Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri nur talebelerini çeşitli bahanelerle ezmek isteyen menfi kuvvetlerin nasıl bir yol ve yöntem izlediğini tespit ederek bizlere önceden haber vermiştir.
Bu kuvvetlerin şekli değişse de verilmek istenen zarar aynı derecededir. Nur talebelerinin kandırılması, zora düşürülmesi ve başka mecralara çekilmeye çalışılması bu menfi kuvvettin hedef ve tesirleridir. Değişik hücumlarla menfi kuvvetlerini nur talebeleri üzerinde göstermeye çalışanlara karşı ne yapacağımız ise nurlarda ders verilmiştir. “Bu musibetten kurtulmak için ne yapacağız” diyerek lisan-ı hâl ile sormakta olan talebelerine Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği cevap, içerisinde bulunduğumuz ve ilerde bulunabileceğimiz tüm musibetlere karşı nasıl hareket edeceğimizin açık bir ifadesidir. “Benim kalbime bu geldi: Sıkı bir tesanüdle, el ele, omuz omuza veriniz. Çünkü, birbirinden ve Risale-i Nur’dan ve benden çekinmek ve inkâr etmek ve bizi ezmek isteyen gizli kuvvete dalkavukluk etmek gibi tedbirleri yapanların zarardan başka hiçbir menfaatleri yoktur.” (Tarihçe-i Hayat)
Öncelikle yapılması gereken menfi kuvvetin menfiliği kadar aksine müspet olmak ve müspet bir duruş sergilemektir. Tesanütle, el ele, omuz omuza vermek en etkili müspet bir cevap olacaktır. Birbirinden küsmek zamanla Risale-i Nurdan küsmeye kadar gidebilmekte bu durum ise bizi ezmek isteyen kuvvet her neyse ona karşı dalkavukluğa sebep olmaktadır. Böyle bir zarardan çekinmek ve kaçınmak gerekir. “Bizi ezmek isteyen gizli kuvvet sizi biliyor, aldanmıyor; za’fınızdan, teberrînizden cesaret alır daha ziyade ezer.” (Tarihçe-i Hayat) Bizi ezmek isteyen kuvvet kimin ne olduğunu ve ne yapmak istediğini, nereye ait olduğunu çok iyi bildiğinden ona karşı zaaf göstermek ve korkak davranmak daha çok ezilmemize sebep olacaktır. Onun için o gizli kuvvetlerin işine yarayan şahsiyet ve enaniyeti ortadan kaldırarak ittifak, ittihat ve uhuvvet içerisinde hareket etmek hepimiz için elzemdir.