"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Damlalar ve dalgalar

Havva KÜÇÜK KONUR
18 Temmuz 2020, Cumartesi 00:43
Ağlıyorsun. Neyin var?

- İnsan, zamanı alınca gemisine, daha çok ağırlaşıyor, hassaslaşıyor. Olur olmaz her şey, yağmurdan haber getiriyor gözlerine.

- Ben en son iki ay önce ağlamıştım. Kızım doğduğunda, ikinci kez anne olmanın mutluluğuyla dökülmüştü yaşlarım. Değişeceğim demek ki.

- Her duygunun yaşattığı bir anafor var. Her hissiyâtın, gönlünde bir teli var. Hadiseler, o tellere dokundukça tınılar açığa çıkıyor. Her hâlin bir nağme oluyor sonra.

- İnsan sadece üzüldüğünde ya da sevindiğinde ağlamaz mı?

- Karanlık bir tünelde yürüdüğünü düşün. Üzerinde giysilerin var, ama keyfiyetlerini bilmiyorsun. Tünelin sonuna, ışığa doğru ne kadar yaklaşırsan üzerindeki giysilerin renklerini, şekillerini fark etmeye başlarsın. Aynen onun gibi, insan zamanla duygularının farklılığını keşfediyor. Her duygunun sana seslenişi ayrı ayrı olsa da, sen çoğunlukla gözyaşının sesini duyuyorsun onlardan. Yani sadece sevincini ve üzüntünü değil, heyecanını, korkunu, tedirginliğini, endişeni, hasretini, özlemini bile gözyaşınla karşılıyorsun. Bu da görünürde seni sulugöz yaparken, aslında içinin daha da inceldiğini, kalbinin gözlerine daha da yakınlaştığını gösteriyor.

- Ne güzel. Ama hayat çok basit şu anda benim için. Belki de içimdeki bu heyecan, gençliğimden...

- Gayet normal. İnsan yaşlandıkça hem bedenî, hem de ruhî olarak yavaşlar.

- Nasıl yani?

- Sana soru: Yolda koşarken mi daha çok şeyi fark edersin, yoksa yavaş yavaş yürürken mi?

- Anladım haklısın. Şimdi fark ettiklerin, aslında şimdiye kadarki ıskaladıklarındır o zaman değil mi? Yoksa farkına bile varmazdın. Onları görebilmene sevindim. Bir çay içelim mi?

- Tamam olur. Ama sen çay iç, ben kahve içeceğim. Uyanık kalmak, her zaman okuyarak olmuyor. Kahveye ihtiyaç duyuyorum artık.

- Nerede içelim?

- Tercihen dalgalı bir sahil kenarında. Hatırlar mısın, Trabzon’dayken hep fırtınalı olduğunda giderdik kıyıya. Denizin, kayaları dalgalarıyla dövmesi ve ardından suların köpük köpük dağılışı büyük bir keyif verirdi. Oradaki dalgalar şimdi içime vuruyor ve dağılıyorum, biliyor musun?

Haydi, yürüyelim bakalım. Hem çayımızı, kahvemizi yudumlarız, hem de devam ederiz sohbet etmeye.

Okunma Sayısı: 1958
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı