Muğla’da Gülenda isimli 19 yaşındaki genç kızın acımasız bir “flört vahşeti”ne kurban gitmesinin üzerinden çok zaman geçmemişti ki, Ordu’dan gelen yeni bir cinayet haberiyle sarsıldık.
Bu defaki kurban 21. yaş gününü kutlamaya hazırlanırken eve dönüş yolunda peşine takılıp karşısına çıkan ve hiç tanımadığı bir şahsın katlettiği Ceren Özdemir’di.
Arkası gelmeyen kadın cinayetleri konusundaki kamuoyu duyarlılığının artmış gibi göründüğü, ama sorunun temeline ve çözüme yönelik kayda değer bir gelişmenin yaşanmadığı bir ortamda üst üste gelen bu cinayetlerin, eşzamanlı olarak gerçekleştikleri halde sessiz sedasız geçiştirilen benzer olaylardan farkı, bazı sansasyonel taraflarının da bulunmasıydı.
Bilhassa Ceren Özdemir cinayetinin.
Bu korkunç olayın en çarpıcı yönlerinden biri, katilin, hakkında verilen “Tehlikelidir” şeklindeki uzman raporuna rağmen açık cezaevine nakledilmiş ve oradan firar etmiş olmasıydı. Bilerek salıvermek gibi birşey...
Basında çıkan haberlerden, benzer durumda olan ve çıkar çıkmaz yine cinayet işleyen başkalarının da olduğu öğreniyoruz.
Toplumda hatırı sayılır bir kesim ne zamandan beri infaz indirimi ve tahliye beklerken azılı katiller için bu süreç başlamış bile!!!
İşin en çarpıcı taraflarından biri, bu katillerin firarı için uygun zeminin, 2016’da çıkarılan 671 sayılı KHK ile hazırlanmış olması. Malûm tutuklamalar çoğalınca cezaevlerinde yer açmak için, Ceren’in katili gibi psikopatlara da açık cezaevine nakil yolu açılmış. Neticesini görüyoruz...
800 civarındaki bebeği anneleriyle birlikte içeride tutma inadını sürdürürken, bu gibi azılı katillere firar yolu açan OHAL düzeni.
Darbeyle de, terörle de hiçbir alâkaları olmayan nice insanı sorgusuz sualsiz işten çıkarıp bütün haklarını gasp ederek aileleriyle birlikte perişan ederken, psikopat canileri göz göre göre salıveren KHK zihniyeti.
Ceren’lerin katlinden bu zihniyet de sorumlu.
Hâlâ KHK’ları savunan ve bunu yaparken “Tercih değil, zorunluluk” diyen yetkililer işin bu cihetini hiç akıllarına getirdiler mi? O tavırlarıyla koruyup sürdürmeye çalıştıkları halin daha ne fecaatlere kapı açtığını ve bunun hesabını nasıl vereceklerini hâlâ düşünmeyecekler mi?