Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Divan-ı Harb-i Örfi eserinde; “Acaba müstebit yalnız bir şahıs mı olur? Müteaddit şahıslar müstebit olmaz mı? Bence kuvvet kanunda olmalı, yoksa istibdat münkasım olmuş olur. Ve komitecilikle tam şiddetlenir” der.
Burada, istibdadın nasıl sistemleşerek yerleşeceğini gösterir. Yani bir memlekette demokrasi sistemleşemez ise, istibdat sistemleşerek yerini sağlamlaştırır. Bunu önlemenin çaresi kuvvetin şahıslardan alınarak kanunlara verilmesidir. Kanunların ise demokrasi prensipleri içerisinde inşa edilerek kalıcı hale getirilmesi, kanun devleti yapısının yerli yerince oturtulması gerekir. Şahsın müstebit veya demokrat olması geçici bir dönemi etkilerken, sistemin istibdatçı veya demokratik olması ise bütün geleceği etkiler. Bu sebeple “kuvvetin kanunda olması” Bedüzzaman tarafından özellikle hatırlatılır. Sistemi müstebit şahıslardan korumak için daha çok demokratikleşmek ve bunu devamlı kılmak gerekir.
İstibdadın hâkim olduğu yerlerde müstebitler çoğalır, istibdat etmek normal karşılanır. Demokrasinin güçlendiği yerlerde ise müstebit şahıslar bir karşılık bulamazlar. İstibdatçı yapı müstebit şahısları ortaya çıkarırken, demokrasinin kökleştiği yapılar ise demokrat şahısları doğurur.