"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Toplum hayatımız ve nezaket- 1

Nejat EREN
20 Mayıs 2025, Salı
İçinde yaşadığımız modern çağ maddî ve fizikî alanlarda insanlığa büyük kolaylıklar sağlamasına rağmen, manevî sahada çok büyük boşluklar meydana getirmektedir.

Müslümanlara düşen; inanç, ahlâk, kültür ve geleneklerini aslına uygun olarak devam ettirmek olmalıdır.

Sosyal medya bataklığının da tesiriyle tüm insanlıkta bir ayrışma, kabalık, nezaketsizlik, anlayışsızlık, kin ve nefret vakıaları herkesi rahatsız etmektedir. Fert, aile, toplum, cemaat, gruplar arasında menfî tesirini gösteren bu olumsuzluğa karşı bir eğitim ve dikkatli olma seferberliği ihtiyacı kendini hissettiriyor. Böyle bir eğitimin ana kaynağı ilkönce ayet ve hadisler ve âkil insanların tecrübe ve beyanlarıdır. Bunlar üzerinde bir çalışma yaparak: İlkönce kendimizden başlayarak kademe kademe muhataplarımıza, nezaket, fazilet, kibarlık konusunda yardımcı olabileceğimiz düşüncesindeyim. Bu yazının amacı budur.  

Nezaket, zarafet, incelik; terbiye, edep demektir. İslâm’da nezaket, fazilet ve kibarlığın çok köklü, sağlam bir yeri, oldukça geniş bir sahası vardır. Günlük hayatın her kademesinde, dar dairede, geniş dairede, konuşmada, hitapta, oturup kalkmada, yürümede, bakmada, gezmede, bir mekâna girmede, çıkmada, izin istemekte, bir şey vermede. vb. her türlü beşerî münasebetlerde bu geçerlidir.  

Bu konuda ilk akla gelen en iyi rehberimiz ayetler ve hadislerdir. 

“Rabbin’in yoluna hikmetle ve güzel öğütle dâvet et! Ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et.1   

“Sâlih ameller işleyip de ben Allah’a teslim olanlardanım diyerek insanları Allah’a dâvet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir!”2   

“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler! Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.”3

Hitapta canlı örnekler, Peygamberlerdir. “Ey kavmim! Ey kavmim!” merhamet ve nezaket! Hz. Nûh u oğluna: “Yavrucuğum!” Diye nasihat ediyor.

Tavır ve davranışlarımız bizim karakterimiz ve mizacımızdır. Ne kadar bilgili, yaşlı, tecrübeli, zengin ve hatırı sayılır olsak olalımbütün bunların gerçek manada yerini bulması için İslâm’ın emrettiği ve insanlığa getirdiği getirdiği şekilde  bu kudsî esasları kendimizden başlayarak hayata tatbik etmek gerekir.

Aile içinde veya toplumun herhangi bir kesiminde nezakete, kibarlık ve fazilete ters düşen hareket ve olumsuzluklar sadece bizde kalmıyor. Hem ortamı geriyor. Hem de menfîliği yankılanıp genişliyor, yayılıyor. Neticede, nezaket, hayır, kibarlık, efendilik, toptan menfî etkilenip iyilikler gölgeleniyor. Sözüyle özü örtüşen karakterler güzelin temsilcisidirler. İslâmın, sırrını bilemediğimiz esaslarına uyma ve kavramakta zorlansak da; her emirin ve yasağın mutlak manada bilemeyeceğimiz bir hikmeti vardır. Maharet, İslâmın “Teslim” kökünden geldiğinin de farkında olarak zor da olsa onu tatbik etmektedir. 

İşte sırlı ve farklı bir örnek:

 İlk mü’minler, Kur’ânın emirlerini tam olarak hazmedemedikleri veya hikmetini bilmedikleri için, kâfirleri devamlı suçlayıp lânetledikleri için fitne devamlı büyüyordu. Bu da düşmanlığı artırdığından, İslâm’ın yayılması zorlaşıyordu.  Bunun üzerine şu âyet-i kerîme inzal oldu: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler.”4 

Yumuşaklık ve nezaketi gerektiren en münâsib ve en güzel sözle hitap etmek!   Nefis ve Şeytanların arayı bozmasına fırsat vermemeliyiz. Sözü sultanlarına bırakalım. 

Allah Rasûlü (asm) şöyle buyurur: “Kim haklı olduğu hâlde münakaşayı terk ederse ona Cennetin ortasında bir ev bahşedilir.5

Ben sizin hatırınız için herbirinizden on derece ziyade zahmet çektiğim halde, sizden hiç birinizin kusuruna bakmamaya karar verdim.6

Bir (hayır) cevabı zıddiyet doğurur. (Zübeyir Gündüzalp)

Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır. (Mevlana)

Dinlemek, gösterilebilecek en yüksek nezakettir. (Dale Carnegie)

Her hâl ve şartta nazik, kibar ve fazilet yüksek ahlâkıyla yaşayıp o çizgide devam etmek dua ve temennilerimle. 

(Devam edecek)

Dipnotlar:

1- En-Nahl: 125.

2- El-Fussilet: 33.

3- El-İsrâ: 53.

4- El-İsrâ: 53.

5- Ebû Dâvûd, Tirmizî

6- 6. Şuâlar, s. 433.

Okunma Sayısı: 257
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı