H. MUHARREM OKUR - ARDA BİLİK
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hayatını bilenler, hapishanelerin onun hayatında mühim bir yer teşkil ettiğini de bilirler. Pek çok kez haksız yere hapishanelere atılmış, zehirlenmeler dahil çeşitli işkencelere maruz bırakılmıştır.
Bediüzzaman ise tüm bunlara mukabil o hapishaneleri medreselere çevirmiş, tüm tazyiklere rağmen inayet altında iman hizmetini gerçekleştirmiş. Dolayısıyla hapishaneler pek çok hatıralara da şahit olmuştur. Bu hatıralardan biri de Eskişehir Hapishanesinde yaşanmış. Risale-i Nur’un ve şakirtlerinin mahiyetini anlamak hususunda oldukça mühim. “Son Şahitler” adlı eserde de geçen olay şöyle:
“Genç bir hukuk talebesi Eskişehir Hapishanesinde Bediüzzaman'ı ziyaret eder, ‘Efendim size birçok keramet gösterir diyorlar. Hâlbuki ben sizde hiç harika hal ve vaziyet görmedim. Eğer böyle bir şey gösteriyorsanız bana da gösterin, meselâ şu elinizdeki tesbih kendi kendine yürüsün’ der. Üstad gülümser ve şöyle bir hikâye anlatır: ‘Bir adamın çok sevdiği, tek bir oğlu varmış. Adam bu kıymetli yavrusuna, çok değerli bir hediye almak için kuyumcu dükkânına götürmüş. Çok çeşitli elmas ve mücevherattan hangisini beğenir ve isterse onu oğluna alacakmış. Mücevherat dükkânında, kuyumcu adam, dükkânı süslemek için; tavana, çok çeşitli renklerde kırmızı, yeşil, mavi, mor, pembe, sarı renklerde büyük balonlar asmış. Çocuk dükkâna girince tavandaki balonlara bakarak: “Baba ben bu balonlardan isterim” diye tutturmuş, başlamış ağlamaya. Adam, “Oğlum, ben sana çok pahalı ve kıymetli elmas ve mücevher alacağım” demişse de çocuk, “Ben balon isterim” diye diretmiş.’”
Bu hikâyeyi anlattıktan sonra Üstad sözlerini şöyle noktalar: "Ben Kur'ân'ın elmas ve mücevherat dükkânının bekçisiyim dellâlıyım. Ben baloncu değilim. Benim dükkânımda, benim pazarımda, Kur'ân'ın ebedî ve ölümsüz elmasları var. Ben bunlarla meşgulüm. Ben Kur’ân nurunu ilân ediyorum, balonculuk yapmıyorum."
İstisna haller elbette olmak üzere özelikle hapishanelerde şahit olan kişiyi ya da kişileri anlık coşturacak belki de sonra çabuk sönebilecek balon misali kerametler yerine; yüz binlerce, milyonlarca insana inşaallah kıyamete kadar fayda sağlayacak, imanlarının kurtulmasına ve kuvvetlenmesine vesile olacak “Otuzuncu Lem’a”, “Meyve Risalesi”, “Elhüccetü’z Zehra” gibi eserler telif edilmiştir. Bir kişiye bir balon yerine milyonlarca insana mücevheratlar verilmiştir. Ve o imkansızlıklar, tazyikler ve zor şartlar içerisinde bu eserlerin neşredilmesi ise asıl keramet olsa gerektir…