Elbette Muallim-i Ekber İki Cihan Peygamberi Hz. Muhammed Aleyhissaletü vesselamdır…
Fakat sen onun varislerinin en büyüğüsün… Dersini doğrudan Resûlullahtan aldığını söyleyen sensin… Kur’an’dan başka bir kitaba müracaat etmediğini söyleyen de sensin…
Elbette ahir zamanın Muallim-i Ekber’i de sen olacaksın… Bize Kur’an gözlüğüyle kâinata bakışı öğreten sensin… Eşyaya mana-yı ismi ile değil, mana-yı harfî ile bakmayı senden öğrendik… Tüm mahlukatın başıboş olmadığını her birinin birer sacid, abid ve müsebbih olduğunu, aynı zamanda şuur sahiplerinin tefekkürü için Mektubat-ı Samadiniyesi ve Mucize-i Kudreti olduğunu bizlere öğreten de sensin…
Mevcudatın bizler için birer düşman değil kardeş ve arkadaş olduğunu söyleyerek onları sevdiren sensin…
Yaşama sevincini eserlerinle bize sen verdin… Önümüzdeki âdem ve idam anlayışımızı yok ettin, gerçek varlığı gösterdin… Beynimizi kemiren “Necisin, nereden geliyorsun ve nereye gidiyorsun?” sorularının cevabını eserlerinden öğrendik…
Dehşete düşüren ölümü, korkutan hastalığı, gücümüzü bitiren ihtiyarlığı bize sevdiren sensin… Küfürle aciz canavar bir hayvan olduğumuzu…. İmanımızla kâinatın aziz bir misafiri ve sultanı olduğumuzu… Mazi ve müstakbelimizi karanlıklardan kurtarıp dost ve ahbapların nuranî meclisleri olduğunu bizlere öğreten sensin…
‘Ene’nin gerçek mahiyetini bize öğretmekle dallin gürûhu olan Nemrutların, firavunların, deccal ve süfyanların içlerinde bulunmaktan kurtarıp, sırat-ı müstakimde olan nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihler zümresine bizi dahil eden sensin…
Vahy-i İlahî, Kelam-ı Ezelî ve Mu’cize-i Bakî olan Kur’an’ı Kerim’in âyetleri hakkında insî ve cinnî şeytanlarca verilen vesveseleri ve şüpheleri izale edip, hiçbir hükmüne ve kanununa beşerin fikirlerinin kıyamete kadar yetişemeyeceğini, “bütün ukul-ü beşeriye ittihat etse bir tek akıl olsa dahi, karşısına çıkamayacağını muaraza edemeyeceğini” bize ders verip öğreten ve Kur’an’ı bize tanıtıp sevdiren sensin…
Muallim-i Ekber, Mürebbe-i Nufus, Sultan-ı Ervah olan Seyyidül âlemin ve Fahr-i Kâinat Peygamberimizin gerçek mahiyetini öğretip bize sevdiren sensin…
İman ve İslam hakikatlerini herkesin anlayacağı şekilde anlatıp ispat edip öğreten sensin… Elbette ahir zamanın Muallim-i Ekberi de sen olacaksın…
Cami-i Emeviye’de tüm Müslümanların hastalıklarını bir bir sayıp ortaya koyan ve kuruluş çarelerini gösterip medenî ve kalkınmış ülkeleri geçmenin yollarını ders veren sensin… İstibdada ve zulme taraftar olmayın, bütün güzelliklerin, kalkınmanın ve tüm milletin kardeşçe huzur içinde yaşamasının ancak meşrutiyetle olacağı dersini veren sensin…
Biliyoruz tüm bu dersleri Kur’an’dan ve Resulullah’tan alan sensin… Elbette ahir zamanın Muallim-i Ekberi de sen olacaksın Üstadım!
Vefatının yıl dönümünde minnet sana… Dualar sana… Muhabbet sana…
Aziz Üstadım!