A Haber’de yoğun tepki alan iftiraların biri de Nur Talebelerinin darbe ve kalkışma gibi fitnelere eğilimli ve bunun için fırsat kolluyorlar gibi gösterilmeye kalkışılmalarıydı.
Bediüzzaman’ın hayatı ve Risale-i Nur hizmetinin bir asra yaklaşan tarihi, bu asılsız ve temelsiz iddia ve iftirayı çürütmeye yeterli.
Said Nursî ve talebelerinin, maruz kaldıkları ağır zulümlere rağmen başından beri müsbet hareket prensibiyle hareket ederek asayişin manevî bekçileri oldukları, bir vakıa.
İşte Bediüzzaman’ın bazı beyanları:
“Bu milletin can damarı hükmünde umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan Risale-i Nur şakirtleri (talebeleri), Şeyh Said ve Menemen hadiseleri gibi cüz’î ve neticesiz hadiselerle bulaşmazlar.”
“Hakikî bir Müslüman, hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olamaz. Dinin şiddetle men ettiği şey, fitne ve anarşidir.”
Ve beraatle biten Gençlik Rehberi mahkemesinde Av. Mihri Helav’in savunmasından:
“Risale-i Nur Müellifi ve şakirtleri asayiş, nizam ve intizamın fahrî ve manevî bekçileridir.”
Bu tesbitlerin fiiliyattaki ispatı, Üstadın Afyon müdafaasında şöyle kayda geçirilmiş:
“Memleketin her tarafında bulunan Nur Talebelerinden, bu 20 senede alâkadar üç-dört mahkeme ve 10 vilâyetin zabıtaları emniyeti ihlale dair bir vukuatını kaydetmemiş.
“Üç vilayetin insaflı bir kısım zabıtaları demişler: Nur Talebeleri manevî bir zabıtadır. Asayişi muhafazada bize yardım ediyor, iman-ı tahkikî ile, her adamın kafasında bir yasakçıyı bırakıyor, emniyeti temine çalışıyorlar.”
Afyon Mahkemesi’nin üzerinden geçen 70 yılı aşkın zaman zarfında, en gergin ve muhataralı dönemlerde bile bu tesbitler defaatle tasdik ve teyid edildi. Sayısı on milyonları bulan Nur Talebelerinden, güvenlik ve asayişi sıkıntıya sokacak hiçbir fiil sâdır olmadı.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15-20 Temmuz süreçlerinde tırmanan hukuksuzlara karşı hep hukuk zemininde ve müsbet hareket prensibiyle mücadele edildi.
Bu noktada, Risale-i Nur hareketinin ana gövdesi olan Yeni Asya’nın ayrım yapmadan bütün darbeler karşısındaki kararlı duruşunun son derece özel ve önemli bir yeri var.
Tarihin tasdikinde olan bu gerçekler ortadayken hilafına iddiaların hiçbir kıymeti yok.