelidirler. Sonu düelloya varan tartışmalarla siyaset yapılmasını doğru bulmak mümkün değildir. 

Şunu da sormak icap eder ki, bu tartışmalarla milletin ve Türkiye’nin esas gündemi olan ekonomik, sosyal ve siyasi krizlere çare üretebilir mi? Sert tartışmalar ‘taraftar’ların hoşuna gitmiş olabilir, ama esaslı bir tahlil yapıldığında bu durumun cemiyetin bünyesinde tedavisi zor yaralar açtığı görülebilir.

Türkiye’nin toplum bünyesinde yeni yaralar açılmasına ihtiyacı yoktur. Bu bakımdan ‘akil adam ve siyasetçiler’in devreye girerek siyasette tansiyonu düşürmesi ve sükuneti sağlaması beklenir.

Okunma Sayısı: 1308
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    8.5.2022 17:23:37

    Balıklar hayli zamandır baştan kokmaya baslamıştır ve kokusu VATANDAŞA hatta masum ÇOCUKLARA da sirayet etmiştir mealesef. Bu böyle devam edemez ve kesinlikle et- me- me- li- N O K T A ... Siyaset sahnesi, SAVAŞ ve KOVBOY sahnesi de değildir! Lütf edip siyasi seleflerinizi,Merh.Menderesi,Demireli veya Eceviti, Erbakanı bir hatırlayın! Hakaret yok,iftira yok,aşağılama ve küfür hiç yok! Hiç mi hicap kalmadı! Allah c.c. islah etsin...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı