"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sefine-i Rabbaniye ve vazifelerimiz

HALİL KIZILIRMAK
03 Eylül 2022, Cumartesi
Sefine-i Rabbaniye olan şu dünya gemisinde Cenab-ı Allah bütün yarattıklarını imtihana tabi tutar; inançlı olup olmamak da bunlardan sadece bir tanesidir.

Yaşadığım bir olayı özetlemek isterim. Çalışmış olduğum manav reyonuna bir öğretmen çift geldi. Karşılıklı bir sohbetten sonra (Benim “Allah’a şükür” gibi cümlelerimi duyduktan sonra): “Biz ateistiz, Allah’a inanmıyoruz” dediler. Nedenini sorduğumda, “Görmediğimize nasıl inanalım ki?” dediler ve konuşma şöyle devam etti:

“Bir iğne dahi bir usta olmadan düşünülemezse, kâinat ve içindekiler her mevsim nizam ve intizam içinde yaratılıyor; yaratıcının var olduğuna dair işaretlerdir bunlar.”

“Tamam ama ben görmediğim şeye inanmam.”

“Dün işlerimi bitirip manav tezgâhını kapattım, mallar epeyce azalmıştı. Akşam eve gittim ve sabah iş yerine geri geldiğimde bir de ne göreyim, tezgâh açılmış, mallar gelmiş ve meyveler, sebzeler tezgâha dizilmiş, üstelik yerlerini bile şaşırmadan.”

Adam gülümseyerek: “Muhakkak birisi malı getirip tezgâhı açmış ve dizmiştir. Yoksa bunlar kendi kendine nasıl dizilecek?” dedi.

“Peki bir ürün nasıl toprakta, çamurda yetişiyor ve bizlere rengârenk, kokusu ve tatları ayrı bir şekilde gelebiliyor?” dedim.

“Onları sulayan, bakımını yapan birileri var?”

“Şimdi size bir soru soracağım ama kızmak yok.” dedim. Onaylar biçimde kafasını salladı.

“Aklınız var mı?” diye sorduğumda “Var.” dedi. “Peki fikriniz, düşünceniz, duygularınız var mı?” diye sorduğumda “Evet var ama bunlar ne alâka?” diye sordu. “Eğer olmasaydı böyle tepki vermezdiniz” dedim. “Evet, biz her ne kadar göremesek de bu duyguları Allah (cc) fıtratımıza yerleştirmiş. Göremememiz onların yok olduğu anlamına gelmiyor.”

“Her mevsim ihtiyaçlarımıza istinaden vagonlarca sebzenin ve meyvenin gelmesi, kâinatın nizam ve intizam içerisinde idare edilmesi Cenab-ı Allah’ın varlığına yeterli delil olmuyor mu?” diye sorduğumda ise: “Hiç böyle düşünmemiştik ancak aklımızda soru işaretleri oluşmaya başladı.” dedi.

Maalesef nice insan ateistlik, deistlik vb. gayyalarda inançlarını sorguluyorlardır.

Şimdi bir düşünelim: Bir yolcu gemisinde çalışan hizmetliler, yolcular gibi etrafı seyredip sohbet etmek veya martılara simit atmak gibi lükslere sahip olabilir mi? Elbette hayır. Çünkü onlar gemiyi ve yolcuları sahil-i selâmete çıkarmakla mükellefler. Öyle de dünya denilen şu sefine-i Rabbaniyedeki ümmet-i Muhammed’i (asm) sahil-i selâmet olan Darüsselâma çıkarmak için bir kudsî vazife omzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. Omzumuza konulan bu vazifeyi bir yük olarak değil, bir şeref, bir rütbe olarak görmeliyiz ve o rütbenin gerektirdiği usulü her daim tekemmül ile müsbet dairede mukteza-yı hâl ile yerine getirmemiz gerekir.

Böyle keşmekeş bir ortamda manevî boşlukta bocalayan insanları bu girdaptan çıkarmak için elimizden geleni yapmayı kendimizce bir vazife telakki edebiliyor muyuz?

Rabbim isterse siz istemek talebinde olmadığınız halde halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Yeter ki vazifemizi onun rızası dairesinde yapalım, muvaffakiyeti Ondan bekleyelim.

Rabbim sefine-i Rabbaniyedeki hademelik vazifemizi hakkıyla yerine getirebilen kullarından eylesin. 

Okunma Sayısı: 1740
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı