Saat 04.17’de evimiz çok kuvvetli bir şekilde sallanmaya başladı. Bazı eşyalarımız patır patır dökülüyor, Evin duvarları sanki üzerimize düşüyordu. Bir an kıyamet kopuyor sandım. Büyük bir depremle karşı karşıya olduğumuzu anladım. Rabbime; yüksek sesle ağlayarak yalvarmaya başladım.
DİZİ-2: DEPREMİN ELBİSTAN’I VE ELBİSTAN’IN SELİM’İ
Hüseyin Kıymık
Kendimi zoraki dışarıya attım ve Elhamdülillah yara almadan kurtuldum.
Peki depremin ilkini nerede ve nasıl karşıladın?
Eşim bir gün önce sezeryanla doğum yapmış ve hastanede yatmaktaydı. Rabbim bize nur topu gibi bir erkek evlat hediye etmişti. Adını da hemen oracıkta Ali Selim diye koymuştuk. Kayınvalidem eşimin başında kalmaktaydı. Evde iki buçuk yaşındaki Zeynebimle beraberiz. Zeynebimi uyuttum, fakat ben bir türlü uyuyamıyordum. İçimde sanki bir şey olacakmışcasına bir tedirginlik vardı. Geç vakit kalktım. Namaz kıldım. Zeynebim ise maşaallah mışıl mışıl uyumaktaydı.
Saat 04.17’de evimiz çok kuvvetli bir şekilde sallanmaya başladı. Bazı eşyalarımız patır patır dökülüyor.. Evin duvarları sanki üzerimize düşüyordu. Bir an kıyamet kopuyor sandım. Büyük bir depremle karşı karşıya olduğumuzu anladım.
Hemen Zeynebimin üzerine kapandım. Deprem durmuyor devam ediyordu. Ben ise ne yapacağımın şaşkınlığı içindeydim. Rabbime; yüksek sesle ağlayarak yalvarmaya başladım. Bu arada Zeynebim de uyandı. O da ağlayarak sanki duama eşlik ediyordu..

Sanki 60 saat sallandık
Yâ Rab! Benim günahlarım çok, ama Zeynebim masum. Onun hürmetine yardım eyle. Bizi bu felâketten kurtar. Hz. Yunus’u (as) kurtardığın gibi. Hz. Yusuf’a (as) necat verdiğin gibi bizi de kurtar ve necat ver. Peygamberimizin hürmetine, arşının hürmetine, isimlerinin hürmetine, kelamın hürmetine, tüm sevdiklerinin hürmetine yardım eyle!
Sallanma uzun sürdü. Sonradan öğrendiğime göre atmış saniye sürmüş. Ama bizim için sanki atmış saatten çok daha fazla bir zamandı.
Zeynebimi kucaklayarak dışarıya fırladım. Aklıma eşim ve dünyaya yeni gelen oğlum geldi. Acaba onlar ne halde. Delirecek gibi oldum. Kızımla beraber arabamla hızla hastaneye gittik.
Yolda, gördüğüm yıkılan binalar... “Oğlum! Kızım! Annem! Babam! Kardeşim!” diye feryat edenler. Her taraf toz toprak…
Hastaneyi sağlam görünce biraz rahatladım. Hastalar dışarıda. Hava çok soğuk. Yeni gelen yaralılarla beraber, hastane bahçesi binlerce insanlarla dolu. Doktorlar, hemşireler ve hasta bakıcılar şaşkınlık içinde oradan oraya koşturmaktaydı. Daha fazla düşünmeden hastaneden eşim, çocuklarım ve kayınvalidemle birlikte uzaklaştık.

BİR GÜNDE BİR ÖMÜR YAŞADIK
İşte Hüseyin abi biz Elbistan’da bir günde bir ömrü yaşadık.. Sanki bir kıyameti gördük.. Rabbim, ülkemizi, milletimizi ve tüm insanlığı böyle bir felâketten korusun.. Sonra Nevşehir’e doğru yola çıktık. Dualarınızı istirham ediyoruz..
Kardeşim; o anı kısmen de olsa bana da yaşattınız. İstanbul’da 17 Ağutos 1999 depremini yaşamış biri olarak sizi anlıyorum.. Göz yaşlarımla dua ediyorum.. Rabbim, sizi koruduğu gibi, tüm insanlığı da muhafaza eylesin. Bu tür acı felâketleri bir daha yaşatmasın.. Basiretimizi bağlamasın.. Bu tür afatlardan maddî ve manevî ders almayı ihsan eylesin.
Bu gibi felâketlerde en önemli işleri yapan, hayata hayat katan kimlerdir derseniz…
En başta; kendi hayatlarını tehlikeye atarak, yıkık binaların altından, kolonların arasından, taş ve demirlerin içlerinden yaralıları çıkaranlardır.
Bir de hastanelerde hastalarını yaşatabilmek, yaralarını tedavi edebilmek ve acılarını dindirebilmek için koşturanlardır. Bunların başında, uykularını ve istirahatlarını terk edip, oradan oraya koşturan hastane çalışanlarımız, hemşirelerimiz ve en önemlisi de doktorlarımızdır. Rabbim onların yardımcısı olsun.. Hayata hizmet, hizmetlerin en büyüğüdür..
Şimdi de Elbistan Devlet Hastanesinde uzman doktor olarak çalışan Doktor Nuri Beyden (İsim değiştirilmiştir) bilgi alıyorum. Doktorumuzdan depremin ikinci gününden itibaren istirahat zamanlarında alabildiğim bilgileri paylaşmaya çalışacağım..
Doktorumuz maddî hastalıkların doktoru olduğu gibi, sanki manevî hastalıkların da doktorudur..
Doktor Nuri Beyi dinledikten sonra en azından benim kanaatim böyle. Rabbim adetlerini çoğaltsın.
- DEVAM EDECEK -