"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İmanda tevhid, kalplerin birliğini ister

Kâzım GÜLEÇYÜZ
04 Temmuz 2025, Cuma
Hayatını vakfettiği ideallerden birini “Müslümanların kardeşlik ve muhabbeti” olarak ifade edip, bunu İttihad-ı Muhammedî (asm) için yaptığı o muazzam, kapsamlı ve son derece kucaklayıcı tarifle de ortaya koyan ve Nur mesleğinde mü’minlerin kardeşliğinin esas olduğunu vurgulayan Bediüzzaman’ın bu yaklaşımı, aynı hizmet ekolünde beraberce çalışıp gayret gösterenler için çok daha fazlasıyla geçerli.

Talebelerine yazdığı lâhika mektuplarında en çok üzerinde durduğu hususlardan birinin tesanüd olması bundan. Hayatlarını iman dersleriyle ve bu derslerin istikrarlı bir şekilde devamına bağlı olarak gittikçe derinleşip güçlenen tahkikî bir imanla tanzim çabasındaki hizmet erbabının, “Tevhid-i imanî [imanda birlik] tevhid-i kulûbu [kalplerin birliğini] ister” sözündeki manayı en öncelikli ve fıtrî bir vazife olarak hayatlarına aksettirmeleri, imanın nuruyla aydınlanmış kalplerini bütün samimiyetleriyle birbirlerine açarak kucaklaşıp kenetlenmeleri gerekmez mi?

Ne var ki, insanların hem nefisleriyle, hem de nefis bağlantılı sebeplere bağlı olarak birbirleriyle ilişkilerinde çoğu zaman değişik imtihanlardan geçtikleri bir vakıa. Özellikle birlikte yürütülen hizmetin gereği olarak yakın mesai içerisinde olanlar arasında mizaç ve meşrep farklılığından ileri gelen sıkıntılar çıkabilir. Gündeme gelen bir konuda fikir ayrılıkları da yaşanabilir.

Kimi zaman bunlar, aradaki kardeşlik bağlarının sınandığı zorlu imtihanlara da dönüşebilir. İşte bilhassa böyle durumlarda nasıl davranılması gerektiğine ışık tutan son derece önemli ölçü ve prensipleri de lâhikalarda görmekteyiz.

Meselâ bunlardan birini Kastamonu Lâhikası’nda yer alan bir mektuptaki şu ifadelerde buluyoruz:

“Medar-ı niza [çekişme ve ihtilâf konusu] bir mesele varsa, meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız. Herkes bir meşrepte olmaz. Müsamaha ile birbirine bakmak, şimdi elzemdir.”

Aynı eserde buna benzer çok mesajlar var.

Bir başka mektuptaki “(...) ismindeki zat madem evvelce Risale-i Nur’a girmiş ve yazısıyla da iştirak etmiş, o daire içindedir; onun fikren bir yanlışı varsa da affediniz” ifadeleri gibi.

Okunma Sayısı: 540
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı