Çobanlar bu tek kaşığı sırayla kullanıp yemek yerken azılı bir kurt yanlarına kadar sokulur. Ancak çobanlardan hiçbiri ağzını açıp kurda “hoşt” diyemez. Çünkü hepsinin ağzı doludur…

Bugünkü yazımız, kaşık kendisinde değilken de yemeye devam eden ve yedikleri ortaya çıkmasın diye de kurda “hoşt” diyemeyenler hakkında.

TÜİK verilerine göre Ocak ayında Türkiye’den İsrail’e yaklaşık iki milyon dolarlık barut ve patlayıcı madde ile kırk iki milyon dolarlık savaş uçağı yakıtı ihraç edilmiş. 

Yani, cesetleri ayırt edilebilsin diye kollarına ismi yazılan bebeklerin üzerine bomba atan jetlerin deposunu Türkiye doldurmuş.

İsrail’in Müslümanlar giremesinler diye Mescid-i Aksa’nın etrafını çevirdiği dikenli teller de yine Türkiye’den gitmiş.

Türkiye ve Ürdün ticaretleri ile İsrail’i ihya ederken, Mısır ise kara harekatı ve zorunlu göç gibi konularda İsrail ile iş birliği içerisindeymiş.

Açın halinden anlayalım diye oruç tuttuğumuz şu günlerde, yiyecek lokma bulamayan Gazzeliler ise ot yemeye başlamışlar. 

Gazze’deki bu içler acısı duruma, diğer Müslüman liderler gibi Erdoğan da kayıtsız. Kayıtsız olduğu gibi bir de üstüne, dahilde Gazze üzerinden oy devşirme derdinde.

Bunu yaparken de mitinglerinde “İsrail’le ticareti kes” pankartı açanlar yaka-paça gözaltına alınıyor. 

Peki nasıl oluyor da Erdoğan’ın da içinde bulunduğu onca “kerli ferli” lider, bu azılı kurda bir “hoşt” dahi diyemiyor. 

Sebep belli: Konuşurlarsa ağızlarındaki haksız lokmalar ya ifşa olacak ya da boğazlarına kaçacak.

Haksız lokma tabirimiz, mal mülk gibi maddi menfaatler olarak dar yorumlanmasın lütfen. Adalate münafi olan her şey, kaşık sizde değilken yediğiniz lokma gibidir.

Kursağınızdaki lokma ortaya çıkmasın istiyorsanız eğer, siz başkalarının derdine de derman olamazsınız.

İşte bu yüzden, Gazze’deki masumlar, güçlü tek adamlar seçim kazandığında değil, adaletin tıkır tıkır işlediği demokrasiler Müslüman coğrafyasına hakim olduğunda sevinecek.

İşte bu yüzden köşemizde ve Yeni Asya Gazetesinde her gün adalet temalı yazılar okuyorsunuz. Çünkü biz adaleti, Kuran’ı Kerim’in dört esasından biri olarak biliyoruz. Bunun için adaletin tesisi için dua ediyor ve çalışıyoruz.

Yazımızın buraya kadarı “ağzı yemekle dolu” siyasetçiler içindi. Bir kelam da onların yerine konuşanlar için edelim: Kimseyi aklamaya çalışıp da günahlarına ortak olmayın.

Bugün Türkiye’nin İsrail’le olan ticareti bu kadar ayyuka çıkmışken, “özel sektör İsrail’le ticarete devam ediyorsa, Erdoğan ne yapabilir” diyenler, bu iyimserlikleriyle Erdoğan’ın günahlarına ortak oluyorlar. “Erdoğan bir istesin de bakalım neler oluyor” diye düşünmek işlerine gelmiyor çünkü.

Bile isteye orucunu yiyenin kefaretine talip olanlar, günaha ortak olup açlık çektikleriyle kalırlar. 

Bu kadar bahsetmişken, yazımızı ayran doğramasının tarifini de vererek bitirelim: 

“Ayran doğraması, ‘Rize ve Trabzon’ mutfağında yer alan ve ‘MISIR’ ekmeğinin sulu yoğurt veya ayran ile karıştırılmasından elde edilen bir yemektir…”