"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Afyon zindanlarından Afyon fuarlarına

19 Ekim 2021, Salı 11:00
Afyon’a hep başka yerde yazılan kitaplar getirilirken; Yeni Asya, Afyon zindanlarında yazılan kitapları sergiliyor. Bu memleketin mahsulü bu vatan ve memleketin dünyaya karşı medar-ı iftiharı.

Üçüncü büyük imtihandı Nur Talebeleri için Afyon Mahkemesi safahatı. Bediüzzaman’ın en çok sıkıntı çektiği yerlerden biriydi aynı zamanda. Keyfi muameleler, zehirler, hakaretler, zindanlar… Camların buz tuttuğu yerde, kırık camlı koğuşta ölüme terk edilen Bediüzzaman; “kâfir Rus’un çektirmediğini bunlar çektirdi” diye yazmıştı bu yapılanlardan sonra. Böyle dehşetli ve zulmetli bir ortamda yine Risale-i Nur telifatı devam etti. Risale-i Nur’un en son bahsi olan 15. Şuâ burada teklif edildi. Müdafaat Risalesi’nin bir kısmı da yine burada telif edildi. Mahkeme salonlarında Üstad ile beraber Zübeyirler, Tahirler, Ahmetler, Hüsrevler, Sungurlar ve daha nice nurun kahramanı hem hakaik-i imaniye derslerini okudular hem de hukuk tarihine dehalete liyakatli müdafaalarla adalet dersleri verdiler. 

Zindanlarda elle yazılan o Risaleler; şimdi en güzel kâğıtlarla, en güzel ciltlerle, altın yazılarla ve her ebatta herkesin okuyup anlayacağı tanzimlerle yayınlanıp meydanlarda ve fuarlarda arz-ı endam ediyor. Afyon zindanlarında kâğıtlara defterlere yazılan hakikatler şimdi Afyon Kitap Fuarı’nda.

Afyon’a hep başka yerde yazılan kitaplar getirilirken; Yeni Asya, Afyon zindanlarında yazılan kitapları sergiliyor. Bu memleketin mahsulü bu vatan ve memleketin dünyaya karşı medar-ı iftiharı..

Afyon Fuarı’na yardımcı olmak için dâvet vuku’ bulduğunda, neşriyat konusunda kabiliyetli kardeşlerle oturup durumu paylaştık. Memnuniyetle karşılayıp hemen yol hazırlıklarına başladılar. Belirlenen tarihte Afyon’da buluştuk. Ve her sabah “bugün birilerinin dünyasını Risale-i Nur güneşiyle aydınlatmaya vesile olalım inşaallah” duâları ve temennileri ile şevk içerisinde standımızı açmaya koştuk.

FUAR HATIRALARI:

Kitap Fuarı’na geldiğini ispat etmek için kitapla poz vermek için altın yaldızlı Risaleleri eline alıp onunla birlikte fotoğraf çektiren gençler..

“Ver poşeti YENİ ASYA olsun.”

Perşembe günü akşamı esintiden herkes erkenden kapatmış gidiyordu. Ekrem kardeşe “haydi biz de kapatalım” dedik. O da; “bence kapanış saatini bekleyelim” diye mukabele etti. Serin havada beklemeye devam ettik. Birazdan bir çocuklu hanımefendi standa geldi ve çocuk kitaplarını incelemeye başladı. Birine karar verdikten sonra Risale-i Nur bölümüne geçti. Yeni okumaya başlayacağını söyledi. Tavsiye ettiğimiz kitapları incelemeye başladı. Onu mu alsam, bunu mu alsam derken; “yok, en iyisi, siz bir takım Külliyat verin” dedi ve kapanış saatinde bir kişiye Külliyat ulaştırmış olmanın sevinci içindeydik bizler. Bir kardeşimiz de arabasına kadar Külliyatı taşıdı.

Küçüklüğünde Üstadı görüp, kim olduğunu merak edip dayısına sorduğunda “evlâdım o bir kutub, onun gibi âlim yok” cevabını alıp, hayatı boyunca bu sözleri unutmayan biri de standımızı ziyaret etti. Muzaffer Karahisar Abinin röportajı daha önce gazetede yayınlanmıştı, linkten şair ve sanatçı Hayreddin Özkılınç’ın hatıralarına ulaşılabilir:

https://www.yeniasya.com.tr/muzaffer-karahisar/o-cocuk-gordu_481970

Yine son şahitlerden Ali Başol’un akrabası Risale-i Nurlar’ı görünce geldi ve Ali Ağabeyin Üstadla ilgili hatıralarından bahsetti.

Bir ablamız Risale-i Nurlar’ı incelerken, ona yeni tanzim eserlerimizi takdim ettik. İçlerinde ‘Medrese-i Yusufiye’ ismini duyunca hemen; “ona bakabilir miyim?”, “böyle bir şey arıyorum ben, eşim içeride 5 yıldır” dedi. Biz de kendisine ‘hapishanelerin, Risale-i Nur’la zindan değil bir dershane mahiyetine döndüğü üzerine konuşup moral vermeye çalıştık.

Derslerinize gelmek istiyorum diyenleri, tevafuken o an orada bulunan mahaldeki abla ve ağabeylerimizle tanıştırdık.

Üniversite döneminde Risale-i Nur’dan haberdar olmuş, hayatın karmaşası içinde ilgilenememiş kişilerde Nurlar’ı görünce tebessümle yaklaştılar. Hoş-beşten sonra okuldaki hocalarından bahsettiler tanıdığımızı ifade edince daha bir samimî hava oluştu o an. Ortak tanıdığımız abiyi aradık ve hasbihal ettiler.

Bir çoğu standa yaklaşıp; “Yeni Asya! Siz basının yüz akısınız. Sizi her gün takip ediyorum. Kimsenin yazamadığını yazıyorsunuz, kimseden korkmuyorsunuz. Hep böyle devam edin” diye takdirlerini bildirdiler.

Cuma namazı yaklaşınca, Cuma saatinde buraya nasıl tedbir alalım diye düşünürken, yan komşunuz aklımıza geldi; kendisi Hıristiyan. Dedik; “bu konuda yardımcı olabilir misin?” diye, “o iş bende siz rahat rahat Cumaya gidebilirsiniz” dedi. Abdest alıp çıkacağımız zaman, baktık, yok. Ezan da yaklaştı. Onu beklerken, mesture bir öğrenci grubu standın yanından geçerken, onlara hitaben; “Kardeşler! Biz Cumaya gideceğiz, vaktiniz müsaitse bizim standa bakabilir misiniz?” dedik. “Tabiî ki” dediler. Hemen standı onlara bırakıp Cumaya koştuk gönül rahatlığı içinde. Cumadan döndüğümüzde teşekkürlerimizi iletip, her birine birer tane Risale-i Nur hediye ettik. Onlar da hediyelerden memnun olarak ayrıldılar.

Kardeşlerimizin karşılaştığı OBS’li biriyle diyalogdan:

Standın ortasına arkadaki Üstad’ın fotoğrafına baka baka geldi, ‘Bediüzzaman bir dâvâ adamıdır, zamanında o karaktersizler çok çektirmiş, ama dönmemiş inandığı değerlerden’ cümlesi ile giriş yaptı. Kendisine nereden bu bilgiyi öğrendiğini sorunca bir arkadaşının Risale’leri okuduğunu ve kendisine bahsettiğini söyledi. Daha sonra bir kaç kere telefonuna bakıp bakıp cebine koydu elleri titremeye başladı. 1 dk. içinde saati 3 kere kontrol etti yani... Ailesini kaybetmese iyi olacağını pek kimseyle anlaşamadığını vs. anlattı, ama bizi dış görünüşü etkiledi. Kendi kendini plastik kelepçeyle bağlayıp kurtulmaya çalıştığını söyledi, sabahları YOGA denediğini, ama istediği huzuru bulamadığını, çok hırslı olduğunu vs.. Biz de; “Hırs hasaret sebebidir. (Uyku örneğini verdik, çok beğendi) 2- Güzel gören güzel düşünür. güzel düşünen hayattan lezzet alır. (Her şeyin güzeline bak misalini örnek vermeye çalıştık) 3- Arılara iliştikçe... (aklına gelenlere çok takılma dedik ve bu vecizeye vuruldu)” vecizelerini söylediğimizde “Çok mantıklı, çok mantıklı; Evet, aynen öyle’’ gibi ifadeler söyledi ve ellerindeki titreme de epeyce azaldı. Ayrılırken de (uzun boyluydu) standı geçecek kadar uzandı bize sarıldı ve irtibatta kalmak istediğini söyledi.

Pazar günü hava kararıp stand toplanmaya başladığında bir kişi ‘Ben biliyorum, öyle bakıyorum.’ deyip bütün Külliyat çeşitlerine göz attı ve gitti.

Eş zamanlı pardösülü bir orta yaşlı hanım da ailesiyle yüzünden “hasret’’ ifadesi okunacak şekilde adeta ellerini sürüp bütün Külliyat fiyatlarını 3-5 kere “En son ne olur?’’ diye sordu. Etrafı toparlayan abiler fiyat listesini göstererek artık toplamaya geçtiklerini söyleyince cevap ‘Biz bir gezelim, oldu.’

Hava kararmış bütün masa dağılmış ve kutular çıkartılmışken önceki beyefendi gelip “tamam orta boy lügatçeli” dedi, ama bakıldığında takım olarak Külliyatlarımızın hepsinin satıldığını fark ettik. Çözüm olarak açık kitaplardan toplayıp “noksan kitapları önümüzdeki ay Yeni Asya Temsilciliği’nden gelip alın lütfen” diyerek anlaştık. Hanımefendi Külliyatı aldı ve zayıf olmasına rağmen eşine bile vermeden kutuyu kucakladı, karanlıkta gözden kayboldu. 

Peygamberimizin Çizgi Roman Hayatı kitabını gören birisi; “Aaa çizgi roman şeklinde mi yaptınız? Çok güzel olmuş, bu okunur yaaa!” diye herkesin duyacağı şekilde hayretini ifade etti.

Komşularımızın hepsi ayrı bir âlem; bir kısmı ile komşuluk hasebiyle tanıştık, bir kısmıyla da mescidde.. Zaman zaman standa gelip sohbet ettiler. Merak ettikleri konularla ilgili Risaleleri tavsiye ettik, kısa dersler yaptık. 

Herkesle sağlıklı bir iletişimimiz oldu. Demokrasi ortak paydasında herkesle anlaştık. Onlar da Nurlar’ı daha yakından tanıma fırsatı buldu. 

Yeni Asya, bir standın ötesinde olduğu gibi, orada nöbettarlık eden Nurcularda bir satıcı değil Kur’ân’ın mücevherat dükkânının dellâlı konumundadırlar.

Kitap almasa dahi Yeni Asya standından kimse eli boş dönmedi. Kimisine cemaatimizin evinden getirdiği Can Kardeş, Bizim Aile, Genç Yorum, Köprü dergilerini hediye ettik. Kimisine alamadıkları takdirde Risale-i Nur hediye ettik. Hafta içi gelen öğrenci gruplarına ise vecizeli ayraçlar hediye ettik.

Bu vesile ile fuar ekibi olarak, her sabah güne nur yüzlerini görerek başlayıp; akşamları da bizi tebrik ve takdir ifadeleriyle karşılayan; fuar boyunca bizi hem dershanede hem fuar alanında yalnız bırakmayan Afyon’un Nur kahramanlarına buradan sevgiler, saygılar, hürmetler ve  şefkat kahramanlarına da duâlar ediyoruz.

Nice fuarlardan dellâllık haberleri ve güzel hatıralar duâsıyla..

(Fuar Ekibi)

Okunma Sayısı: 2083
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı