"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

27 Mayıs’tan 15-20 Temmuz’a

Kâzım GÜLEÇYÜZ
27 Mayıs 2022, Cuma
114 yıl önce 2. Meşrutiyetle başlayan süreçte TBMM’nin ortaya çıkışı, cumhuriyet adı altında kurulan 27 senelik tek parti diktasının ardından 14 Mayıs 1950’de gelen demokrasi hamlesi ve bu süreçte müthiş bir iman ve hürriyet mücadelesi veren Said Nursî’nin 23 Mart 1960’ta vefatından iki ay sonra gerçekleşen 27 Mayıs askerî darbesi...

Bu birbiriyle bağlantılı, hattâ yer yer iç içe gelişen olaylar silsilesindeki temel dinamik, irtibat ve kopmaları iyi tahlil etmek lâzım ki, bugün gelinen noktayı doğru anlayabilelim.

Bunun için, bütün bu devirleri yaşayan Bediüzzaman’ın kılavuzluğuna başvurmalıyız.

2. Meşrutiyetin ilânı sonrasında yeni rejimin dayanması gereken temel esasları adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet olarak özetleyen Said Nursî, hürriyetin İslam ahlâkıyla bezenerek süslenmesi halinde yaşayıp gelişebileceği gerçeğine dikkat çekip, şahıs istibdadından kurtulalım derken komite istibdadına yakalanmama ikazı yapmıştı.

Haklı çıktı. Önce padişah istibdadına bayrak açıp hürriyeti getirme iddiasıyla iktidara gelen İtttihatçıların komite istibdadı geldi; ardından cumhuriyet adı altında tesis edilip, öncekilere rahmet okutan tek parti diktası.

Bediüzzaman meşrutiyet döneminde irtibat kurup dine hizmet için teşvik ettiği Ahrarların, 1950’de Demokratlar olarak tekrar dirilip iktidara gelmesinden sonra aynı teşviklerini sürdürdü; hatalarına karşı yapıcı ve yol gösterici eleştiri ve ikazlarda bulundu.

Hayatının son yıllarında bu ikazları yoğunlaştırdı. Vatan, millet, Kur’an, İslamiyet namına iktidarda muhafazasına çalıştığı Demokratlara karşı Halkçıların ırkçılığı elde edip darbe vurabileceğine dair endişelerini dile getirdi.

Ve maalesef bu endişeleri, vefatından iki ay sonra 27 Mayıs darbesiyle doğrulandı.

27 Mayıs’ın en tahripkâr sonuçlarından biri de, sonraki askerî darbeler için yol açması ve ordu içinde darbeci zihniyeti teşvik etmek suretiyle, müdahale geleneğini adeta sistemleştirmesi oldu. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 15-20 Temmuz hep bu silsilenin uzantıları.

Türkiye hâlâ bu darbe ve müdahalelerle kurulan hukuk dışı ve antidemokratik düzenden çıkabilmiş değil. Tersine, sonuncusuyla tek adam rejiminin 2020’ler sürümüne itildi.

Çıkış için yeni bir 14 Mayıs hamlesi şart.

Okunma Sayısı: 3285
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hilal

    27.5.2022 18:26:44

    Kazım abi, aynen dediğiniz gibi. Bu asır insanları, üstadın sözünü dinlerse rahat eder.

  • erhan

    27.5.2022 17:31:37

    zalimler için hiç sönmesin cehennem!!!

  • S.topuz

    27.5.2022 02:03:05

    Malum zihniyyetin iktidar olması ve ikdidarda kalması için her şey mübah ve her şey meşrudur. Bu konuda fetva verecek ulemai Su' denebilecek çok fetvacıları da,hukukcuları da yeterince bulabiliyorlar! Dünya siyaseti aldatıcıdır. Aldandılarda. Ve netice ortada.Allah islah etsin ve basiret ihsan etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı