"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu bayrak kıyamete kadar dalgalanacak

HALİL KIZILIRMAK
22 Şubat 2023, Çarşamba
Çıktığı günden beri matbuat âleminde hak ve hakikati savunan, sus payı olarak gelen teklifleri reddeden, hak ve hakikatten asla taviz vermeyen Yeni Asya’mızın 54. sene-i devriyesini ve emeği geçenleri tebrik ediyoruz. Vefat edenlere de Allah’tan rahmet diliyoruz. İyi ki varsın Yeni Asya’m.

Üstad Bediüzzaman hazretlerine göre, medeniyetin menfi ve müsbet yönleri vardır. Ehl-i şer ve dalalet Süfyanizm, Deccalizm medeniyetin harikalarını menfi yönde kullanırlar. Müslümanlara düşen hareket tarzı ise, hak ve hakikatlere hizmet etmesine vesile olmaktır. Yani müsbet manada kullanmaları zaruridir. Bunlardan biri de bu zamanda basındır. Üstad Bediüzzaman’ın nazarında, dindar ve hürriyetçi bir gazetenin önemi her zaman büyük olmuştur. Dindar insanların mutlaka ila-yı kelimetullahı hedef-i maksad eden günlük dini gazeteleri olması gereğinin altını çizer.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, sadece 1925 ila 1950 yılları arasında tek adamlık milli şef dönemlerinde onların ürünleri olan hiçbir gazete ve dergiyle ilgilenmeyip tepkisini göstermiştir. Üçüncü Said döneminde ise dindar gazetelere taraftar ve duacı olup teşekkür ederken, birinci Said döneminde ise, “dağ meyvesi acı da olsa devadır” başlığı altındaki makalesi gibi, dönemin dindar gazetelerinde yazıları yayınlandı. Dönemin bazı gazetelerine “Şura-yı Ümmet, Rehber-i Vatan, Volkan, Tercüman-ı Efkâr, Mizan, İttihad ve Terakki, Sebesti, Misbah, Kürt Teavün ve terakki Gazetesi, İkdam, Sebilürreşad, Açıksöz gibi elliye yakın makale göndererek karışıklık ve anarşi çıkaranlara karşı yatıştırıcı bir rol üstlendi. En çok Volkan gazetesinde yazdığı ve her zaman geçerliliğini koruyacak ve rehber olacak “Edipler edebli olmalı, hem de edeb-i İslamiye ile müteeddib olmalı” ikazıyla yanlış kulvara kayan gazete ve gazetecileri uyardı. Yeni Said döneminde Risale-i Nur, bu mübarek vatanın manevi bir halaskarı olmak cihetiyle belaları def etmek için matbuat lisanıyla tezahüre başlamak ve ders vermek zamanının geldiğini söyleyen Bediüzzaman, daha sonra “Bize Risale-i Nur yeter “ deyip, gazete, dergi ve başka neşriyatla ilgilenilmemesini söyleyen zihniyete o zamandan cevap verdi.

VEKİLLERE BEYANNAME

Birinci dünya savaşından sonra payitahtı işgal eden İngilizler, savaştan çıkmış ahaliyi bin bir entrikayla, cazip tekliflerle, suret-i haktan görünmeleriyle kendilerini destekleyen hatırı sayılır bir kalabalık gurubu oluşturdular. Üstad Bediüzzaman bu cerbezeli aldatmalaardan habersiz olan topluluğu yayınladığı Hutuvat-ı Sitte adlı eserini İstanbul’un çeşitli yerlerine dağıtarak uyandırıp, onlara tesir edilmesini engelledi. Anadolu’da başlayan istiklal savaşının ve Kuva-yı Milliyenin aleyhine İngilizlerin etkisinde kalan bazı çevrelerin baskısıyla çıkarılan Şeyhülislam fetvasına karşı bir fetva yayınladı. Yazı ve makalelerinde istiklal savaşını cihad, kuva-yı milliyecileri de mücahid ilan ederek, istiklal mücadelesini destekledi. Akabinde Büyük Millet Meclisine davet edilen Üstad Bediüzzaman, yeni kurulan devletin yapılanmasında katkıda bulunmak için on maddelik bir Beyanname hazırlayarak milletvekillerine dağıttı, tavsiye ve ikazlarda bulundu. Bütün ömrünü harp meydanlarında, esaret zindanlarında, memleket mahkemelerinde, sürgünlerde geçirmesine, defalarca zehirlenmelerle, işkencelerle, hakaretlere maruz kalarak dayanılması güç baskılara, zulümlere maruz bırakılmasına rağmen, hayatı ve mücadelesiyle bir destan yazan Üstad Bediüzzaman, arkasında miras olarak Kur’an’ın çağa dersi ve mesajı olan Risale-i Nur Külliyatıyla, milyonlarca Nur Talebesi bıraktı. 

SİNDİRMEK İSTEDİLER

Üstad Bediüzzamanın vefatından sonra da menhus ruhlular boş durmadı. Ellerindeki tüm kozları Risale-i Nur Talebeleri üzerinde onları sindirmek, yok etmek, fikren, cismen pasifize etmek için kullandılar. Gece yarısı ani baskınlarla evlerinden vatan haini gibi yaka paça komşularının gözü önünde alınan mazlumlar, “ayin yapan Nurcular yakalandı” manşetiyle haber yapan gazetelerin de kışkırtmasıyla çıkarıldıkları mahkemelerde suç bulunmadığı için beraat ediyorlardı. Ama yakalanma haberini veren gazeteleri ise, beraat haberlerini vermiyorlardı. Bu konuda kamuoyu bilgilenmediği için onlar suçluymuş gibi akıllarda kalıyordu.

İTTİHAD VE YENİ ASYA’NIN DOĞUŞU

Bu sebeple, Risale-i Nur talebeleri kamuoyunu bilgilendirmek adına medeni münasebetler kurdukları bazı gazete ve dergilere cevabi yazılar yazarak, ahalinin bilinçlenmesini kısmen de olsa sağladılar. Eşref Edip, Risale-i Nur muarızlarına isnatları hakkında ilmi bir tahlil adıyla Avukat Bekir Berk’in imzasıyla, adil hakimlerin verdiği beraat kararlarını kitaplaştırdı.  Olaylar bu minval üzere giderken, ne yapılabilir sorusuna cevap bulunması için Zübeyir Gündüzalp’in de bulunduğu istişare toplantısı sonucu, zamanla ortaya çıkabilecek farklı yorumlara mani olmak, diğer cemaat gruplarıyla münasebet ve idari meseleler enine boyuna müzakere edildi. Risale-i Nur’ların neşrine, tanıtımına ve gazetenin girdiği her yerde okunmasına vesile olur düşüncesiyle, Zübeyir Gündüzalp ve beraberindeki bazı Nur talebelerinin girişimiyle haftalık olarak yayınlanan “İttihad Gazetesi” 24 ekim 1967’de matbuat alemine katıldı. İttihad’ın istikrarlı inkişafı ve isabetli neşriyatı bütün Müslümanları memnun etti. Abone kayıtları ve satış talepleri arttı ve bu hamle iman hizmetini hareketlendirdi. 

Ama Türkiye ve dünyada gündem hemen hemen her gün değişirken, cihanşümul hedefleri bulunan bir cemaatin hadiselere haftalık bir gazete ile yetişmesi mümkün değildi. Bu arada bazı gazetelerin yaptıkları Nurcuları hedef alan ifsad faaliyetleri de eklenince, günlük bir gazete artık zaruret haline gelmişti. Bütün işlerini istişare ile yapan ve çıkan karar doğrultusunda hareket eden hizmet erbabı, istememesine rağmen, gazetenin imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular olsun, işin maddi ve fikri murakabesini omuzlasın, bir yayınevi kurup gazetede çıkan yazıları kitaplaştırırız. Gelirlerini de gazetenin açığı için kullanırız dediler. Temel prensipler belirlendikten sonra, çıkarılacak olan gazetenin ismi “Yeni Asya” olarak kararlaştırıldı. Temin edilen borç paralarla ve az bir kadroyla 21 Şubat 1970’te ihlasla, besmeleyle ve “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır” parola ve prensibiyle Yeni Asya Gazetesi günlük olarak Babıali’de yayın hayatına başladı. Aynı gün, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak olan Boğaziçi köprüsünün de temeli atılıyordu. Boğaziçi köprüsü iki kıtanın birbirine bağlanmasını ve birleşmesini sağlıyorken, Yeni Asya Gazetesi de iki kıta insanlarının medeni ve manevi münasebetler kurmasına vesile olacaktı. Böyle keşmekeş bir dönemde yayın hayatına başlayan gazete, resmi ilan hakkından altı ay gibi bir süre mahrum kalacaktı. Bu da büyük bir yük getirecekti. Fakat bu yükü şefkat kahramanı olan hanımlar bileziklerini, ziynetlerini, bazı fedakarlar da aldıkları tazminatları, emekli maaşlarını vererek bu altı aylık zor devreyi elbirliğiyle atlatıldı. 

MUSTAFA POLAT’IN VEFATI

Resmi ilana geçileceği günlerde, genel yayın müdürü Mustafa Nezihi Polat acı bir trafik kazasında vefat etti. Bu elim olay gazete için büyük bir kayıptı. Zaten kadronun azlığı ve maddi sıkıntılar işleri daha da zorlaştırıyordu. Gazete şahıslara değil, şahs-ı maneviye dayandığı için, güç de olsa mevcut kadrosuyla yoluna devam etti. 

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra bir türlü bitmeyen sancılı dönemde millet anarşi ve kaos ortamında şaşırmış bir hale getirilmişti, üstüne bir de 12 Mart müdahalesi eklenince, millet pusulası kaybolmuş bir gemi gibi başı boş kalmıştı. İşte böyle bir ortamda Yeni Asya, mütehayyir kalmış kamuoyuna rehberlik yaptı, yayınlarıyla muktezayı hale münasip, itidal-i demle, imani hizmetleriyle, cesur manşetleriyle milleti bilinçlendirip, derin mahfillerin dindarlar üzerinde kurdukları tuzak ve planlarını deşifre ederek, oyunları bozdu. 12 Eylül 1980 darbesine ve tüm ihtilal şakşakçılarına karşı çıktı, her zaman yayınlarıyla, manşetleriyle, yapılan baskı ve zulümleri ve hukuksuzlukları kamuoyuna duyurdu. Bu durum elbette ki ihtilalcilerin hoşuna gitmezdi. İhtilalin başlangıcında Yeni Asya, yayınlarıyla ve manşetleriyle kamuoyunu bilinçlendirdiği için kurmak istedikleri tuzakları boşa çıkardığından, elle tutulur bir gerekçe göstermeyip gazeteyi kapattılar. 

İHTİLALCİLERDEN BASKI

Niçin kapatıldı? Ne zaman açılacağı soruları muallakta kaldı. Feraset sahibi olan gazetenin kadrosu, hemen yeni bir gazetenin hazırlıklarına başladı. Ve Yeni Nesil adıyla yayın hayatına devam etti. Aynı minval üzere devam eden gazete, aynı hizmeti yapıyordu. İhtilalcilerin baskı, korkutma ve sindirmeleri bütün hızıyla devam ediyordu. Bu şartlarda onları tenkit etmek, yanlışlarına karşı çıkmak, bazı basın organları gibi şakşakçı olmamak, onları desteklememek, yanlışlarını makul seviyeli hukuk dairesinde eleştirmek, onları çok kızdırıyordu. 

O dönemde başörtüsü zulmü ayyuka çıkmış, yıllarca okuyup belli bir seviyeye gelmiş kariyer sahibi insanlar, başörtüsü taktıkları için atılan öğretmenler, okullara ve derslere alınmayan öğrenciler bu zulmün mağdur ve mazlumları olmuşlardı. Gazetelerin hemen hepsi seslerini kesmiş, estirilen hukuksuzluğu görmezden geliyorlardı. Yayınlanacak haberler konseyin onayından geçiyordu. Buna uymayan Yeni Nesil Gazetesini defalarca telefonla arayıp tehditler yağdırıyorlardı. 

NİZE BİZİ DİNLEMİYORSUNUZ?

Her zamanki gibi yine o zamanki Yazı İşleri Sorumlu Müdürü Sabahattin Aksakal, sıkıyönetim Komutanlığına çağrılmış ve hiddetle başörtüsü hakkında haber yapmayın demedik mi? Başka yazacak bir şey bulamadınız mı? Bakın diğer gazetelere, niye onlar gibi olmuyorsunuz? Bizi niye dinlemiyorsunuz? Gayeniz nedir? diyerek tehdit ediliyordu. Orada bulunan başka bir görevli, Sizler bu gücü nereden alıyorsunuz? Sizleri defalarca ikaz ettiğimiz halde nasıl böyle yazabiliyorsunuz? deyince Aksakal, “Bizler gücümüzü imanımızdan, Allah’a olan inancımızdan alıyoruz. Bizler şu an için varız, şimdi yazmayacağız, söylemeyeceğiz de ne zaman söyleyeceğiz. Başörtüsü Allah’ın emridir, vatandaşın inancıdır, öz hakkıdır, bu hak onlardan alınmak isteniyor. Bizler de vazifemiz gereği onların meselesini dile getiriyoruz” demişti. 

Bir defasında Mehmet Kutlular da sıkıyönetime çağrılıp aynı tehditlere maruz kalmış ve aynı cevapları vermişti.

Bunun üzerine, gazete bir ay kapatılmıştı. Yeni Nesil’in manşet ve beyanatları ihtilalcileri çok rahatsız ediyordu. Buna rağmen milleti uyarmaktan geri durmayan gazetenin, emekli General Süleyman Tuncel’in 1982 Anayasa Referandumu öncesinde söylediği, “Bu anayasa ile hürriyetçi parlamenter sistemi kurmak sağlıklı değildir, mümkün değildir” beyanatını manşet yapması, tam bir sene kapatılmasına sebep oldu. Ama davalarında fani olmuş, feraset sahibi gazete kadrosu mücadele ve fikirlerini bu sefer de “Tasvir” adını verdikleri bir gazete  ile. Aynı azimle, ikaz ve tehditler altında, savundukları hakikatlerden taviz vermeden, 1983 sonbaharına kadar Tasvir devam etti.

KARARLI KADRO

Malum zihniyet onu da kapattı. Azimli ve kararlı olan bu kadro, “Hüryurt” diye tabldot boyda bir gazete hazırladı. Genel dağıtıma geçileceği zaman 1983 Kasımında da Yeni Nesil açıldı ve gazete mücadelesini aynı çizgide sürdürdü. 6 Kasım 1983 seçimlerinde, güya demokrat bir seçim havası verilmek istendiğinden, üç partiyi seçime soktular. Halbuki üç parti de ihtilal ürünüydü. Yeni Nesil bu seçimlerin milletin iradesini yansıtmayacağını ifade ile, çıkartılan terör ve kaosun ardındaki menfaat çıkarlarını deşifre edip, okuyucusuna duyurdu. Matbuat aleminde ihtilalcilerle hesaplaşmayı ilk başlatanlardan biriydi Yeni Nesil. Bu süreçte, “Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez” prensibiyle hareket eden gazetenin kadrosu, birçok konularda seminerler, konferanslar, panel ve açık oturumlar düzenliyor, kamuoyunu bilinçlendirip, zihinleri aydınlatıyorlardı. Karanlık işleri seven ve karanlıkta işlerini rahatlıkla gören menhus ruhlu zihniyet, bu aydınlatmadan rahatsız oluyordu. Özellikle siyasi yasakların kalkacak olmasından rahatsız olan o günkü iktidar, milleti yanıltmak için yazılı ve görsel basını çok iyi kullanıyor, yasakların kalkmayacağından çok emin gözüküyordu. Gazetemiz yayınladığı “Referanduma Doğru” broşürü ile milletin bilinçlenmesini sağladı ve bu gayret neticesinde az bir farkla siyasi yasakların kalkmasında önemli bir görevi yerine getirdi. Bu konuda da halkı bilinçlendirip, zihinleri aydınlattı. Menhus ruh bu aydınlatmadan rahatsız olmuştu. Gazetenin içinde bulunduğu maddi sıkıntıları sabır ve kanaatle sineye çeken kadro; 1990 Ocak ayının iç titreten soğuğunda şiddetli bir kış günü o günkü iktidar destekli gelen bir iç darbe sonucu, özel eşyalarının alınmasına bile izin verilmeden kapıdan içeri alınmadı. Bu iç titreten ve kahreden olaya duyarsız kalmayan davanın isimsiz kahramanları ve gurbetçilerin de desteğiyle on gün içerisinde Yeni Asya yeniden yayın hayatına katıldı. 

Demokrasinin büyük zarar gördüğü  28 Şubat sürecinde de aynı cesur manşetleriyle milleti sindirmek isteyenlerin oyunlarını bozan Yeni Asya oldu.

2014 yılında başlatılan Risale-i Nur’a bandrol yasağına hiçbir hukuki cevap verilemezken, on beşe yakın yayınevinin bastırdığı Risale-i Nur Külliyatının bandrol yasağına karşı sessiz kalındığı dönemde yine Yeni Asya Gazetesinin yasal, hukuki yollarla hak arama çabaları sayesinde 2016 yılının başlarında bandrol yasağına son verildi. 

Keza 15 Temmuz kalkışmasının karşısında da gazetemiz “Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez” ilkesiyle hareket etti, istişare kurulunun kararlarıyla hiçbir çatışmanın tarafı olmadı, ama haksızlık ve zulümlere de karşı çıktı. 

Doğru bildiklerini savunan ve hiçbir şekilde taviz vermeyen Yeni Asya’nın karşısına bu defa da resmi ilan kesme garabeti çıktı. 2020 yılının başlarından itibaren yasal bir hak olan resmi ilan verilmemesi ve bunun hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden keyfi bir surette devam ettirilmesi karşısında yine susmayan Yeni Asya, yasal yollarla hukuk mücadelesini devam ettiriyor. 

Devam ettirdiği hizmetlerden birisi de cezaevlerine hediye kitap, takvim ve gazete kampanyası. Yıllardır kolilerle kitap, takvim ve Risale-i Nur Külliyatı gönderilen mahkûmların çoğunun irşad olması, imanlarını kurtarması gelen dua yüklü mektuplarından da anlaşılıyor.

CESUR SES

“Matbuat âleminin cesur sesi,! “Yeni Asya yazıyorsa doğrudur.” “Elif gibi dik duran gazete”, “Hakikatin gür sesi Yeni Asya” gibi ifadelerle hizmetleri takdir edilen Yeni Asya, kıyamete kadar yoluna devam edecektir inşaallah. 

Çıktığı günden beri matbuat âleminde hak ve hakikati savunan, sus payı olarak gelen teklifleri reddeden, hak ve hakikatten asla taviz vermeyen Yeni Asya’mızın 54. sene-i devriyesini ve emeği geçenleri tebrik ediyoruz. Vefat edenlere de Allah’tan rahmet diliyoruz. İyi ki varsın Yeni Asya’m.

***

BASININ GÜLÜ YENİ ASYAM

İttihad’la çıktın cenge,

Çok silleler vurdun şerre,

Mazhar oldun iltifata,

Basının gülü Yeni Asyam

 

Nice badireler atlattın,

Verilen gözdağına aldırmadın,

Hakkı tuttun hakkı söyledin,

Basının gülü Yeni Asyam.

 

Zulüm menfaat devri,

Kaplamıştı ülkeyi

Herkes sus pus olmuşken

Sen haykırdın Yeni Asyam

 

İçlerine sindiremediler seni

Eneleri doludizgin niceleri

Kısmak için o gür sesini

Önüne serdiler Dünya nimetlerini

 

Elinin tersiyle ittin onları

Yoktu eyvallahın nice bedel ödedin

Hak ve hakikatten taviz vermedin

Basının gülü Yeni Asyam

 

1970’de ihlasla atılmıştı temelin

Hak, hakikati söylemekti emelin

Matbuat âleminde yoktu emsalin

Basının gülü Yeni Asyam.


Saygılarımla… 

Halil KIZILIRMAK

Kaynaklar:

İşte Hayatım-Mehmet Kutlular,

Yeni Asya Araştırma Merkezi,

Tefekkür penceresi-Yeni Asya Neşriyat,

Muhabbet Fedaileri – İslam Yaşar,

On beş Temmuz – Kazım Güleçyüz

Okunma Sayısı: 4076
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Toygar

    22.2.2023 08:35:20

    Umumi musibetlerin bir sebebinin, farklı gruplara bölünen Risale-i Nur gönüllülerinin yeterli tepkiyi göstermemesi, hatta zulme rıza gösterip, alkışlaması; hürriyetin getirisinden istifade edip (RN basım yetkisi), bu çabalara karşı "benden değil" mantığıyla nefret duymaları ve benimsememelerinin geldiğini söylemek yanlış olmasa gerek. Yeni Asya olarak ses çıkarmasak, hakikati elde tutan kimse kalmayacak ki, sözünü hak ve hukuk çerçevesinde dile getirmiş olsun. Rabbim basiret sahibi RN okurlarının sayısını artırsın, gerisi kendiliğinden düzelir inşaallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı