Ölücüler yazmasın, cenazemiz yoktur. Sahibinden TOGG; emsalsiz, dosta gider.”
Geçtiğimiz hafta “tok” bir satıcı, ikinci el otomobil sitelerinden birinde, TOGG’unu satışa çıkardı.
Fabrika çıkış fiyatı 1 milyon 215 bin TL olan ve alıcıları kurayla belirlenen yerli ve milli otomobilimizi; 3,5 milyon TL üzerinden satışa sunan “al-satçının!” kimliği, Yeni Şafak Gazetesinin hummalı çalışmalarıyla tesbit edildi.
İddiaya göre bu kişi RTÜK’te uzman olarak çalışan Sadık Canyurt. Yeni Şafak’ın bu iddiasının ardından RTÜK Başkanı, sosyal medya hesabından Canyurt hakkında konuyla ilgili inceleme başlatıldığını duyurdu.
Sizler satıcının bilgelik yolcuğuna devam edip etmediğini merak ederken, biz de bu olayı çeşitli yönleriyle inceleyelim.
Etik olup olmadığı tartışmasını bir kenara bırakalım. Arzın kısıtlı talebin yüksek olmasını ve bilhassa seçim döneminde TOGG’un adeta kutsallaştırılmasıyla kazandığı manevi değeri düşünürsek; eğer haber ve inceleme sonrası tepki toplamasaydı, ilandaki aracı 3,5 milyon TL üzerinden “seve seve” satın alacak çok sayıda kişi çıkacaktı. Ancak tepkiler sonrası satılık araç ilanı kaldırıldı.
“Bilge!” TOGG’unu sat(a)mayınca, bize de aşağıdaki soruları sormak düşüyor.
Devletin yalnızca düzenleyici rol oynadığı ve serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı “zannedilen” ülkemizde, aracını “olmayan” piyasa fiyatının üç katına satışa sunan bir kişiye, kim ne diyebilir?
Bununla birlikte devletin bazı durumlarda ekonomiye doğrudan müdahalesi de söz konusu olabilir. Regülâsyon dediğimiz bu iktisat politikası; asgari ücretin belirlenmesi, dövize müdahale, rekabetin düzenlenmesi ve benzeri maksatlar için sınırlı sayıda alanda geçerlidir.
Regülâsyon bağlamında düşünecek olursak; fiyat manipülasyonunu önleyecek ve rekabeti düzenleyecek devlet kurumu, RTÜK müdür? Elbette değil!
O halde RTÜK’ün başlattığı bu incelemenin sebebi nedir?
A-) Bir elin parmağını geçmeyecek muhalif Radyo ve Televizyon Kuruluşlarına (seçim gecesinde öğrendik ki aslında sayıları daha azmış) ceza kesmekten arta kalan vakti değerlendirmek
B-) İnceleme başlatılan RTÜK Uzmanı Sadık Canyurt’un, sakıncalı (muhalif) sendikalardan biri olan KESK Konfederasyonu’na bağlı Haber-Sen Şube Başkanı olması
C-) Kutsalımız ve milli servetimiz TOGG’un, maddiyat gibi dünyevi maksatlara alet edilmesinin caiz olmaması
D-) RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in; yeni kabinenin konuşulduğu bu günlerde, puan toplamak suretiyle birilerine göz kırpması,
E-) Türkiye’de adalet ve hukukun; yakası rozetli birer AKP üyesi olması
“E seçeneği ‘hepsi’ olmalıydı, soru hatalı” dediğinizi duyar gibiyiz.
“İzahı olmayan şeylerin mizahı olur” kaidesince, son şıkkın şerhini, bir Müftü Uyanık hikâyesiyle yapıp, yazımıza son verelim:
Diyarbakır ahalisinden iki kişi, aralarındaki bir uyuşmazlığın hakemliğini yapması için Müftü Uyanık’a gelirler. Müftü ile aynı aşiretten olan taraflardan biri, derdini anlatırken iki lafından birinde; “biz aynı aşiretteniz” vurgusu yapar.
Müftü Uyanık tarafları dinler ve diğer adamın haklı olduğuna karar verir.
Köylüsü Müftü’ye sitem eder: “Ama biz aynı aşirettendik.”
Müftü Uyanık cevap verir: “Evet, ikimiz de aynı aşiretteniz. Ama adalet bizim aşiretten değil.”