"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir kişinin imanını kurtarmak...

H. Muharrem OKUR
20 Ocak 2024, Cumartesi
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatı, davaya adanmış harika bir ömrün örneğini sunuyor.

Üstadımız, tüm ömrü boyunca tüm imkansızlıklara rağmen İman-Kur’an hizmetini en güzel şekilde gerçekleştirmiş. Gönüllere hitap ederek en azılı idamlık mahkumların ruhlarını İman-Kur’an hakikatleriyle doldurmuş. Çocuklara, gençlere, ihtiyarlara, musibetzedelere, hastalara, köylülere, paşalara, mebuslara… yani tüm fertlere hitap etmiş, onların iki cihan saadetini kazanmaları için ihlasla hizmetlere odaklanmış. Üstad ile beraber etrafındaki ihlaslı talebeleri de bu davayı günümüze kadar taşımışlar.

Şimdi bu dava hepimizin omuzlarında. Memleketimizin ve Alem-i İslam’ın maddi ve manevi bir halaskar niteliğindeki Nurlara ihtiyacı çok şiddetli. Bu ihtiyacı karşılamak, Kur’ani reçeteleri insanlara ulaştırmak vazifesi devam ediyor. Bu hususta hatıraları kitap olarak yayınevimiz tarafından da yayınlanan Mustafa Türkmenoğlu ağabeyin Üstad ile yaşadığı bir olay oldukça manidar.

Üstad Hazretleri Mustafa Türkmenoğlu ağabeye Emirdağı’nda bir miktar para vererek doğruca Ankara’ya matbaaya gitmesini söyler. Türkmenoğlu ağabey, doğrudan Ankara’ya vasıta olmadığı için Eskişehir üzerinden gitmek üzere Eskişehir’e geçer. Orada bir arkadaşının ısrarlı teklifleri sebebiyle bir gece Eskişehir’de kalır. Ertesi sabah duyar ki Üstad Hazretleri de Eskişehir’e gelmiş. Üstadı ziyaret etmenin lezzeti ve şevki sebebiyle tekrar onunla görüşmek için bulunduğu yere gider.

Gittiğinde “Türkmenoğlu gelmiş.” derler, ancak Üstad tanımamazlıktan gelir. Türkmenoğlu ağabey çok şaşırır ve Üstad’ın niçin tanımamazlıktan geldiğine hayret eder.

Türkmenoğlu ağabey şöyle anlatıyor: “Bu tavrın sebebini şöyle yorumlamıştım: Üstad bana bir gün evvel demişti ya, ‘Derhal Ankara’ya matbaaya git’ diye. Ben ise Eskişehir’de oyalanmıştım. Emrini yerine getirmemiştim. O da bana yaptığımın yanlış olduğunu anlatmak istemişti.” Ne olursa olsun diyerek içeri girer, Üstad’ın elini öpmek için uzanır ancak Üstad Hazretleri ensesine bir tokat vurur. Daha sonra ise “Benim dört Mustafa’m var…” diyerek Türkmenoğlu ağabeyin gönlünü alır ve doğruca Ankara’ya gönderir.

Türkmenoğlu Ağabey şöyle devam ediyor ve bitiriyor: “İşte bakınız! Bu durum, hizmeti aksattığımızdan dolayı oldu. Üstad, bu eserlerin bir an önce basılmasını her şeye tercih ederdi. Çünkü bir an evvel birisinin eline geçer ve onun imanını kurtarır. Bu, Üstadın nazarında milyarlardan daha önemliydi. Bir kişinin imanını kurtarmak, Üstadımızın nazarında çok önemliydi.”

Bizlerin de bu hassasiyette olabilmemiz duası ile…

***

Esselamun Aleyküm,

Biz depremde evimizi kaybettik, eşyalarımız her şeyimiz enkazda kaldı, bu sebepten ihtiyaçlarımız da arttığı için Risale-i Nur Külliyatını alamadık. Allah razı olsun, vesile olan herkesten... Kitaplar elime Regaip Kandili günü geçti. Bana çok güzel bir hediye oldu. Çocuklar gibi mutlu oldum. Depremin bizde oluşturduğu tüm olumsuz durumlara karşılık benim için çok büyük teselli oluşturdu. Tekrardan teşekkür ediyorum Allah razı olsun.

Okunma Sayısı: 1542
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı