Onunla, yitirdiğimizi sandığımız, tükenen, kaybolan ne varsa… Kaim bir teselliyle ellerimizden tutar. Tertemiz ve taptaze bir rüzgârın usulca dokunduğu filizler, goncalar, tomurcuklar… Daim bir uykudan uyanırcasına kıpırdanır süratle.
Mevtin gölgesiyle eski ve yıpranmışken yeryüzü. İmkânsızın hududunda tüm ihtimallere…
Bir bahar gelir kışı yaşamış yüreklere. Kapıları bulutlara değen. Ademin mevhum bir kuruntudan ibaret olduğunu ayak bastığımız kupkuru toprağa söylettirir. Kelimeleri, mânâları yüklenip yazılır tane tane. Kimi bir patiska olur, kimi pamuklu birer kumaş. Yeri yaldızlayan renkler alabildiğince canlı ve mütenevvîdir.
Mülevven kumaşlar titizlikle dokunup işlenmişken. Hem tazelenmeye hem de muhtelif suretlere dönüşmeye başlamıştır çoktan. Mülkünde boş bir yer bırakmaksızın, abartısız, hiçbirini ziyan etmeksizin. Zerre kadar şaşırmadan ve karıştırmaksızın. Sahibini, ustasını, kâtibini anlatan sayısız
kelimeler olup nazarları kendilerine değil bilakis başkasına celp etmek için açılmıştır zarif minicik yapraklar. Kimi yerlere döşenmiştir kimi güneşe dönmüştür simasını. Nazik ve tel tel bedenleriyle göğe yükselip giden de vardır, kesif toprakla bir olup taht-el arz giden de.
Zamanında güze bırakılan, sönüp gizlenip gidenler… Hazin bir mevsimin hüznü ziyadeleştiren kahramanlarıyken yerlerine tevdî edilen sandukçalar açılır tek tek. Bir bahar gelir yüz bin haşiri getirir. Tarfetü’l aynda sayısız müjdeler barındırır bağrında. Çamuru, ayazı, kışı tebdile taklitten uzak. Ölümü tatmış olanları diriltir. Kışa dönmüş gönülleri de...
“Evet geçen baharın defter-i a’malinin sahifeleri ve hidematının sandukçaları olan tohumları, çekirdekleri muhafaza eden ve ikinci bir baharda gayet şaşaalı, belki yüz derece aslından daha bereketli bir tarzda muhafaza eden, neşreden Kadîr-i Zülcelal; elbette sizin de netaic-i hayatınızı öyle muhafaza
ediyor ve hizmetinize pek kesretli bir surette mükâfat verecektir.”1
(Bizim Aile dergisi, Mayıs 2025 sayısından alınmıştır.)
Dipnot:
1. Bediüzzaman Said Nursi, Asay-ı Musa, Hüccetullah-il Bâliğa Risalesi/Onuncu Hüccet-i İmaniye/ 9. Kelime.