Güzellik sadece gördüklerimizi değil hissettiklerimizi de ifade eder. Bir güzel bahçeye giren insanın yüzünde güller açarken çirkinliklerin bulunduğu bir ortama giren insanın yüzünde gerginlik ve huzursuzluk hissedilir.
Mesela adaletin güzelliği ile karşılaşmış bir insan haksızlığa uğradığı zalimden hakkını almış olmanın neşesini yaşar. Adaletin güzelliği kendisine yaşatılmayarak mazlum ve mağdur duruma düşürülmüş bir insan ise adaletsizliğin verdiği duygusal yıkımı sonuna kadar hisseder. Adaletin güzelliği de diğer tüm güzellikler gibi insanın yaşamak istediği vazgeçilmez bir duygudur. Dünyada birçok güzelliği görmeyi ve hissetmeyi isteyen insan adaletin güzelliğini de tatmadan bu dünyadan gitmek istemez. “Malûmdur ki, her şeyin hüsnü kendine göredir; hem binler tarzda bulunur ve nevilerin ihtilafı gibi güzellikleri de ayrı ayrıdır.” (4.Şua)
Adaletin güzelliği sadece tek bir güzelliği ifade etmez. Kim hangi hususta adaleti arıyorsa o kadar çeşitli olarak adaletin güzelliği bulunur. Herkes ulaşmak istediği güzelliğin peşine düşer. Bazen de zor mücadelelerin sonucunda bunu elde eder. Belki de kıymetini ve güzelliğinin yüksek derecesini bu zorluklar neticesinde tam olarak anlar. “İmanın güzelliği ve hakikatin güzelliği ve nurun hüsnü ve çiçeğin hüsnü ve ruhun cemâli ve suretin cemâli ve şefkatin güzelliği ve adaletin güzelliği ve merhametin hüsnü ve hikmetin hüsnü ayrı ayrı oldukları gibi...” (4.Şua)
Cenab-ı Hakkın Esmâ-i Hüsnasının çeşitliliğinden dolayı güzellikler böylece çeşitlenmiştir. Tüm güzelliklerin maksadı ise güzelliklerin hakiki sahibine ulaşmaya vesile olmasıdır. Tüm bu yaratılmış güzellere karşı yine güzelliklerle mukabele etme duasıyla...