"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın örnek duruşu

Hüseyin GÜLTEKİN
08 Mart 2021, Pazartesi
Ölüm tehlikesi ancak yüzde bir veya iki olan koronadan korunmak için bizim şimdi tedbir adına terk ettiğimiz dinî sohbetleri ve daha bir çok dinî vazifelerimizi düşününce bir de Hz. Peygamberin (asm) Bedir Harbi’nin en şiddetli bir şekilde devam ettiği bir hengâmda,sahabenin bir kısmı cephede savaşırken, diğer kısmı cephe gerisinde cemaat ile namazlarını eda ettiklerini anlamaya çalışmak lazım.

Koronaya yakalananların da yüzde doksan sekizinin şifa bulup sağlıklarına kavuştuklarını bildiğimiz halde, uzunca bir süredir Nur hizmetlerine ara verilmesi durumunda salgınların musîbet ve belâların geleceğini kulak ardı ederek; tedbir adına kısmen de olsa ihmal ettiğimiz hizmetlerimizi düşünelim. Bir Birinci Harb-i Umumî’de cephe-i harpte Üstadın at üstünde iken düşmanların top güllerine hedef olup, her an şehit olması kuvvetle muhtemel olduğu bir sırada İşarat-ül İ’caz eserinin yazımına devam etmesini düşünelim. 

Yine Üstadın cephedeyken: “Bu gâvurların top gülleri bizi öldüremez; haydi kardeşlerim ileri...” diyerek düşman ile göğüs göğüse çarpışmasını aklımızda tutalım.

Yirmi bir defa verdikleri öldürücü zehirlerin sancısıyla kıvranarak ölümünü bekleyen Üstad Bediüzzaman, inayet-i İlâhiye ile biraz kendine gelip gözlerini açınca “kardeşlerim endişe edileşek bir şey yok.. Beni bırakın, derhal hizmetinizin başına geçin” diyerek Nur hizmetlerini dile getiren kahraman-ı İslâmın bu gıpta edilecek duruş ve tavırlarından çıkaracağı dersler olmalı değil mi? 

“Kardeşim Sungur bende on çeşit hastalık var. Ondan tek bir tanesi sende olsa yataktan kalkamazsın. Şifa duâlarını biliyorum; ama onları istimal etmiyorum. Ben halime razıyım...” “Kalbim ve ruhum vücudum ile meşgul olmasın diye doktorlara gitmedim. İlâçları istimal etmedim..” “Musîbet ve belâların tenevvü (çeşitleri) bana musıkînin nağmelerinin tenevvüü gibi geliyor..” yüzde doksan sekizinin dahi şifa bulduğu bir salgından telâşa düşüp, panikleyerek tedbir gerekçesiyle en önemli dünyevî ve uhrevî vazifelerini ifa etmekten imtina eden ehl-i dinin Üstad Bediüzzaman’ın kadere olan bu teslimiyetinden, bu merdane ve cesurane hal ve tavrından almaları gereken dersler olmalı her halde.

Okunma Sayısı: 1971
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nahit Topaloğlu

    8.3.2021 17:33:51

    Salgın'ın ilk başlarında gazete yönetim kurulunun -bence çok lüzumsuz- dijital dersler yapılması şeklindeki tavsiyesi, cemaat tarafından sanki umumî meşveret kararı gibi algılanıp yüz yüze dersler neredeyse ülke genelinde terk edildi. Öyle görüyorum ki çok da benimsendi. Epeyce hizmet mahallinde sanal dersler hâkim oldu. Biz kendi ilimizde (Düzce) yüzyüze derslerimizi hiç aralıksız sürdürdük elhamdülillah. Tamam, dijital dersler yapılsın ama, yüz yüze derslerimizi kâmilen ifâ etmek şartıyla...

  • Osman Yıldırım

    8.3.2021 12:48:33

    Hüseyin Hocam, Günümüzde Bediüzzamanin duruşu terk edilip tek ölçüsü siyaset olan durusu esas alınınca olanlar oldu,dindarlık ve nurculuk hassasiyeti de değişikliğe ugradi Siyasi Reislerin hassasiyetleri Bediüzzaman in hassasiyetinin önüne çıkınca bugünkü manzaralarla karşılastık Cenab ı Hak encamimızı gayretlerini inşallah.

  • Asım

    8.3.2021 07:03:07

    Sahi dersler neden tatil edildiki vakaların artmasına rağmen her şey normale dönmeye çalışırken biz neden anormalleştik ki bilen varsa söylesin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı