Bir miktar tuzla oruç açmak veya yemeğe başlamak sünnettir. Hz. Peygamber (asm) yemeye başlamadan önce bir miktar tuz aldıktan sonra yemeye başlamıştır. Bunun sebebini bir ilim adamımız şöyle izah etmiştir: “Tuzla başlanırsa, tükürük guddeleri daha fazla salgı yapar. Ağızda sindirimde, karbonhidrat parçalanması daha kolay olur. Mide motilitesi (hareketliliği) artar, pankreas ve bağırsaklar üzerinde müsbet etkiler meydana gelir. Ağızda antiseptik özelliği gösterir. Tuzla karbonhidratlar çözülüp eridiği için diş çürümeleri önlenir. (Prof. Dr. Zeki Çıkman, Tıbbın özü: 27).
Tuz dile dokunduktan sonra, tükürük bezleri hemen çalışmaya başlar. Salgı yayar. Bu salgı hazım için önemlidir. Hazma yardım eder ve kolaylaştırır. Yemeğe tuzla başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka meydana gelir. Bu da midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önler. Yemeği tuzla bitirince de yine hazım için lüzumlu olan salgı salınır. Bu önemli salgı sadece tuzla çıkar.
Tuz, vücudun asit-baz dengesini korur. Vücudun elektrolit dengesini sağlar. İdrar meydana getirir. İdrar meydana gelmez ise metabolizmanın tehlikeli olan son ürünleri dışarı atılamaz. Tuz antiseptik yani mikrop öldürücüdür.
Her şeyin fazlası zararlıdır. Tuz olmazsa insan sağlıklı olamaz. Vücuttaki tuz miktarı düşünce hâlsizlik, yorgunluk olur. Daha da düşerse epilepsi nöbetlerine yol açar. Kalb çalışması zorlaşır. Sinir iletimi etkilenir.
Ayrıca iyotlu tuz da boynumuzda bulunan tiroit bezinden hormon salgılanması için çok önemli olan bir mineraldir. Rafine tuz sağlığa zararlıysa da ihtiyaç kadar kullanıldığı takdirde tabiî tuz yani kaya tuzu veya deniz tuzu çok faydalı ve şifa kaynağıdır.