"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korona diye diye

Hüseyin GÜLTEKİN
15 Kasım 2021, Pazartesi
Yaklaşık iki senedir virüs salgınına karşı kesin çare arandığı halde bu güne kadar bunun yapılamadığı anlaşılıyor.

“Kalabalık yerlere girmeyin... Misafirliğe gitmeyin; misafir kabul etmeyin... Topu taşıma araçlarına binerken dikkatli olun...” gibi tavsiye ve yasaklar da koronayı önleme noktasında beklenilen neticeyi vermedi.

Gerek idarecilerimiz ve gerekse ‘bilim kurulu’nun çelişkili bazı açıklamaları kafa karışıklıklarına sebep oluyor. Bilim insanlarının bir kısmı başta aşı olmak üzere diğer tedbirlerin koronayı önlemede etkili ve faydalı olduğunu dile getirirken; diğer bir kesim de bunların faydalı olmadığını ileri sürüyorlar.

Meselâ bütün aşılarını yaptırdığı halde tavsiye edilen bütün kurallara harfiyen uyduğu halde yine de koronaya yakalanan, hatta vefat eden insanların varlığı... Tabi aşısını yaptırıp, diğer kurallara riayet edip, koronaya yakalanmayan veya yakalanıp hafif geçirenler de mevcut.

Kronik rahatsızlığı olmakla beraber koronaya yakalanan yetmişlik- seksenlik yaşlı insanlarının şifa buldukları halde; hiçbir rahatsızlıkları olmadığı halde koronayı ağır geçirip, vefat eden nice genç yaştaki insanların varlığı... 

Hiçbir tedbirin alınmadığı halde, koronaya yakalanmayan insanlara karşılık, tertemiz mekân olan dağ başında çobanlık yapan veya küçücük köyde hayatını yaşayan nice insanların koronaya yakalanıp, hatta vefat etmeleri...   

Evet koronayı önleme noktasında çareyi yalnız ve yalnız aşı, hijyen, maske, mesafe gibi tedbirlere havale eden tıp otoriteleri ve bilim kurulları yukarıda bazı örneklerini nazarlara verdiğimiz tezatlı tabloları ne ile izah ederler bilemiyoruz.

Bir emanet-i İlâhî olan vücudumuzu her türlü hastalıktan olduğu gibi koronadan da korumak için her türlü tedbiri almak, yakalanınca da tedavi olmak, sebeplere baş vurmak, doktora gitmek, ilâçları kullanmak meşrû ve lâzımdır. Velâkin derdi veren, şifayı verecek olanın da Şafi-i Hakiki olduğunu unutmamak şartıyla. Sebepleri halk eden Müsebbibül esbap olduğunu; “ilâçlara şifa hasiyetini verenin de Şafi-i Hakikî olduğunu” hastalıkları tedavi noktasında yalnız başına cansız, camit sebeplerden tedbirlerden, ilâçlardan medet beklemek inancımızla bağdaşmadığı gibi koronayı önlemede de bu güne kadar netice vermediği görülüyor.

Okunma Sayısı: 2335
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali TAM

    15.11.2021 00:34:37

    Ebedi hayatin tek caresi Ahirete irtihal etmektir, yani ölmek mecburi. Öldüm öldüm dirildim diyenler yalan söylüyor. Ölüm SABIT oldugu icin ister KORONA dan ister Kafirin kursunundan. Korona da bir nev'i KAFIR'in KURSUNU diyebilecegimiz icin insaallah bir nev'i SEHITLIK ile mükafatlandirilir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı