"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlimden tefekküre: Gönüllü mahkûmlar; karıncalar - 3

İbrahim Yasir Teğiş
25 Temmuz 2023, Salı
Peki neden bu kadar işi abartıp gece gündüz çalışarak kendilerini yoruyorlar?

Karıncalar fıtratları gereği böyle davranırlar çünkü onların vazifesi budur. Nasıl insan namaz kılmakla mükellef ise onlar küre-i arzın dört bir tarafına saçılmış olan tohum, ölü hayvan ve kir pislik ne varsa bunları sureten defetmek ile mükelleflerdir. Yani aslında birer temizlik bekçileri de denebilir. Tohumları topluyor dedik, burada bu dipnot bilgiye yer vermeden geçmek olmaz, malum tohumlar toprak altına götürülünce çimlenmesi ve büyümesi gerekir fakat böyle olursa yuva parçalanır ve bütünlüğü tehlikeye girer. Bu yüzden karıncalar bu soruna bir İlahi ilham ile şöyle bir çözüm bulmuşlardır; tohumları asarak toprak ile teması kesmişlerdir. Zaten eğer Kader-i İlahi bir tohumun yeşermesini istiyor ise o zaman karınca o tohumu yuvaya götürmez, en uygun bir yere bırakarak yeni bir hayatın filizlenmesine vesile olur.

Sonra yaz biter kış başlar, o hareketli şaşaalı dönem biter ve ‘Medrese-i Yusufiye’nin ilk fertleri zikirlerini eda etmeye hazırlanır. Onlar bu işe gönül vermişlerdir, ‘Medrese-i Yusufiye’ye girmek içindir aslında o uzun gayret ve çaba. Toprağın altında ölümün en şeksiz ve safiyane tefekkürünü lisan-ı kal ile değil belki lisan-ı hal ile yaparak tüm kâinata tefekkür dersi verirler.

Onlar aynı bir insan gibidirler, tek başlarına hiçbir yükün altından kalkamayan, tabiatta bir an bile hayatta kalmayacak kadar aciz varlıklardır fakat şahs-ı maneviye tabi olup hizmet ettiklerinde ise her türlü musibeti aşabilecek kuvvete erişirler.

Onlar cumhuriyetin en güzel timsallerinden birisidir; hiçbir ferte haksızlık hukuksuzluk söz konusu olmamakla birlikte umumun selameti için ferdi feda etmezler çünkü bilirler ki “Bir fert dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenâb-ı Hakkın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez.”

İşte küre-i arzda her bahar vaktinde vuku bulup kışın emarelerini göstermesi ile gözlerden ırak bir şekilde tefekküre dalan ‘Medrese-i Yusufiye’nin ilk ve gönüllü hizmetkarları her daim bizlerin nazarını celp etmesi gerekirken onları aciz ve zavallı sanarak kendimizi onlardan aciz duruma sokuyoruz. Onların bir diğer vazifesi de bizlere bir tefekkür vesilesi olabilmek. Bizler onlardan öğrendiğimiz surette karınca kararınca birlikle uhuvvetle çalışabilsek, belki de ecdadımızın binlerce yılda yaptıkları terakkiyatı elimizdeki teknoloji ile birkaç yılda yapmaya gücümüz var. “Yeryüzünde yürüyen hertürlü hayvan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi, ancak sizin gibi toplum yani birer ümmettirler. Onların da durumları, rızıkları, ecelleri yazılmıştır. Biz kitapta tek bir şeyi bile ihmal edip, eksik bırakmadık. Sonra onlar Rablerinin huzuruna toplanacaklardır.” (Enam/38)

—SON—

Okunma Sayısı: 1305
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    29.7.2023 22:17:25

    Evet karıncalardan ibret alarak ecdadımızın yaptığı gibi ilim ve teknikte numune-i imtisal olabiliriz. Allah razı olsun kıymetli kardeşim...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı