“Bu gazete, günlük olmalı. Gazete, birlik beraberliğimizi siyasî yönden temin eder. Meslek meşrebimize uygun çıkacağı için ölçü olur. Haberleşme, düşmanlara cevap aracı, dostlarımıza hakikati ifade aracı olacaktır onları yayacaktır.” (Z. Gündüzalp [Mehmet Kutlular - İşte Hayatım Kitabı])
Yukarıdaki cümlelerin ışığında gazetelerin durumunu kısaca değerlendirdiğimiz zaman, e-gazete olayının getirdiği alternatifi göz ardı edemeyiz. Gazete okuyan herkesin az veya çok ilgisini çekmektedir. Hatta ileriki dönemler açısından internet gazeteciliği çok daha önem kazanacaktır. Ancak yediyüz bin civarında KIRAATHANENİN bulunduğu ülkemiz, kâğıt gazete açısından çok büyük bir potansiyeldir.
Gazetenin önemi açısından iki örnek aktarmak istiyorum. Birincisi rahmetli kayınpederim Cavit ŞENARAS. Gazetesini çok sever ve çok önem verirdi. Vefat etmeden vasiyet etti. “Gazetemi almaya devam edin” diye. 1996 yılında vefat edince bir kıraathaneyi gazeteye abone yaptık. Zaman zaman önünden geçtiğimiz kıraathanede gazetenin çok zaman okunduğuna şahit oluyoruz.
İkinci örneğimiz, İzmir’in Tire ilçesi okuyucularımızdan Raşit Örenel. Kendisi yazarak bizlere anlatıyor: “Üniversiteye giderken her gün mümkünse iki, değilse bir gazeteyi bayiden alırdım, okula giderken bindiğim dolmuşta yol boyunca gazeteyi okur eğer iki gazete aldıysam birini dolmuşta bırakırdım, diğer gazeteyi okul kantininde açarak okur belli bir süre sonra gazeteyi bırakıp derse girerdim. Her ders arası ve çıkışı gazeteyi kontrol ettiğimde gazeteyi her seferinde birinin elinde görürdüm. Hatta bir keresinde tarih bölümünde okuyan bir arkadaşımız anlatmıştı. “Senin bıraktığın gazeteyi derste birisi hocaya sordu, hoca kendi anlayışına göre anlattı” diye. Yani gazetemiz 70 kişilik bir sınıfta bahis konusu olmuştu hem de haber aldık ki kantine Yeni Asya Gazetesi bırakıldığı bilgisi ilgili rektörlük birimlerine kadar da ulaşmış. Hergün yüzlerce genç dimağın gelip geçtiği üniversite kantinlerine birer gazete bırakmak hem okuyanın istifadesi hem gazetemizin ilânatı açısından fevkalâde önemlidir.”
*
Bu hafta mektup yerine bize gelen bir e-mail metnini yayınlıyoruz:
Hasan Bey selâmünaleyküm. Nasılsınız? Bizler de sayenizde iyi olduk. T tipi kapalı ceza infaz kurumunda 4 yıl 8 ay kadar misafir oldum. Mektup yazmıştım. Külliyat göndermiştiniz. Allah razı olsun sizden. Sonrasında da bir mektup yazmışsınız sanırım. Ama o mektubu vermediler yasaklı mektupmuş. Korku ve paniğe neden olurmuş... açıkçası merak etmiştim ne yazdığınızı, ama vermediler... içerde çok istifade ettik gönderdiğiniz Külliyattan. Özellikle Medrese-i Yusufiye kitabı yeni hazırlanmış sanırım. O hepimize ilâç gibi geldi. Allah sizden razı olsun.