Vaktiyle, fakirlikten kırılan memleketin birinde, Hoca Efendinin birisi mescitte vaaz verir.
Vaazın konusu şükretmektir. Fakat Sultanın yine harbe girdiği, halkın ağır vergiler altında ezildiği ve vatandaşların midesine çoğu gece bir kuru ekmeğin dahi girmediği yıllardır.
Hoca efendi örnek vermekte zorlanır. Cemaate “şuna şükredin” diyecek bir şey bulamayan hoca, vaazını şöyle bitirir:
“Ey cemaat, yatıp kalkıp Allah’a şükredelim. Yüce Allah iyi ki deveye kanat vermemiş, yoksa deve bizim damımıza konar, maazallah evlerimiz başımıza yıkılırdı!”
Geçim sıkıntısı, zamlar ve vergilerin dillerden düşmediği bu günlerde, şükretmeyi unutan halkımız ne yazık ki hep bir şikâyet halinde!
Allahtan, anlattığımız hikâyenin kahramanı Hoca Efendinin tedrisatından geçmiş, Anadolu irfanını(!) bugün halen yaşatmaya çalışan siyasetçilerimiz var da meselelere “iyimser” bakış açıları getiriyorlar.
İşte büyüklerimizden, “kulağımıza küpe etmemiz” gereken bazı iyimser bakış açıları:
Nurettin Nebati: “Enflasyonun sebebi milletimizin karamsarlığıdır.”
Fahrettin Koca: “Virüse karşı elimizde büyük bir koz var, yakalanmamak… İlaç eksikliği hasta sayısının fazla olmasından kaynaklı…”
Eski Ticaret Bakanı Mehmet Muş: “Son yılları saymazsak, AK Parti döneminde enflasyon ortalaması yüzde 8-9 civarındadır.”
Turizm Bakanı Ersoy: “Kışın fiyatların en uygun olduğu dönem. Bütçe ve kriter açısından baktığınız zaman kışın gezmenizi tavsiye ederim.” (Türk turistlere)
Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: “Türkiye’de tweet attı diye hakkında soruşturma başlatılan bir kişi yok. Tweetin içinde yazandan dolayı soruşturma açılıyor.”
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun: “Çok uzun kuyruklar oluşuyordu. Bu nedenle biz de fiyatı arttırdık.”
Eski Tarım ve Orman Bakanı Kirişçi: “Bir kontrolsüzlük yok ama kontrol altına alınmış bir yangın da söz konusu değil.” (Marmaris orman yangınlarıyla ilgili)
Adil Karaismailoğlu: “Uzaydaki hak ve menfaatlerimizi korumada emin adımlarla ilerliyoruz.”
Süleyman Soylu: “Bizim hazırlığımız İstanbul depremiydi.” (6 Şubat depremleri sonrası)
Yine Süleyman Soylu: “Cenab-ı Hakkın kayıtlarında mevcut.” (İmamoğu’nun; “eğer görüşme yaptıysak, istihbarat sende, telefon takibi sende, ispat et” çağrısı üzerine…)
Bu liste uzayıp gider. Bu örnekleri yazdık ki meselelere siyasi büyüklerimizin bakış açısı ile bakalım ve bir an evvel bu isyan ve şükürsüzlük halinden kurtulalım!
Geçtiğimiz hafta başlayan zam ve vergi yağmurları sebebiyle ağır şekilde eleştirilen ve haksızlık edilen(!) Mehmet Şimşek’i, yine bu Anadolu irfanıyla, Orhan Veli’nin bir şiiriyle biz savunmuş olalım:
“Bedava yaşıyoruz, bedava.
Hava bedava, bulut bedava.
Dere tepe, yağmur çamur bedava.
Otomobillerin dışı, sinemaların kapısı, camekânlar bedava.
Peynir ekmek değil ama acı su bedava.
Kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava.
Bedava yaşıyoruz, bedava...”